11 Aralık 2012 Salı

NAMAZ ve ETTEHİYYATÜ’nün sırrı

Namaz/salat farziyeti ile insanın rabbine kavuşmasını buyuran Allah’a hamd: “Namaz müminin miracıdır”beyanıyla, müminlere Hakk’a vuslat/kavuşma yolunu gösteren Hz. Muhammed’e ve evladı resule selam ederiz.
Ey mümin kardeşim! Her gün beş vakittefarz / Allah’ın emri olarak yaptığımız ibadetArapça salât, Farsça namaz, olarak ifade olunur.Bilip arif olmak gerekir ki namaz,kulun miraca yükselerek Hakk’ın vahdetine/birliğine karışıp,bir ile bir olma merasimidir. Ve namaz; aslı itibarıyla iki rekâttır. Bunu ifadeyle İmamı Azam Ebu Hanife Hz. ne; “Kuran’da(Nisa-101 ayetinde)ancak savaşta kısaltılarak kılınabileceği ifade olunan namazı sen, yolculukta da kısaltılmasına hangi ayet hükmünce fetva veriyorsun” denildiğinde, İmamı Azam Hz; “ben yolculukta namazın kısaltılmasına değil, namazın aslı olan iki rekât kılınmasını ifade ettim” diye cevaplamıştır.Ki namaz, dört veya daha fazla rekât olarak kılınsa da, hep asıl olan iki rekât tekrar edilerek kılınmış olur.
Abdestsiz namaza yaklaşmamamızı ifadeyle de Kuranda; “Ey iman sahipleri! Namaza duracağınız zaman yıkayın: yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi; mesh edin: başlarınızı ve topuklara kadar ayaklarınızı. Eğer cünüp iseniz tam temizlenin. (Maide-6) Buyrulur. Yüce Allah bu vahiy beyanı ile “miraç”(kulun rabbine kavuşması) olan namaz öncesi,müminlere maddi manevi pislik ve kirlerden arınmalarını emrediyor.Ki su ile abdest almak, toprakla teyemmüm yapmak namazın farzlarındandır. Ve bir kul ilmi şeriata göre, zahiren su ile abdest almakla maddi kir ve pisliklerden arınarak temizlenir.İlmi hakikatyönüyle abdest,günah ve haram olan manevi kir ve pisliklerden insanı arındırdığı gibi, Hz. Muhammed’in; (sav) “Ben ümmetimin gizli şirkinden korkarım”dediği. Ve kuranda,“Ey iman edenler, müşrikler / Allah’a şirk koşanlar ancak bir pisliktirler / necistirler.(Tevbe-28)Diye ifade edilen gizli şirk (Allah’a ortak koşmak) pisliğinden de kulu arındırarak temizler. Ki,Şirkten başka olan günahı affedebilirim, şirki affetmem.” (Nisa- 48,116)Ayetler ifadesindende açıkça anlaşıldığı gibi şirk, cenabı Hakk’ın affetmediği bir günahtır.Abdestin hakikatine erişerek gizli şirkten arınıp temizlenen böylekâmil mümin bir kul, “Onlar namazlarında/salâtlarında daimdirler” (Mearic-23) ayeti hikmetince namazın hakikatine ulaşarak,daim namaza durur. Ve rabbine vuslat/kavuşma olan miraç keyfiyetini idrak eder. Ki bunu ifadeyle Yunus Emre Hz;  Aşk oldu imam bize gönül cemaat Kıblemiz dost yüzüdür daimdir salat (namaz)Diyor.
Daim namaz; Her gün beş vakit kılınan namazdaki kıyam, rükû, secde vb. faaliyetlerin hakikati irfanı ile kulun her an hemhâl olması. Ve aslı iki rekât olan namazın Hakikat-ı hikmetince kulun miraca yükselerek,rabbin katında rabbine vuslat/kavuşma zevkiyle her zamanda ve her mekânda rabbin birliğine/vahdetine karışıp,bir ile bir olmasıdır. Ki bunu ifadeyle ehli kemal; “Namazın birinci rekâtını kul yokluğuyla, ikinci rekâtını ise, kulun yokluğunda rabbin tecelli etmesiyle kılınır.” Demişlerdir.
Mümin kardeşim! Kurandaki;“Çünkü namaz müminler üzerine vakitleri belli bir farz olmuştur” (Nisa-103) ayeti vb. ayetler hükmünce,günde beş vakit kılınması farz olan her namazın ikinci rekâtınınsonunda, ilmi şeriata göre vacip ve sünnet olarak kabul edilen;“Ettehiyyâtülillâhivessalevâtüvettayyibât. Esselâmüaleykeeyyühennebiyyü ve rahmetullahi ve berekatüh. Esselamüaleyna ve ala ibâdillâhis-salihin.Eşhedüenlâ ilâhe illallah ve eşhedüenneMuhammedenabdühü ve resûlüh.” Duası okunur. Ki bu ettehiyyâtü duası, miraç’tarabbin katına yükselen Hz. Muhammed (sav) ile cenabı Hak arasındaki selamlaşmayı içerdiği gibi, Cebrail ve gök meleklerin ifadelerinden oluşur.Buna göre;zahiren, yani açık anlamı itibariyle bu duanın “Ettehiyyatülillâhivessalevatüvettayyibatükısmı;Her türlü ta’zim, hürmet, salavat, dua ve bütün iyilikler Allah’a mahsusturdemektir. Ve bu söz Hz.resulullah efendimizin sözü olup,Hadisi şeriftir.“Esselâmualeykeeyyühenebiyyü ve rahmetullahi ve berekatüh”kısmı ise,Ey peygamberim/nebim! selâmım, rahmetim ve bereketim sanadır, senin üzerine olsundemektir. Ve bu ifade cenabı Hakk’ın kelâmı olup,Hadisi kutsidir.“Esselamüaleyna ve alâibâdillâhis-salihin”kısmı; bu selamlaşma salih/iyi kullara da olsundemektir. Veresulullah efendimizin rabbi ile yaptığı bu karşılıklı selamlaşmayı işiten Cebrail meleğinin sözüdür.Eşhedüenlâilâhe illallah ve eşhedüenneMuhammedenabdühü ve resulüh” kısmıise;görüyor, müşahede ediyorum ki Allah’tan başka ilah yoktur. Görüyor müşahede ediyorum ki Muhammed Allah’ın elçisi ve kuludur.” Demek olup;Rabbi ile resulullah arasındaki selamlaşmayı ve Cebrail’i işiten gök meleklerinin şahadet sözüdür.
Ey mümin kardeşim!Buraya kadar zahir, yani açık anlamından bahsettiğimizettehiyyâtü duasının,bugün bize hitap eden leddûni hakikati ise şöyledir:
Ki “Ettehiyyâtülillâhivessalevâtüvettayyibât”ifadesi, miraçta cenâbı Hakk’ın“bana ne hediye getirdin”buyurmasına cevabenHz. resulullahın; “ya rabbi senin hazinelerin varlık hazinesidir, ben ise senin hazinelerinde olmayan yokluğumla geldim”diyerek; rabbini yokluğuyla selamlamasının hikmeti mahiyetini içerir. İlmi Hakikatgereğince bir mümin bu hadisi şerif olan “ettehiyyâtülillâhivessalevâtüvettayyibât” sözünüifade etmekle;‘Müşahade/şahitlik ediyorum ki cümle işler ve işlerim, cümle sıfatlar ve sıfatlarım, cümle varlıkların ve benim vücudu varlığım fenadır / yoktur. Benim ve tüm âlemin cümle işlerinde, sıfatlarında ve vücudu varlıklarında zatı ile mevcut olan sensin ey Allah’ım,’ şuur ve marifetiyle arif kâmil mümin yokluğuylaHakk’a hürmet ve tazim eder. Ve yokluk / fena kulluğuyla ulaştığı miraç keyfiyetiylekâmil bir mümin,rabbini selamlamış olur.Miraçta fena/yokluk irfanıyla kâmil müminin yaptığı hürmet, tazim ve övgüsüne karşılık yüce Allah; “Esselâmualeykeeyyühennebiyyü ve rahmetullahi ve berekatüh”(Hadisi kutsi)buyurarak,kendine nispet ettiğifiil, sıfat ve vücut  fenasıyla/yokluğuyla rabbine tazim ve hürmet eden kâmil müminin yokluğunda, ebediyeti olan bekâ keşfi irfan “selameti, rahmetve bereketiyle”tecelli eden (açığa çıkan) cenabı Hak;kâmil mümine rububiyetiile gözükerek,o kulunu selamlar.Ve aklı Muhammed Cebraili’ne mazhar olan kâmil mümin; “Esselamüaleyna ve ala ibâdillâhis-salihin.”Diyerek,miraçta rabbi ile kul arasındaki selamlaşmaya Salih/iyi kullarında mazhar olması gayretininikrârını ve niyazını yapar.Böylekâmil bir mümin,müteessir olup(tesir alıp)etkilendiği cümle kuvve vemelekeleri ile. Yani görmek, duymak, tatmak, koklamak ve dokunmak olan beşi zahir (dış); Akıl, idrak, hafıza, hayâl ve vehim olan beşi batın(iç) duyularıyla/hisleriyle; “Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedüenneMuhammedenabdühü ve resûlüh.”Şahadetini yaparak;“tevhidi hakiki irfanıylahâsıl olan yokluk/fena kulluğumun, zahir batın bütün hisleri/duyuları ile müşahede ederek şahitlik ediyorum ki, Allahtan gayrı varlık yoktur. Zahir batın bütün hislerimle/duyularımla müşahede ederek şahidim ki, âlemlerin rabbinden gayrı görmemek,MuhammedileşerekMuhammed-iyokluğa ulaşmakla mümkündür, der; Ve zahir (dış) batın (iç) melekeleri/kuvveleri ilerabbini ve nuru Muhammedi müşahede/şahitlikikrârını yapar. Vesonra o kâmil mümin kul her iki tarafa selam verir, yani bir selâmgaybâlemine, bir selam da suretler âlemine vererek, aslı iki rekât olan namazın hakikati hikmetine erişmiş bir marifetle, yeryüzünde ve tüm âlemlerde var olur. Vesselam.
Namazın ve ettehiyyatü duasının sırlarına dair açıklama, hatalarıyla beraber tamamlandı. Her şeyi en iyi bilen ancak Allah’tır.
21-11-2012                
                                                                                      Çarşamba
Nejdet Şahin