14 Ağustos 2011 Pazar

Gezme avare bakma ağyare

Gezme avare bakma ağyare
Bul derde çare aşk ateşinde
Bakma sol sağa olma sen karga
Ver zevk dimağa aşk ateşinde

Ey Allah’ın kulu! Başı boş dolaşıp Allah’tan başka şeylerle meşgul olma, senin yaradılışının bir amacı var ki; Allah seni Hakk’a yönelip Hakk’a kavuşasın diye yaratmıştır. Çünkü Kur’an’da “Biz gökleri, yeri ve bunların arasındakileri eğlenmek için yaratmadık. İkisini de sadece Hakk’ı göstermek üzere yarattık.” (Duhan, 38-39) buyrulur. Kudsi hadiste ise, Cenab-ı Hak “…bilinmekliğimi muhabbet ettim; halkı yarattım.” Diyor. O halde sen ilahi aşka mensup ol, Hak’tan gayrisine bakma. Nasıl ki bülbülün her anı, hep gül ile meşguliyet ise, sen de öyle ol ve hep meşguliyetin ilahi sevgili olsun. Karganın meşguliyeti ise, hep leştir. Karga leşi sever ve hep leşin peşinde yaşar. Hz. Peygamber Efendimiz “Dünya leştir…” buyurmuştur. Dünya, kulu Hak’tan ayıran her şeydir, yani gayriyettir. İşte sen karga gibi leşe tamah edip, dünya olan ağyarla meşgul olma. Hak aşkıyla, yaratılış amacın olan Rabbini bulup, Rabbine kavuşmaya bak. Nasıl ki miraca giderken “Peygamberin gözü bir tarafa kaymadı, sağa ve sola bakmadı.” (Necm, 17) ise, sen de sağa sola yani Hak’tan başkasına bakmayıp aşk-ı ilahiyle zevkullaha ulaş, demektir.

Bul işin fendin bilesin kendin
Gör ol hu bendin aşk ateşinde
Bakma uzağa düşme tuzağa
Dal gülşen bağa aşk ateşinde

Hu, Cenab-ı Hakk’ın gayb-i mutlak ismidir. Hu bendi ise, fenafillah müşahedesidir ki, salik tevhid mertebelerinden tevhid-i zat keşfi irfaniyetiyle ancak Hu bendine ulaşır. Hz. Peygamber Efendimiz “Kim kendini bildi o rabbini bildi.” Buyurmuştur. Bir kimse, ancak zikr-i daim uyanıklığı ve tevhid makamlarının irfaniyetiyle, kendini bilebilir ve Rabbine arif olur. Bunu beyanla Fehmi Efendi Hazretleri “Sen öyle bir fend, marifet elde et ki, kendini bilip de Rabbine arif olanlardan ol.” diyor ve devamla “Bu marifeti de uzakta arama, yani böyle veli kullar eskiden varmış, şimdi bu zamanda olmaz gibi zan ve anlayışla hareket etme, aldanırsın. Sen her zamanda mevcut olan, ehl-i aşkın meclisini bulup, oraya dahil ol, bu marifet orada bulunur. Çünkü orası gül bahçesidir, orada Ruh-u Muhammed (sav) zahir olur.” diyor.

Sanma sen gayrı Hak senden ayrı
Bul bu esrarı aşk ateşinde
Aşıksan candan korkma sen nardan
Yan çık evhamdan aşk ateşinde

Kur’an-ı Kerim’de “O, nerede olursanız olun sizinle beraberdir...” (Hadid, 4) ve “Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır…” (İsra, 60) buyrulur.
Bu itibarla “Hak seninledir, Hakk’ı senden ayrı zannetme, bu sırra arif ol.” Buyruluyor. “Kulu Hak’tan ayıran cehaletidir. Cehalet ise, ilim olmayıp hayal, vehim ve zandır. İşte bunlar seni Hak’tan ayıran perdedir. Sen sadakatle ilahi aşkın aşığı ol, ancak o zaman cehalet, vehim ve zanlardan sıyrılıp kurtulursun. İlahi aşk ateşinden korkma, çünkü ilahi aşkın ateşi cümle gayriyeti yakıp, seni gayriyetten kurtarır ve yaratılışının yüce gayesine ulaştırır.” Demektir.

İstersen yari kaldır hicabı
Seyret cananı aşk ateşinde
Oku akaid, anla fevaid
Bul sen hakayık aşk ateşinde

Yaradılışının yüce maksadına ermek, yani ilahi sevgiliye kavuşmak istiyorsan, sevgiliyle aranızdaki cehalet perdesini ilahi aşk ile yok edip kaldır. O zaman ilahi sevgiliyi görüp seyredersin ve ona kavuşursun, buyruluyor.
Dinimizin buyrukları dört ana esas üzeredir: 1. İman (Akaid) 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Muamelattır. Ehl-i aşk ve ehl-i kemalin ibadette, ahlakta ve muamelatta, ehl-i şeriatla arasında hiç bir farkı olmaz. Çünkü ehl-i aşk, şeriat ahkamına ve toplumun genel kabulü olan örfe, herkes gibi riayet eder. Ehl-i aşkın ahkama tabi olan halkla arasındaki fark, iman ve itikat yönündendir. Îman, akaid olarak da isimlendirilir ki, iman üç kısımdır: 1. Taklidi iman, 2. İstidlali (delilli) iman, 3. Hakiki iman. Taklit iman, avamın imanı olup, imanın en düşük derecesidir.
Pir Seyyit Muhammed Nur Hazretleri “İmanı taklit olan kimse, imanı uğruna başını verirse o iman ancak o zaman fayda verir.” buyuruyor. İman-ı istidlal ise, tarikatçıların ve ulema-i zahirin imanıdır ki, bunlar  eseri sahibine delil ederler, yani yaratılmışı yaratıcıya delil yaparak iman ederler. Îman-ı hakiki ise, ilahi aşka mensup olanların ve insan-ı kamilin imanıdır. Ehl-i aşk olan kamilin irfaniyeti, iman-ı hakikidir. Îman-ı hakiki ise, kulun Rabbini kendinde, cümle varlık ve eşyanın mevcudiyetinde bulup, Rabbine kavuşmasıdır. İşte bu Îman-ı hakikiye ,ancak makamat-ı tevhid keşfi irfaniyetiyle ulaşılır. Bunu beyanla Arifibillah Hasan Fehmi Hazretleri “Akaid oku, yani tevhid-i hakiki keşfi irfaniyetiyle iman-ı hakikiye ulaş ve Cenab-ı Hakk’ı bulup ona vasıl ol.” diyor.

Fehmi kıy cana gir bu meydana
Yan ol pervane aşk ateşinde

Pervane, kendini cesaretle, fütursuzca ateşin ışığına atan kelebektir. Fehmi Efendi Hazretleri, kendini muhatap ederek bizlere “Sen de pervane gibi cesur olup fütursuzca, gir bu aşk meydanı olan ehl-i kemal ve ehl-i aşkın meclisine, onlara karış. Cehaletle var zannettiğin kendi nispet varlığını, ilahi aşk ateşiyle yakarak ifna edip fenafillah kemalat ve irfaniyetine mazhar ol.” buyuruyor.


Hiç yorum yok: