19 Şubat 2014 Çarşamba

ÇALABIM BİR ŞAR YARATMIŞ İKİ CİHAN ARASINDA İLAHİSİNİN SADELEŞMESİ


Manevi makamları olan türbesi Ankara’da bulunan Hacı Bayram Veli hazretlerinin yüce ve  hikmet yüklü sözlerinin,şeyh seyyid Hoca Muhammed Nuril Arabi hazretleri tarafından açıklanmasıdır.

                              BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Eminlik ve sır  bilgisinin hudutsuz deryası olan,sultan hacı Bayram veli buyurdu:

“Çalabım bir şar yaratmış iki cihan arasında” Türkçe’de “çalab” Allah demektir.

“şar” ise,cemül cem şehri olup hakikatın büyük şehridir. “Yaratmış demek”;Zahire (açığa) çıkardı anlamındadır. Çünkü yaratma, manevi vücuttan, suret alemine gelmektir.Bu alem, zahir ehlinin yoktan var oldu dedikleri gibi değildir.

“iki cihan” demek,Biri Hüviyyet diğeri de Eniyyet’tir.Hüviyyet:Batını Hak’tır. Eniyyet:Zahiri hak’tır.Mısranın manası:Allah, Hüviyyet/ sıfat ve Eniyyet /suret arasında hakikat şehri yani büyük şehir olan cemül cemi zuhura getirdi.Bu büyük şehire,iki cihanı da içine aldığından cemül cem ismi verildi.Cihanı Hüviyyet batın,yani sıfattır.Cihanı Eniyyet,bütün zahir alemi yani suretler alemidir.İşte iki cihanı kendinde toplayan hakikat şehri cemül cemdir.Bir olan Allah,adı geçen iki cihanı kaplamıştır.Allah Tur dağında Musa (as)’a “İnni eneallah” diye seslendi.(Kasas-30) İnni:Cihanı Hüviyyet,Ene:Cihanı Eniyyet,Allah:İki cihanı kaplayan ve Türk diline göre çalap’tır.

Şah hacı Bayram veli: “Bakıcak didar görünür ol şârın kenarında”

Didâr(Allah’ın yüzü) görmeyen yoktur.Bütün halk Allah’ın yüzünü görür.Fakat cehaletlerinden habersiz olduklarından görmezler ve de görünmez derler.Bu cahillikleri

                                                                    

kendilerine perdedir.Oysa didara perde yoktur.Örnek verilirse:Padişah,kıyafetini değiştirip memleketini dolaşmaya çıktığında hangi kıyafette olursa olsun O’nu bilen tanır,bilmeyen tanımaz.Hatta tanıyan kimse,tanımayan bir kimseye padişah geçti gördün mü?diye sorsa o kişi görmedim diye cevap verir,belki görmediğine yemin bile eder.Mısranın manası:Cehalet perdesini yırtmış kişiler,her bakışlarında şehrin kenarında didarı görürler.Yani haricde suretlenmiş olan Eniyyeti görürler. Çünkü didarı görmekte kesret vardır.Görücünün görmesi,görünenin kesreti iledir.Görülen yüz;Zat,sıfat ve ef’al dir.Şehrin kenarı olan ef’al önce müşahede edilir.sonra ef’alden sıfat ve sıfattan zat görünür.Hüviyyet ise,O’nda şehir olma özelliği yoktur.Burada kesinlikle görme yoktur.Görme ancak O’ndan O’na dır.Şeyh Küsteri (ks)’nın icad ettiği Karagöz oyunu vardır.Oyun da cahil olan halk suret gördüklerine, müşahede ehli olan veli kullar didarı gördüklerine ve hakikat ehilleri ise bunun aynı Hüviyyet olduğuna örnek kıldılar.Bilmeyene göre perde arkasında hareket eden ve konuşan surettir. Bilen kimse ise hareket ettirenin ve konuşanın suret olmadığını görür.Bilir ki,perde arkasında onları hareket ettiren biri vardır.Konuşanlardan söyleyeni müşahede eder.Perde içinde asla suret görmezler.Belki perde içinde birisinin sureti olur.Ancak O şehre girenler,O şehirden kabul edilir.Yüce sırra sahip hazreti sultan hacı Bayram veli buyurur: “Nâgehan ol şehre vardım ol şehri yapılır gördüm”

Ey azizler!O şehrin dört kapısı vardır.Birincisi:Ef’al tecellisidir.Sırf ef’al dir.Yani sadece ef’al yüzünü müşahede etmektir.İkinci kapı:Esma tecellisidir.Sırf esma dır.Yani yalnız esma yüzünü müşahede etmektir.Üçüncü kapı:Sıfat tecellisidir.Sırf sıfattır.Yani sadece sıfat yüzünün görülmesidir.Dördüncü kapı:Zat’tır.Sırf zat.Sadece zat yüzünü müşahede etmektir. Bu dört tecelliye arif olmadan o şehre girilmesi mümkün değildir.Mısranın manası: Ef’al, esma,sıfat ve zat tecellilerini keşfettim,adı geçen tecellilerin hakikatını seyri süluk ile     tamamladım. Ansızın hakikat şehrine girdim,gördüm ki,O şehir her anda yeniden yapılmakta ve her anda bir güzellik zahir olmaktadır.Kendime baktım,O şehirden bir cüz olduğumu müşahede ettim,her anda,cemal olan bendeki  güzelliklerin fena ile beka arasında yapıldığını gördüm. Bu kez Hacı Bayram veli merhum buyurdu: “Ben dahi bile yapıldım taş ve toprak arasında” Taş ile kastedilen bekabillah,toprak ile kastedilen ise fenafillah’tır.Ey azizim! bu öyle bir fenafillah ki,bir anda iki tecelli olmaz,faydasızdır,iki anda bir tecelli olmaz ilmi tahsil edilmesi gerekir.Buradan da anlaşıldı ki her anda bir tecelli olur.Yüce Allah buyurdu: “Emrimiz bir tektir,bir göz kırpma gibidir.”(Kamer-50). “Göklerde ve yerde kim varsa O’ndan ister,O her an yeni bir iş ve oluştadır.”(Rahman-29) Burada günden kastedilen  ilahi gündür,yani zamandır, andır.              

                      Hazreti arifbillah el âli hacı Bayram veli buyurur:

“Şehirden oklar atılır gelir sonra yayılır

Arifler suveri satılır ol şehrin pazarında” Okların öncelikli anlamı:İlâhi Eniyyetin tecellisi, mısradaki satırın gerçek aslıdır.Oka benzetilmesi,ilahi yüzün ,çeşitli şekillerde ve ilgide tesir eden tecellisidir.Fakat,yüzdeki benzerlik öncekilere mahsus olup manevi ilgilerdir. Arifler sözünden murad:İlim ve marifetlerini birbirlerine aktarmaktır. Çünkü , birbirlerinden ilim ve marifetlerini kıskanmak ve saklamak Onların şanından değildir.Satılır demek:İlim ve marifetlerindeki zenginliklerinden birbirlerine bol bol ikram ederler anlamındadır.Asla ilim ve irfaniyetlerini kıskanmazlar.Çünkü peygamberler ve veliler anne gibidir.Anla……..

Aşık ve vasıl hacı Bayram  veli (ks) buyurur:

                                            “Şakirtler taş yonarlar, yontup üstade sunarlar

                                              Allah’ın ismin anarlar, ol taşın her paresinde”

Şakirdler:Meratip ehli olup,tam  mahvı beka  makamlarında olanlardır.Taş yonarlar: şarhoşluklarından geri kalan mahvlarıdır.Mahvı tamlarını arttırmak için çaba gösterirler. Çünkü,sarhoşluk haldir makam değildir.İkinci beyitte belirtilen taş ve toprağın gerçek

                                                                 

anlamları ise:Taş;Bekabillah’dır.Makamı mahvı işaret eder.Toprak;Fena halidir ve sarhoşluk makamını belirtir.Sarhoşluğun (sekr) üç mertebesi olduğu gibi Mahvın da üç mertebesi vardır.Yontup üstade sunarlar:Sarhoşluklarından eser kalmadan,beka ve tam mahvaları gerçekleştiğinde temkin mertebelerinde karar kılarlar.Üstad ve gerçek varisler onlardır.O’nlar gerek sarhoşluğun üç makamı ve gerek üç tam mahv makamları ile zat isminin zikri ile yakın olurlar.Yani bütün aza ve özleri,zahir ve batın his kuvvetleriyle mürşidi kamilin nefesi ile zorunlu olarak  zikreden olurlar.

Hazreti hacı Bayram veli efendimiz (ks) buyurur:

                                       “Bu sözü arifler anlar,cahiller işitip taşlar

                                         Hacı Bayram kendisi yanılsa ol şarın minaresinde”

Ol şarın minaresi;Makamı Muhammedi olan ehadiyetül cem makamına davettir.Bu makama erişmeyince halife ve mürşit olunmaz.Bu mısranın satırındaki güzel söz bu makama daveti işaret eder.Güzel söz:Ezanı Muhammedidir.Buradan anlaşıldı ki,Arif üç kısımdır.

Bir kısmı davetle yani irşatla görevli değildir.Enbiyanın varisleri olan ulema ile İsrail nebileri buna işarettir.Bir kısmı da irşatla görevlidir.Onlar Resul gibidirler. Tasarruf sahibi kamiller olan gavs ve kutup olarak isimlendirilen iki imam Resul ayarında olan bu zatların içinden seçilir.Allah’tan başka yardımcı yoktur.Tamamdır  HU…………

Hiç yorum yok: