DEĞERLİ
BÜYÜĞÜM
Allah’a şükürler olsun ki
İslam’ın beş şartından biri olan Hac emrini yerine getirdim. Yüce tanrıya ne
kadar şükür etsek azdır ki büyük Türk milletinin bağrından her zamanda olduğu
gibi zamanımızda da Yaşar Nuri Öztürk,
Hüseyin Atay gibi daha nice ilim adamları çıktı da onların yüzünden bu
mubarek milletimiz bin ikiyüz elli yıldır şerefli bir şekilde sancağını
taşıdığı yüce İslam dinimizin vahye ve peygamber efendimizin yüce ahlâkına
dayanan gerçeğiyle yeniden tanıştı.
Bu gerçek ilim adamlarının
gayret, ikaz ve irşadlarıyla Hac ibadetinin üç günde yüzlerce kişinin ölümü
pahasına mevcut uygulamadaki gibi olmayıp, Şevval, zilkade ve zilhicce
aylarında yapılabileceğini öğrendim. Yaptığım kendi çapımdaki araştırmalarda
gördüm ki bu aylarda HAC emrini yerine getirmemek için hiçbir engel yok. Tek
bir engel var o da, yüce dinimizi her konuda ibadetin her türlüsünde istismar
edip ticari, siyasi, sosyal çıkarları için alet eden resmi veya gayrı resmi
sözde din adamlarıdır.
Bu sözde din adamları
aralarında sanki gizli bir ittifak oluşturmuşlar da, Kuran’ın bu açık hükmünün
emrinin uygulanmaması için müthiş bir
gayret ve enerji sarf ediyorlar. Ve doğru yol üzerine oturup her yıl yüzlerce
binlerce Hacının ölmesine sakatlanmasına zemin hazırlıyorlar. Yazık, çok yazık.
Asıl olarak iki günde
teferruatlarıyla beş günde yapılıp biten bu HAC ibadetini aylarca süren eziyet
ve işkence haline getirip, o mubarek beytullah aşıklarını soyup soğana
çeviriyorlar. Ve aynı zamanda CUMHURİYET, DEVLET, ATATÜRK ve yüce Türk
milletinin düşmanlarının pervasızca icra ettikleri probaganda ve seminerlerine
kasıtlı bir şekilde muhatap ediyorlar.
Bu konuda o kadar
başarılı oluyorlar ki, yalnız Türk Hacılarını değil çeşitli İslam ülkelerinden
gelen Hacılar da bu probagandaya tutuluyorlar.Ve Türkiye cumhuriyetini sanki
gâvur devlet, devletimizin şerefli kurucularını başta aziz ATATÜRK’ümüz olmak
üzere gayrı müslim olarak tanıtıyorlar. Dehşet bir şey.
Batı sahradan gelmiş bir
Hacı ile kısa bir diyaloğum oldu: Bu şahısa ATATÜRK’ün ve Türk ordusunun
müslüman olduğunu, yüce ATATÜRK’ün son nefesininin <Ve aleykümesselam> olduğunu söylediğimde şaşırdı. Ve
yanındaki arkadaşına: Bak bu kardeşimiz ATATÜRK ve askeriyenin müslüman
olduğunu söylüyor dedi. Ve memnun bir şekilde ayrıldık.
Şu anda bu mubarek
beldeleri işgal eden yönetim, bu ihanet şebekelerine yardım ediyor, her türlü
ortamı sağlıyor. Büyük bir tezgah kurulmuş ve çalışıyor. Beytullah aşıklarının
beynini kirletiyorlar, Cumhuriyet ve ATATÜRK düşmanı yapıyorlar.
Kanaatim odur ki, Hac
organizesi yapan firmaların Suudi Arabistandaki temsilci, rehber ve görevlileri
firmaları tarafından bilinçli olarak Cumhuriyet ve ATATÜRK düşmanı kimselerden
seçiliyor. Bu görevililer her fırsatı değerlendirip zehirlerini akıtıyorlar.
Kabile yönetiminin beceriksizliğinden dolayı meydana gelen aksaklık ve zulmü
akıl almaz bir şekilde tevil ederek Türkiye Cumhuriyetine mâl ediyorlar.
Ben yıllarca küçük esnaf
olarak serbest ticaretle meşgul olmuş, ilkokul mezunu S.S.K. emeklisiyim. Türk
milletinin mensubu olmaktan gurur duyuyor ve yüce tanrının bir lûtfu olarak
görüyorum. Milletimin ve askerimin adının Hz. Peygamber efendimizin adıyla
anılmasını kutsal bir tecelli olarak değerlendiriyor ve şeref duyuyorum.
Yıllardır yaptığım kendi
çapımdaki araştırmalar okuduğum dini ve ilmi eserler başta Kuran olmak üzere,
okudukça yüce ATATÜRK’ün büyüklüğünü, görüş ve devrimlerinin ne kadar isabetli
oluşunu ve Cumhuriyetin ne kadar doğru bir sistem olduğu gerçeğine götürdü.
Gerçek o ki; Hz. Peygamber
efendimizin tebliğ ettiği vaz ettiği sistem yönetim Cumhuriyettir. Bu gerçeği
büyük ATATÜRK Nutuk’ta; Hilafetin
kaldırılmasıyla ilgili olarak mecliste yaptığı konuşmada söylüyor. O muazzam
ifadeyle tesbitle halifeliğin olamıyacağını, Kuran ve peygamber efendimizin
Cumhuriyet emrettiğini söylüyor.
Bu anlayışla Cumhuriyeti
kollamak ve ona hizmeti asli bir görev kabul ediyorum. Yirmi dört saatimin
önemli bir bölümünü etrafıma Cumnuriyetin faziletini anlatmak ve düşmanlarının
gerçek yüzlerini teşhir etmekle geçmektedir.
24- 1- 1998 ve 7- 2- 1998 tarihleri arasında yapmış
olduğum HAC ibadeti esnasında gördüklerimin ve yaptığım tesbitlerin kısa bir
özetini siz büyüklerime yazmayı bildirmeyi KUVVAYI MİLLİYE’ye bir tas ayran
vermek şuuruyla görev bildim. Bilgilerinize arz ederim.
12- 3- 1998
NEJDET ŞAHİN