11 Ekim 2011 Salı

27.BÖLÜM:ALLAH,ÖNCE BENİM NURUMU,RUHUMU,KALEMİ VE ARŞI YARATTI HADİSİNİN SADELEŞMESİ

Nebi(sav)’den işitilen ve halk arasında söylene gelen bir hadisi şerif vardır ki,Yüce Allah önce bir cevher yarattı,o cevherden de bu alemleri halk etti.Bu cevherden kast edilen; Hak’kın sureti olan vücuttur.Halk etti,açığa çıkardı anlamındadır,çünkü,bu eşya ilahi vücut ile vardır.
Ateşin,çakmak taşında var olması gibidir.Burada halk etmek,icad edilmek anlamında olsaydı, bunun tahsili gerekli olurdu,Hak ve halk olmak üzere de iki vücut açığa çıkardı.Bu ise imkansızdır.Çünkü bir olan yüceden ancak bir açığa çıkar.Bir’den amaç vücuttur.
İlk yaratılan demek;Nur’u Muhammed(sav)’dir.Latiflik,büyüklük ve ululuk itibarıyla Nur’u Muhammed’e cevher ismi verildi.Nur:Zatıyla zahir ve diğerleri,zatın mazharı olduğu için nur ismini aldı.Ruh:Hayatı olup,yaratılanların hayatı O’ndan olduğu için ruh ismini aldı.
Kalem:Allah’ın ilminde toplanmış olan özü açıkladığı için kalem denildi.İlahi ilimde toplanmış olan (nun) O’dur.Kalem suresi 1.ayet: “Nun,vel kalemi ve ma yesturûn” “ Nun! Yemin olsun kaleme ve satır satır yazdıklarına.”Burada,bu ayet üzerinde geniş açıklama yapılacak olursa;Muhyiddin Arabi(ks) hazretleri tevilatında bunları şöyle belirtir:”Nun”külli nefis demektir.Kalem:Külli akıl demektir.çünkü varlıkların suretleri nefse,aklın tesiriyle işlenir.Aynı şekilde suretler de levh’in üzerine kalemle yazılır.
Varidat’a devamla,yukarıdaki ayet hükmünce,kendi vücuduyla ‘nun’dur, ve nun ismini alır.
Akıl:İdrak yönüyle akıl adını alır.Arş:Nuru Muhammediye ile kuşatılması yönünden arş denilir.Burada yine bir parantez açarak bu konu hakkında yorumları bulunan Pir Muhammed Nurul Arabi(ks) hz.lerinin açıklamalarını da belirtmekte yarar görmekteyim.Vahdet noktası adlı eserinden aynen aktarıyorum.Ey aşık!konu olan nokta,eşyanın hakikatinin kaynağıdır, ezeli kuvvettir,sonradan yaratılmamıştır,varlığı kendindendir.
Hazreti Peygamber(sav) en önce yaratılan şey için şöyle buyurmuştur:
              “Evvela ma halakallahü nuri”Allah önce nurumu yarattı.
              “Evvela ma halakallahü ruhi”Allah önce ruhumu yarattı.
              “Evvela ma halakallahü kalem”Allah önce kalemi yarattı.
              “Evvela ma halakallahü akl”Allah önce aklı yarattı.
              “Evvela ma halakallahü arş”Allah önce arşı yarattı.
Böylece ilk yaratılan şeye;nur,ruh ve kalem dedikten başka,melek-i mukarreb ve cevher-i evvel(ilk cevher) de demiştir.Bunların hepsi bir midir?yoksa her birinin hakikatı ayrı mıdır?
Ey aşık!Bunların hepsi bir hakikattır.Fakat,izafet ve itibar yönünden değişik isimlerle belirtilmiştir.İlk cevher itibariyle ve akıl itibariyle ve ruh itibariyle nur itibariyle ve kalem  ve melek-i mukarreb ve arş-ı azim ve Âdem itibariyle bu cümlesi gerçektir.
        Cevher demesi,ezeli kuvvetten çıkmış olması bakımındandır.Birden ancak bir çıkar ki, O’nun ortağı yoktur.Buna vahdet noktası dediler ve batın güneş dediler.                                                                                                
                               Beyt:
                                         Alemde görünen her şey
                                         Ahiret güneşinin aksidir.
Bu alemde görünen ne varsa hep O güneşin aksi,yani yansımasıdır.
Büyük ruhlar buna,mutlak vücud derler ve alemi Kudüs derler ve cebraili emin derler.
    Bir cisme yüz tane isim vermekle o cismin hakikatı artmaz,çoğalmaz.Eğer bir adamı bir çok değişik adlarla ansalar o adam yine bir kişidir.Mesela bir adam;hem marangoz,hem terzi, hem demirci,hem ressam olabilir,bu çeşitli vasıflarla o yine bir kişidir.
Böylece bilmiş oldun ki,bir hakikatin bin sıfatı ve bin adı olsa onun sayısı artmaz,teklik sıfatı değişmez.
Ey aşık!Peygamber(sav) kırk yıl süluk etti,İlmi ledün,O’na açıldı,insani kemale erdi ve hakiki miraç’a ulaştı.Mahiyetsiz ve niteliksiz Hak’kın cemalini gördü ki,Hay’dir,yani diridir, başkalarını da diriltir.O zaman O’na ruh adını verdi.Çünkü ruh diridir ve dirilticidir.Yani kendiliğinden diridir ve başka şeyleri de diriltir,hayat verir.
         Bu hakikat noktasının manevi güneşi ve ilk cevher olduğunu idrak edip,başkalarına da, idrak verdiğini görünce ona akıl adını verdi.Çünkü akıl müdrik ve müdrektir.Yani idrak eder ve idrak edilir.
         O’nun zahir ve münevver yani açık ve aydınlık olduğunu,başkalarını da ortaya çıkarıp aydınlattığını gördüğünde O’na nur adını verdi.Çünkü nur,kendiliğinden aydınlıktır ve başkalarını da aydınlatır.
         Bu hakikat güneşinin bütün mevcudatı kendi varlığından var eylediğini,alemi kaplayıp kuşattığını gördüğünde O’na arş adını verdi.
         Alemde olanlara şefkat edici olduğunu,her peygamberin basiret gözüne çeşitli şekillerde görünüp ilim sırrını açığa çıkardığını gördüğünde o’na Cebrail-i emin adını verdi.
         Bu hakiki noktanın bilici,konuşucu,işitici,görücü,güçlü,güzel,korkutucu ve diri olduğunu görüp o’na Adem dedi.
          Bu anlattığımız sıfatlar ve değişik isimler tek bir hakikatın sırrıdır.Buna,alemi kuvvet,  alemi adem,mümkinat alemi,mahiyet alemi,külliyat alemi ve hakiki alem ve istidat alemi ve fıtrat alemi ve ceberut alemi ve külli nokta ve külli akıl derler.
               Külli akıl ve külli nefs insanı kamildir.
               Arş ve Kürs’inin O’ndan ayrı olduğunu düşünme!  
Ey aşık!her vasıf,O’nda vardır.O’ndan başkasında vasıf yoktur.Ezeli kuvvet Hak Tealâ’nın niteliksiz zatıdır,buna nicelik isteyenler kâfir olurlar.Yani Hak’kın zatını vasfetmeye kalkanlar,nedir ve nasıldır deyip tarif ve tavsif etmeye kalkışanlar dinden çıkarlar.
   Aklı kül ki,alemi kebirin halifesidir,O’nun varlığı Hak varlığıdır.O’nun sözü ve fiili,hiç şüphesiz,Hak’kın sözü ve fiilidir.
             Ey aşık!Bu vahdet noktası hakikat alemidir,mazharı tam ve ezeli kuvvettir.Hakikatı Muhammediye’nin sırrı’dır.Buna noktayı kül derler,çünkü mevcudat zuhurunu bunun istivasından bulurlar.her şey bu külli noktadan ortaya çıkar.
            Eğer sual edip dersen ki,bu anlattığın noktadan ne çıkarsa kendi gibi olmalıydı,ama görüyoruz ki,binlerce şeyin hiçbiri diğerine benzemez.Madem ki,her şeyin aslı bu noktadır,   ohalde O’ndan çıkanların hep birbirine benzemesi gerekmezmiydi?Birden ancak bir çıkar demiştik.Hiç şüphe yoktur ki,bu noktadan çıkanlar da yine bir tek noktadır.Alem,zuhuru noktadan buldu,yani kainat bir noktadan ortaya çıktı.Nokta deyince katibin  kaleminin ucundan çıkan noktayı anlarsın.Evet,bu nokta da o noktanın bir örneğidir.Marifet,damladan denizi bilmek,zerreden güneşi görmektir.Zavallı yarasa daima Güneşi kötüler,hatta Güneş yoktur deyip inkar eder,bizim yerimiz aydınlıktır der.İnsanların çoğu da böyle yarasa gibi cahillik karanlığında uçmaktadırlar.Eğer hakikat güneşinden haber veren olursa basiret gözü boş olduğundan inkar ederler,onlara düşmanlık yaparlar.
           “Yarasa gibi karanlıkta iken,Hızır’ın bulduğu ab-ı hayatı nasıl isteyip bulursun.” Varidat’a devam ederek,Bu tarif ve yorum,zahir alimlerin karşı çıkmasını engeller ve def eder.Nebi(sav) buyurduğu;Yüce Allah,önce benim nurumu,diğer hadisde benim ruhumu,  diğerinde aklı,diğerinde kalemi,diğer hadisde de arş’ı halk etti sözleri ile müsemma’nın (isimlenen) bir olduğuna işaret ederek,zahir alimlerin anlayışlarını yıkmıştır.
                                  

Hiç yorum yok: