11 Ekim 2011 Salı

18.BÖLÜM KÜLL-2’NİN SADELEŞMESİ

Ey,ilahi hakikatleri ve Rab’be ait olan tecellileri ve zuhurunu bilmek isteyen,arzulayan kişi; Şu gerçeği bilmelisin ki;Azaplar,perdeler,kederler,iyilikler ve lezzetler gibi birbirine zıt olan bu emirlerin hepsi,Hak’kın gerçeğine eksiklik vermedikleri gibi ,Hak’kın kül olan vücuduna da mani değildir.Hak,bu suretlerle tecelli edip göründü.Ehadiyet yönü ile Hak,külden arınmış olduğundan kendisinde eksiklik olması söz konusu değildir.Madem ki külden temizdir,
perdeler,iyilikler,keder ve lezzetlerin tamamı Hak olup,bu suretlerle görünmesinin nedeni nedir? Hak’kın zikredilen suretlerle zahir olması O’nun aşağı mertebelere inmesi gereğidir.      
Bu inme(tenezzül) şöyle açıklanır:Ehadiyetten Vahdete,Vahdetten Vahidiyete,Vahidiyetten ervaha,ervahdan cisimlere dir.Hak’kın kül ile zahir olmasıyla beraber,O’nun tenezzül etmesi bir nisbettir.Yani bu emirlerin birbirine göre kıyaslanır olmasıdır.Lezzet ve elem emri, birbirine kıyas edilmesi ve geçiçi olmaları ile beraber hakikatleri birdir.Bu hakikat ise mutlak olan Hak’kın vücududur.Çünkü Hak’kın vücudu elem ve lezzetin herbirinden arınmıştır.Elem ve lezzetlerin vs.göründükleri yerlerin kapasiteleri gereği Vahidiyet mertebesinden,Hak’kın inmesi ve sıfatları ile belirmesidir.
Miftâhu’l Gayb’da gelir ki;Kitapların aslına,gerçekçiler katında,hakikatler ismi verilir.
Hakikatlere ait olan hallere ve sıfatlara,keyfiyet ve özellikler denir.Sıfat ve ef’ali arasındaki ilgi,Zatına ait olan isimlere dayanır..Şu görülmez mi ki, insan ve yılandan herbirinin ağzında bulunan,kendisine faydalı iken karşısındakine zehirdir. Bu durumdan hareketle,bir insanı bir yılan ısırması durumunda insan ölür,çünkü yılanın tükürüğü insan için zehir olmuştur.Tersi de yılan için geçerlidir,yani,insan tükürüğü, yılanın ağzına atılsa yılan ölür.insan tükürüğü de yılana zehir olmuştur.Ancak, İnsanın ve hayvanın hakikatleri birdir ve bu hakikat faydadan ve zehirden arınmıştır. Yani,tükürüğün tamamı için birine yararlı diğerine zehir olmasındaki nisbetlerden,insan ve hayvanın hakikatı temiz ve noksansızdır.Bu yüzden Hak,külliyatın küllidir.(Bütünün bütünü)
Ey gerçeğe talip ve bilgide üstünlük arayan,bil ki;Hak ,kül ile vasıflanmamıştır.Bu ilahi hakikat,ehadiyet yönündendir.O birlik ki,O’na Hakikatı Muhammediye denir.Vahidiyetiyle,
Hakikatı insaniyedir.Ruhlar ve cisimler yönüyle de Hak,küllül küldür.Ancak, cüz’iyatla zahirdir.Hakikatı ilahiye demek;Zat tecellisidir.O tecellide isim ve resim yoktur.
Kendisinden,kendisine tecelli edendir.Buna sırf Zat denir.Bu tecelliye,Hak ehli olanlar Ehadiyet ve hakikatı ilahiye derler.Hakikatı Muhammediye demek;Sıfat tecellisidir.
Yani,hayat,ilim,irade,kudret,işitmek,görmek ve kelam sıfatları ile tecelli etmesidir.Bu tecelliye vahdet ve hakikatı Muhammediye denir.Hakikatı insaniye demek;Esma(isimler) tecellisidir.Yukarıda adı geçen sıfatların mazharlarda görünmesidir.Bu mazharlarda görünmesine esma denir.Bu tecelliye Hak ehli dilinde.vahidiyet ve hakikatı insaniye derler. Buradan anlaşılan şudur ki;Allah’ın;Zat’ının mazharı sıfatlar, sıfatlarının mazharı isimler, isimlerinin mazharı ef’aldir.
                Hakikatü’l Hakayık da der ki:Hak,küllü’l küldür,yani külliyatın aslıdır.İkinci mertebede,külliyat Hak’kın mazharıdır.Bu ikinci mertebe sıfat ve esma mertebesidir.Üçüncü mertebede,haricde görünen bu cüz’iyat,külliyattır,yani Hak’kın mazharlarda görünmesidir.
Yüce Allah,mertebelerin evveli olan,ehadiyet mertebesinde cüz’iyat ve külliyattan şimdiki durumdan farklı değildir.İkinci mertebe,vahdaniyet mertebesi olup bu mertebede Hak’kın sıfat ve esma ile vasıflanmasıdır.Üçüncü mertebe,Hak’kın sıfat yönüyle cüz’iyatıyla suretlerde açığa çıkmasıdır.
Hakkın tecelliyatını Hz.pir buyurur:Vahdet yönüyle ortaya çıkan istek esmadır.Birlik ismi Hak’da bu isteği ortaya çıkarır,yani esma ile görüntüsünü ve tecellisini talep eder.Çünkü Rab ismi terbiye edilecek olanı,alim ismi bilineni,kadir ismi güçsüz,kuvvetsiz olanı,Rezzak ismi rızk isteyeni talep eder.Bu ifadelere benzer şekilde diğer isimleri de ekleyebiliriz.Ancak, Ehadiyet yönüyle birlik mertebesinde,Hak Teala hz.leri istekten arınmıştır.Yani bu mertebede talep yoktur.Çünkü Ehadiyette esmanın zuhuru yoktur.Zatından Zatına tecelli eder.Öz olarak bu mertebede esma için istek ve zuhur bulunmaz.Zuhurdan amaç,Hak’kın Zat’ına meyli olmasıdır.Hak’kın bilinen muradı budur ki,Kül ile görünmesi için Zatına yönelişi vardır.
Yoksa,kendinden kendisine tecelli eden Hak’kın Vahidiyet mertebesinde alemlerden zengindir ve hiçbirşeye ihtiyacı yoktur.Hak’kın suretlerle görüntüsü ancak kayıt iledir, bunun dışında zuhuru mümkün değildir.Yani Hak’kın zuhuru,cüz’iyatıyla suretlerle kayıtlanmasıdır.
O cüz’iyat ister akıl,ister hayal,isterse hissi olsun,Hak’kın zuhur ile muradı,şehadet alemindeki görüntüsüdür.Çünkü şehadet alemindeki görüntüsü cüz’iyat yönüyledir.
Şehadet aleminin dışında kalan alemlerin bir mertebe yönünden sonu yoktur,ebedidir.Gayb alemi,Ruhlar alemi,mutlak misal ve kayıtlı misal alemi gibiler.Hak’kın muhabbet etmesi, zatına olan meyli gereğidir.Hz.Pir şerhinde buyurur;Yani muhabbet ve sevmekten amaç, Hak’kın kendi isimlerini ve eserlerini istemesinden ibarettir.Yüce Allah bu konuyu kutsi hadisi ile dile getirmiştir.Ben azimüşşan,gizli bir hazine idim.Diledim bilineyim ve halkı halk ettim.Bu sözün keşf üzere gerçek manası,Yüce Allah’ın görünüp açık olmayı istemesidir.Bazı şeyhlerin ‘en uğrefe’kelimesini bilinmek ve marifet üzere yorumlamaları kutsi hadisin özünden uzaktır.Burada bunları bu şekide uyarıp ve ikaz etmek isteriz,haberleri ola.......
Hak’kın meyli yani yönelmesini,bazı şeyhler,’fehalektü’l halka’yani halkı halk ettim beni bilsinler,şeklinde yaptıkları yorumlara gelince:Hak’dan gayri yok ki,Hak’kı bilsin,herbir gaybı Allah bilir.Hakikatte arif Hak’tır.O’ndan başka da arif yoktur.O halde icadın sırrı ve halk edilen alem nedir?cevaben denir ki,icad ve yaratılan alem,kendi isimlerini talepden ibarettir.Şeyh Muslihiddin burada buyurur ki:Zuhur ile kastedilen şehadet aleminin açığa çıkışıdır,görünmesidir.Çünkü Hak’kın,şehadet aleminde zuhuru mümkün olmayıp ancak cüz’iyat yönüyle görünmesidir.Hernekadar şehadet aleminin dışında olanlar,mertebe ilgisi ile
Ebedi ve sonsuz olmaları yönüyle görüntüleri gerçekleşse de,şehadetin dışındaki alemlerin tümü gayb’dır yani görünmezliktedir.Bu yüzden Hak’kın ilmi ezelisiyle,açık ve gerçek olan     suret ve eşyayı soyut manaları ile kaplayıcı olmasıdır.Beşinci alem:Şehadet alemidir.Mana aleminin karşılığıdır.Üçüncü alem:Mutlak misal alemidir.Bu alem şehadet ve gayb alemleri arasındaki geçişi sağlar.İkinci alem:Ruhlar alemidir.Orta ve gayb alemleri arasındadır Gaybe nisbetle en kuvvetli olandır.Hak’kın şu mertebelerle görünmesinin iç yüzü için deriz ki:
Gerçekte,Yüce Hak,bütün alemleri icat etmeyi murad etti,bu yüzden de esmaları gerekli oldu.
Esmaların açığa çıkışı,üzerinde karar kıldığı aletlerle(mazhar) oldu.Evvela Rahmanın nefsi üzere,akli olan alemlerin suretini yarattı.Bu nefsi Rahman’a hakikat dilinde yayılmış,açılmış vücud adı verilir.Uzayan gölge misali,O vücud genişlemiştir.Hikmet dilinde O vücut,hayal olan eşyanın aslı ve gerçeği olmakla küldür.İşte hayal olan eşyanın aslı ve gerçeğine,dolan deniz ve satır satır yazılmış kitab denir.Tur suresi 2-6.ayetler. Satır satır yazılmış Kitap'a, Yayılmış ince deri üzerine; Yemin olsun düzenli bir biçimde bakılan o eve, Yemin olsun yükseltilmiş tavana, Ve dolmuş denize kasem olsun ki.İşaret edilen,cisimlerin hayal olan türlerden bir tür olmasıdır.Yani,ilahi hikmetin gereği olan esmaların çeşitlenmesidir. Tecelliyat,nurani aydınlıkla başlayıp taki ahir ismi ile aşağıların aşağısında sona erdi. Aşağıların aşağısından tekrar yüceliklerin yüceliğine dönerek vücud dairesi ve akli suretler tamam oldu.Şeriat alimlerinin diliyle bu akli suretlere mukarribun melekler ve en yakın melekler adı verilir.Hikmet ehli ise,akla ve soyut olan ruh iklimine ceberut alemi ismini verirler.Ceberut:Kudretin ve azametin iç yönü.Ceberut ki,kuvvetin ve kaderin kaynağı olması yönüyle,cisim ve kuvvetlerle ilgili olan,konuşan nefsin suretini yarattı.Ondan melek aleminin suretini halk etti.Ondan,yukarıda belirtilen dört alemi yüklenen insan alemini yarattı.
İnsan alemi;Rab sureti üzerine halk olması ve sebepleri kendisinde toplamasından dolayı bu dört tecelliye halife ve hakim oldu.Yüce Allah buyurur:’Ademi kendi suretim üzerine halk ettim.’bir rivayete göre de ‘Rahman sureti üzerine halk etti.’İnsan,bütün alemleri kendisinde toplamıştır,bundan dolayı büyük alemdir.Bu büyüklük mertebe yönüyle olmaktadır,yoksa suret itibarıyla kendisi küçüktür.İnsan ile vücut dairesi tamamlandı.Onun için’Kabe kavseyne ev edna’ makamı verilmiştir.İşte,muhabbet bu makama olan yönelmeden ibarettir.Zat’ının gereği olan muhabbet bu yönelişe işaret eder.Gayb ve gizli bir hazine idim sözündeki,aynı gayıb;Azametin bütününü,gizli sırrı,açığa çıkmasına meyli,haricde görünen cüz’iyata,cüz’iye ile görünüp bilinmesi ve bunlarla kayıtlamayı işaret etmektedir.Sultanü’l Muhakkikin,’Lâ tahakkuk ‘sözüyle buna işaret eder.Bedrettin Hz.lerinin ve bazı şeyhlerin düşünceleri arasında gerçeğe göre makam ve mekan yönünden uzaklık vardır.Çünkü bazı şeyhler,halk beni sevsinler için halkı yarattım sözünü kabul etmektedirler.Bu söz,işin gereği olarak doğru gibi görünse de gerçek yönden incelenmemiş olup zahiri düşüncenin ürünü olarak kalmaktadır.                                                                                      

Hiç yorum yok: