11 Ekim 2011 Salı

46.BÖLÜM:KALB VE ZİKİR KONUSUNUN SADELEŞMESİ

Kalp,zikrin şekli ile şekillenir,bu itibarla kalbe zikir ismi verilir.Oysa kalp hakikatta Hak’tır, her şey birdir ve tekdir.Hakikatte bütün her şey birdir.Mesela,su,rüzgar estiğinde kendine özel bir şekil alır ve bu şekle dalga adı verilir.Halbuki gerçekte yine sudur.İşte kalp de zikrin etkisi ile aynı su ve dalga durumundadır.Bütün kalpler zikri kabul eder.Su ateşe konduğunda ısınıp, ateşin hararetini aldığı gibi kendisi de ateş gibi yakar ve ısı verir hale gelir.İşin gerçeği budur, yani, su ateşe temas ettiğinde ateşin ısısını alıp ve ateş gibi yakıcı oluyorsa kalp de zikri kabul eder ve zikir bu kalbi kaplayarak kalp tümüyle zikir olur.Lisanla açığa çıkan zikirden önce bu zikrin sureti olur ki,o zikir bu şekil ile kalpdir.Yani zikir ile şekillenen kalbin sureti olur ve lisanda zahir olur.Zikirle şekillenen kalp yine de şekilden arınmıştır.Buradaki kalp den amaç,zan ile oluşan şekil değildir.Çünkü kalp kendi zannından oluşan şeklinden çıkmaz.Burada şu bilgiyi de vermekte yarar var,her şey ile şekillenen kalp den maksat ilahi latifliktir.Bir kalbe bir tecelli geldiğinde sana der:Bunu yap.Yine başka bir tecelliyle,eğer yapmazsan şöyle olur der. Oysa bir kalp de aynı anda iki tecelli olmaz,iki anda da bir tecelli olmaz.Ancak bir kalpde de tecelli hiçbir zaman eksik olmaz.Velev ki,uykuda bile olsa,yani eşya ile ilgisi kesilmiş olsa da o kalp de tecelli eksik olmaz.İşte bu latifeyi ilahiyedir.Bu latiflikten dolayı ehadiyette şekilden arınmıştır.Bunun için Bedreddin hazretleri buyurur:Kalbi beyan edenler,kalp mutlaktır,hiçbir tecelli ile kayıtlanmaz derler.Şöyle bir misaldir ki,herkes rabbisini bilmesi için,Hak onu halkın küllisinde açık etti. “nefsini bilen rabbisini bildi” ifadesi ile belirtilen hadisi şerif bu anlama gelir.Halkın var olabilmesi,Hak’kın her birisinde tecelli etmesi ile olur.
Füsus şerhinde Nablusi hazretleri der ki;Kimin kalbi varsa bilir ki,bu kalp Hak’kı,akıl ve duyularla çeşitli suretlere çevirebilir.Kalp sahibi Hak’kı bu suretlerle şekillendirir.Nablusi hz. Divanında ikinci cildin seksen üçüncü sahifesinde gelir ki;Bu devir fikrin meşguliyetidir, zahiri halk,batını emirdir.Muhyiddin Arabi hz.leri Fütühatta belirtir,Bekir bekirden doğar (oğul babanın sırrı gibi) sözünü bu şekilde anladık.Sözümüz onun ilim denizinden bir incidir.Ayn’ın Gayn’a çevrilişinin bir noktadan ibaret olduğunu biliriz.Bardağın içindeki şarap ilahi sırdır.Zahir ile batın ayn ile gayn gibidir.Batının zahir,zahirin batın olduğu gibi bunlar tek vücudun görüntüleridir.Yani kalpleri uyanık olup her bir anda hazır olanlar bilirler ki,Hak,bir vücuttur. Bu suretler her an değişmektedir,bekasızdır ve zatında yokluktadır.Vücuttan yokluğa, yokluktan vücuda her an değişmektedir.Suretlere ait olan vücut anlık zuhurdan ibarettir. Bunlar kalp suretlerinden his olarak tabir olunur.Yüce Allah buyurur:Kamer suresi 50.ayet:“Bir şeyin icadında bizim emrimiz tektir ve bir göz kırpma gibidir.” Kalp den başka güç ve iktidar yoktur demektir.
                                    

Hiç yorum yok: