11 Ekim 2011 Salı

26. BÖLÜM:MELEKUT ALEMİNİN SADELEŞMESİ

Melâike,melekut alemindendir.Melâike,mülk aleminin içinde gizlidir.Mülk cisimler alemidir ve bu alem,gizli olan melâike ile şekillenir.Çünkü melekut bu mülk aleminin batınıdır(içidir).
Melekuttan hayra yönelik olana melek,şerre yönelik olana da şeytan ve iblis denir.Bu benzer olaylar,yani meleklik ve iblislik kişinin kabiliyeti ölçüsünde,o kişi üzerinde şahıslanarak görünür.Onu gören diğer şahıslar,bu kişinin haricde,kendine ait şahsi vücudu olduğunu zanneder,halbuki bu durum sadece zahire özel değildir,bazen de bu şahıslanma,yani meleklik ve iblislik iç duyularla da olur.Bunun için görücünün gözlerini daldırıp ve kapaması halinde his ile müşahedesi gerçekleşir.Misal aleminden,bir şey keşf edildiğinde,yani gösterildiğinde, görücü,gözlerini hatta gönül gözlerini de kapasa onu görür.Bunun için bedreddin hz.leri buyurur:Ey hakikatı isteyen!şunu bilmelisin ki,öncelikle saf ve sağlam bir kalbe sahip olmalısın.Temiz ve sağlam olan böyle kalpler,cilalanmış ayna gibidir.kendine karşı tutulan bir şeyi aksettirir,gösterici olur.Kalbi saf ve sağlam olan,melekutun sırlarını keşf eder.Bu keşf, bazen ilham ile olur.İlhama yani,büyük ve yüce doğuşlara mazhar olmak için de hazır olmak gerekir.Bu keşf bazen de sadık rüya ve yakaza ile olur.Yakazada keşf,mana yolu ile müşahede edilir.Uykuda mana alemi suretlendiği için melekut alemi de ancak şekil yönüyle görülebilir.
Kötü ve çirkin manalar cin ve şeytan gibidir,bunlar güzel suretlerle görünmezler.Çünkü cin ve şeytan yalın ateş ve rüzgardan yaratılmışlardır.Yalın ateş de öyle bir ateştir ki,celalin mazharıdır.Şu söylenmek istenmektedir,cin ve şeytan,yalın ateşten yaratılmış olup celal mazharıdırlar.Bunlar güzel suret olan enbiya ve evliya suretinde görünmezler.Şeytan makbul görülmediğinden ne peygamber(sav) efendimizin temiz ve mübarek suretine,ne de diğer nebilerin ve velilerin suretine giremezler.Melekler ise güzel suretlerle görünürler,çünkü onlar cemal olan nur’dan yaratılmışlardır.Bundan dolayı Cebrail(as) genellikle arap içinde en güzel  olan Dıhyetü’l Kelbi suretinde gelmiştir.Ancak melekler peygamber (sav) efendimize olan hürmetlerinden dolayı O’nun suretinde görünmezler.Bu sebepten,efendimiz(sav);beni gören gerçek olarak görmüştür,buyurur.Çünkü başkaları,O’nun suretinde görünemezler.
      Hak’tan kovulan ve uzaklaştırılan kişiye,küçük şeytan denilir.Yüce Allah,dostları tağut (isyankar) olan kafirlere seslenerek yüce kitabında şöyle der:Bakara suresi 256.ayet:Doğru ve güzel olan,çirkinlik ve sapıklıktan net bir biçimde ayrılmıştır.Her kim tağuta sırtını dönüp Allah’a inanırsa hiç kuşkusuz sapasağlam bir kulpa yapışmış olur.Kopup parçalanması yoktur o kulpun.Allah,hakkıyla işiten,en iyi biçimde bilendir.
Tağuttan murad:Nefsini azdırıp,benlik ve kibire mağlup olan,bu benlik ile gururlanandır.
Bedreddin hz.leri rüya alemini açıklamak istedi,çünkü cenabı Allah rüyayı arifler için gerçek görüş olarak misal kılmıştır.Uyuyan bazı kimselerin kalbi pak ve temiz olur.Men edilmiş şeylerden,kötülük ve oyunlardan uzak kalan bir kalp,şüphesiz,güzellik ve iyiliklere kavuşur.
Bilinmelidir ki,telvinde olup temkinle davranan kişilere,ağyar ve birçok eserden havatır ulaşmaz.Birçok ayna karşısına geçen bir görücü,kendini birçok aynada bir görür.Aynalar çoğalsa bile gayriyet hatıra gelmez.Kendini bir görür.Çoğalma görmez.Bu makam ehadiyetü’l cem makamıdır.Bu ise ancak,tevhidi zevk edip gerekli adetler olan ibadetle kalbini saf ve temiz ettikten sonra olur.Bu makam,evradı seba’da şöyle belirtilir:Kâmil bazen ilmel yakine tenezzül ederek bütün eşyanın,Allah’ın vücuduna delil olduğunu müşahede eder,bazen,aynel yakine yükselerek bütün eşya Hak’kın sıfat ve tesirlerine mazhar ve ayna olduklarını seyr eder.Bazen de bütün eşyanın hakikatı ve kendi hakikatının aynı Hak olduğuna vakıf olur ve şuur kalmaz.İşte telvinde temkin budur.hadisi şerif gereğince,’insanların kabiliyetleri ve akılları üzerine konuşunuz’anlayışı ortaya çıkar.İnsanlardan,nebinin getirmiş olduğu emir ve yasakların tümüyle iş yapanlar vardır,buna giyinme meydanı denir,yani bu yaptırımlar kişi üzerinde görünür.Yapıla gelmiş,gerekli adetler olan ibadetlerle kalbin temizlenmesi ve saflaştırılması sonucu tevhid elde edilebilir.Bunun yanında,yalancı yiğit gibi bazı arifim diyenler vardır. Bunlara göre,yapılması gerekli ibadetler olmadan,usulen yani adet üzere tevhit elde edilebilir. Bu söz ki,hakimlerin sözü olup,ruhun soyut bir yapıya sahip olmasından ötürü söylenmiştir. Kişinin bu durumu,ruhun melekut alemine ulaşması halinde,ondan akseden görüntü sonucu anlaşılır.Suretlenmiş olduğu yapının,ruhuna aksetmiş olmasıyla ortaya çıkar.Kalbini saf kılmadan görmek mümkün olur.Bu durum daha önce açıklandı.Bu müşahede ve görme,ancak görücünün ondan haric olmaması ile mümkündür.Bu belki uyku sırasında gördüğü rüya gibidir.Avamın düşünceleri yönüyle adet kabilinden değildir.Bu makam telvin için bir misaldir.Telvin makamı cemül cem makamı olmakla beraber önceki makamlardır. Çünkü bu makamda arif kesret görür,bu kesreti sıfat ve esmanın göründüğü yer olarak müşahede eder. Eşyanın gölgesine müstakil vücut vermez.Rüyasında suret görür, gördüğünü tabir etmeye ihtiyaç duyar.Ancak,gördüğü bu suret görücünün gayrısı değildir, belki gölgesidir.Bilinir ki, uykudan uyanıldığında rüyada gördüğünden hiçbir şey kalmaz kaybolur. Çünkü görülen misal aleminden olup hayaldir,ve onların vücudu rüya ile kayıtlıdır. Fakat, avam rüyasında gördüğü suretlerde,müstakil vücut var zanneder.Gerçek ise düşündükleri gibi değildir.Avamın bu düşüncelerine verilen örnekte, halka verdikleri vücudun,Hak’kın vücudu olduğunu bilmediklerindendir.Bunun için Hak’ka , halkı delil tutarlar.Galiplik O’na aittir. Kuvvet sahibi olan şanı yüce,celal sahibinin şanına ve yüceliğine layık olmayan sıfatlardan temiz ve avamın vasıflandırmalarından paktır.Sözün özü olarak bundan çıkarılacak sonuç: Gerçek olarak insanlar,bu vücut konusunda üç anlayış üzerinedir.Birincisi:Avamın anlayışı: Bu vücut, Hak’kın vücudunun gayrıdır derler.
İkincisi:Havasın anlayışı:Bu vücut,Hak’kın vücudunun gölgesidir derler.
Üçüncüsü:Asfiyanın anlayışı:Bu vücut,Hak’kın vücudunun aynısıdır,gölgesi değildir derler. Bu makam asaleten (sav) efendimizindir.Bunun için Muhammed(sav) efendimizin gölgeleri yere düşmezdi.kamiller ve evliyaullah bu makama Resulu Ekrem(sav)efendimizin izni ile ulaşabilirler.Bedreddin(ks) hz.leri,avamın boş olan düşüncelerine işaret ederek buyurur: Umarım,avamın sözlerinden murad ettikleri,sıhhatli yani doğru değildir.Gerçek olarak açıkladığım söz doğrudur.Bu konuda avamın söyledikleri gerçek ve doğru değildir. Şunun için doğru değildir,uyuyan rüyasında,ancak bildiğini,gördüğünü ve işittiğini veya yakaza halinde tasavvur edip düşündüğünü veyahut kendi düşünce yapısına uygun olanını görür.Eğer adet kabilinden veya soyut olan ruhun melekuta ulaşması gerçekleşseydi,gördüğü şeyin uzak olması,duymadığını,duyması,görmediğini,görmesi ve kalbine havatır şeklinde geleni ve o cinsden olmayanı görmesi gerekli olurdu.halbuki böyle değildir.Belki gördüğünü düşünür, kalp kendi düşüncesinden ayrılmaz ve birçok havatır yakazada olduğu gibi kalbde aktiftir. Bunun için temizlik ve durumu gereği ve miktarınca havatır kalbe gelir ve suret ile şekillenir. Bu belirtilenlerin hepsi,önceki anlayışlar olan hükema ve avamın anlayışlarının red edilmesidir.

Hiç yorum yok: