Kur’an_ı Kerim de Ha Mim ile başlayan yedi
sure vardır…bunlar: mu’min,fussilet,zuhruf,duhan,şura,casiye ve ahkaf
sureleridir.
Resulullah s.a.v. buyurdular ki
ha mim ile başlayan sureler cennet bahçelerinden bir bahçedir.yine buyudularki:
her şeyin bir özü vardır Kur’an ‘ın özü ise ha mim lerdir..
Bu surelerin ilk ayetleri olan ha
mimlerin şeyhül ekber muhyiddin arabinin tevilatınndaki açıklamalrı şöyledir…
MÜ'MİN SURESİ
"BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHÎM"
'Rahman
ve Rahîm olan Allah adıyla"
1- Ha. Mîm.
2- Bu
Kiîab mutlak galip
"Aziz", hakkıyla bilen
"Aliym" Allah tarafından indirilmiştir.
3- O, günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden,
azabı şiddetli ve lütuf sahibidir. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. Dönüş ancak
O'nadır.
Bu "Ha. Mîm" dir. Yani Muhammed perdesinin gerisindeki Hakdır. Çünkü O, hakikât olarak Hakdır, Muhammed ise yaratılış olarak. O'nu sevdi ve onun suretinde zuhur etti. Zuhuru onunla gerçekleşti.
"Bu Kitab.. .indirilmiştir."bu Muhammedi
kitap; "Allah tarafından" indirilmiştir. Yani, onu vasfedilmiş
zati sıfatlarını üzerinde toplamıştır. "Mutlak galip" celalinin
perdeleriyle üstündür. Kitap Kur'an olduğu halde O "hakkıyla
bilen" dir.
ilmiyle zahirdir. Böylece Furkan (hakk ile
batılı ayıran) olarak belirginleşir. Buna göre "Ha. Mîm" sözünün
hakikâtteki anlamı: Allah'dan başka hiçbir ilah
yoktur. Muhammed Allah'ın Rasulu'dur" şeklindedir. Yani hakikâti batın olup Muhammed
aracılığıyla zuhur eden Hakk, Kitabın (nazil) indirilmesidir. O da her şeyi (bütünü) kapsayan cemin aynıdır
ki, Allah'ın celalinin örtüleri altında O'nun izzetiyle gizlenmiştir. Gaybinin mertebeleri ve illiyet mazharları içinde Muhammedi surette
indirilmiş olup ona dair ilmi Furkani akıl mazhannda zuhur etmiştir.
"Günahı bağışlayan..."dır. Nurunun zuhuru ve nefislerin ve tabiatların
karanlıklarını örtmesiyle bağışlar. "Tevbeyi kabul eden" dir.
Hayat ve varoluş örtülerinden arınan hakikâtin kendisine rücu etmesiyle günahı
bağışlar.
Azabı çetin" d\r. Şirk işlemek suretiyle başkasının yanında duran, tevhidle
kendisine dönmeyen perdelenmişlere şiddetle azap eder. "Lütuf
sahibi" dir. ilk istidada, kabul kabiliyeti oranında sahip olduğu nura
fazladan kemal bahşetmek
suretiyle lütufta bulunur.
"Ondan başka hiçbir ilah
yoktur." başta ve sonda, açıkta ve
gizlide. Cezalandıran ve lütuf veren ilah sadece Allah'tır. "O'nadır..."
her şeyin dönüşü, her halükârda O'nadır. Tevbe edip dönenin de, başkasının
yanında durup cezaya çarptırılanın da.
Bu dönüş ya O'nun zatına, sıfatlarına veya
fiillerine yöneliktir. Hangisi olursa olsun, dönüş mutlaka O'nadır. Hiçbir şeyi
O'nun kuşatmasının dışına çıkamaz. Dolayısıyla zatının dışında olamaz. Hiçbir varlık O'nun varlığının dışında var olamaz. Rabbinin her şeyin üzerinde şahid olması sana yetmez mi?
FUSSILET SURESİ
"BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHÎM"
"Rahman ve Rahîm olan Allah adıyla"
1- Ha. Mim.
2- (Kur'an) Rahman ve Rahîm olan Allah'dan
indirilmiştir.
3- (Bu,) bilen bir kavim için, âyetleri Arapça
okunarak açıklanmış, tafsilatlı kılınmış bir Kitab'dır.
4- Bu
Kitab, Beşir (müjdeleyici) ve
Nezir'dir (uyarıcıdır). Fakat
onların çoğu yüz çevirdi artık işitmezler.
5- Ve
dediler ki: Bizi çağırdığın şeye karşı kalplerimiz kapalıdır. Kulaklarımızda da
bir ağırlık vardır. Bizimle senin aranda
bir perde bulunmaktadır. Onun için sen (istediğini) yap, biz de yapmaktayız!
"Ha. Mîm." Hakk'ın Muhammedi surette zuhuru külli Kitab olarak "indirilmiştir"... Bu Kitab, Teklık zatından gelen bütün hakikâtleri kapsamaktadır. Teklik zatı ise bütünü kapsayan rahmani
rahmet sıfatına sahib'dir. Yani bütün varlıklara
varlığı ve kemali bahşedendir. Ayrıca, Muhammedi velilere has, rahimî rahmet
sıfatına da sahib'dir.
Çünkü Muhammedi veliler, has irfani kemali ve
zati tevhidi kabul etme istidadına sahib'dirier.
Dolayısıyla bu Kitab, Furkanl akıl kitabıdır ki "ayetleri...
açıklanmıştır." İndirilme süreciyle açıklanmış, "tafsilatlı
kılınmıştır". Bundan önce cem aynında mücmel idi.
Bu kitab "okunarak" sıfatların
zuhuruna, istidatların meydana gelişine göre ayrıntılandırılmıştır. Bu halde
bütünü kuşatmaktadır. "Arapça" okunan bir kitab'dır. Çünkü
Rasulullah (s.a.v) Araplar arasında yaşamıştır.
"Bilen bir kavim için." istidatları O'na yakîn ve fıtratları da arındığı için ayetlerinin
hakikâtlerini bilen kavme indirilmiştir. "Su Kitab beşirdir"...müjdeleyicidir;
kemalatı kabul etme istidadına sahip ve O'nun nurunu görenleri kavuşma ile
müjdeler. 'Ve Beşir'dir" uyarıcıdır; nefislerinin karanlıklarıyla perdelenenleri de azapla uyarır.
Lakin, onların çoğu yüzçevirdi." Çünkü başkalarıyla
perdelendiler ve örtünme karanlıkları içinde kaldılar. "Artık
işitmezler" Hakk'ın sözünü dinleyemezler. Çünkü kalp kulaklarında
ağırlık vardır.
Nitekim, şöyle demişlerdir: "Bizi
çağırdığın şeye karşı kalplerimiz kapalıdır. Kulaklarımızda da bir ağırlık
vardır." Çünkü, tabiat örtüleri ve nefis
sıfatlarının perdeleri onların kalp gözlerini köreltmiş, kulaklarını da sağırlaştırmıştır. Onları kılıflar içine sokup adeta kapatmışlardır. Onunla
kendileri arasına perde koymuşlardır.
ŞURA SURESİ
"BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHÎM"
"Rahman ve Rahîm olan Allah adıyla"
1- Ha. Mim.
2- Ayn. Sîn. Kal
3- Azız
ve Hakim olan Allah, sana ve senden öncekilere de işte böyle vahyeder.
4- Semavat'da
(göklerde) ve arz'da
(yerde) ne varsa
hepsi O'nundur. O, çokyüce "AIİy"dir, azametli
"Azîm"dir.
5- Neredeyse yukarılarından semalar da (gökler
de) çatlayacak! Melekler de Rablerini hamd ile teşbih ediyorlar ve arz'dakiler
(yerdekiler) için mağfiret diliyorlar. Dikkat edin! Allah çok bağışlayan
''Gafur", çok esirgeyen "Rahiym"dir.
6- Allah'dan başka dostlar edinenleri Allah
daima gözetlemektedir. Sen onlara vekil değilsin.
7- Şehirlerin anası (oian Mekke'de) ve onun
çevresinde bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları
korkutman iğin, sana böyle Arapça bir Kur'an vahyetîik. (insanların) bir bölümü cennette, bir bölümü
de çılgın alevli ateştedir.
8- Allah dileseydi onları bir tek millet
yapardı. Fakat O, dilediğini rahmetine kavuşturur; zalimlerin ise hiçbir dostu
ve yardımcısı yoktur.
"Ha. Mîm. Ayn. Sîn. Kaf." Yani Hak, Muhammed'le (s.a.v) zuhur etti. İlminin zuhur etmesi kalbinin selameti iledir. Şu halde Hak, zahir ve batın olarak
Muhammed'dir. İlim de
Muhammed'in kalbinin eksiklikten ve ayıptan beri olması, selamette olmasıdır. Yani kâmil oluşu, perdelerden sıyrılıp açıkta
olmasıdır. Çünkü kalbin arınması ilmin zuhur etmesidir.
"İşte böyle..."senin mazharında gerçekleşen bu zuhur gibi ve de onun ilminin
senin kalbinde zuhur etmesi gibi "Sana
ve senden öncekilere... vahyeder." Sana ve senden önceki Nebiylere
böyle vahyeder. "Allah..." bütün sıfatlarıyla mevsuf olan
Allah "Aziz"dir. Celal perdeleriyle, sıfatlarının örtüleriyle
erişilmezdir.
"Hakim"dir. Kemalî istidatlara göre zuhur eder. Bütün kulları, istidatların
kabul etmelerine göre aracılar ve mazharlar vasıtasıyla hidayete erdirir.
"Semalar'da (göklerde) ve arz'da
(yerde) ne varsa hepsi O'nundur." Her şey O'nun sıfatlarının
mazharlan, mülkünün, malikiyetinin suretleri ve fiillerinin mahalleridir.
"O, Aliy'dir" Varlıkların suretleriyle sınırlandırılmaktan,
yine varlıkların aynleriyle taayyün etmekten yücedir.
"Aziym'dir." varlıklar O'nun saltanatı, karşısında büzülürler, küçülürler, azameti
karşısında dağılıp yok olurlar. "Neredeyse yukarılarından semalar
da (gökler) çatlayacak!" azametinin tecellilerinden etkilendikleri
için kahrının ve saltanatının yüceliği karşısında tuz buz olup dağılacaklar
neredeyse!
"Melekler de,,." mücerret akıllardan ve tedbir edici nefislerden oluşan melekler de
"teşbih ediyorlar..." O'nun zatını tenzih ediyorlar. Kendi
zatlarından tecerrüt ederek kendi sıfatlarının kemalatıyla O'na hamdediyoriar.
"Arzdakiler
(yeryüzündekiler) için mağfiret diliyorlar." Teklik huzurundan feyizlendikleri nurları onların aynları ve
varlıkları üzerine indiriyorlar. "Dikkat edin! Allah çok bağışlayan
"Ğafur'dur." Meleklerden ve insanlardan herkesin zatlarının
karanlıklarını zatının nuruyla örter.
"Çok esirgeyen
"Rahiym"dir. sıfatlarının tecellileriyle
kemalatı onların varlıklarının üzerine indirir. O'ndan başkası bunu yapamaz.
"Allah dileseydi onları bir
tek millet yapardı." Kudretine dayalı olarak
tümünün fıtrat üzere birleşen muvahhitler olmalarını sağlardı. Fakat O'nun işi,
hikmete dayanır. Bu yüzden bazılarının adil muvahhidler, bazılarının ise zalim
müşrikler olmasını dilemiştir.
Nitekim, bir ayette şöyle buyurmuştur: "Onlar
ihtilafa düşmeye devam edecekler." (Hud, 118) ki mertebeler ayrışsın,
mutluluk "said'lik" ve "şakî'lik" bedbahtlık tahakkuk
etsin, dünya ve ahiret, cennet ve cehennem dolsun ve her biri için ehil olanlar
belirginleşsin, düzen kurulsun ve her şey düzenli bir şekilde akışını sürdürsün.
ZUHRUF SURESİ
"BİSMİLLAHİRRAHMANIRRAHIM"
"Rahman
ve Rahîm olan Allah adıyla"
1- Hâ- Mîm
2- Açıklayan Kitaba apaçık
(Kitab-ı Mubiyn)e yemin olsun.
3- Muhakkak biz onu Arapça bir Kur'ân kıldık,
umulur ki sizler onu aksedersiniz.
Varlığın başı olan Hakk'a "Hâ" ve sonu olan "Mîm" Muhammed'e yemin ederim. Ne büyük yemin! Çünkü bu yemin varlık bütününün aslını ve
kemalini ifade etmektedir. Bu yüzden bu ikisine şehadet etmek; İslam'ın temeli,
dinin direğidir. Bu ikisini birlikte benimsemek Hak mezhep ve dosdoğru dindir.
Çünkü varlığın ve tesirin tekliği cebir,
varlıkta ve tesirde tafsilin ispatı ise kaderdir. Bu ikisi de "La ilahe illallah
Muhammedurrasulullah" sözüyle birleştirilir. Bunun
gerçekleştirilmesi sırat-ı müstakim (dosdoğru yol) ve sağlam dindir. Ya da kitapla
uyumlu olacak bir açıklama yapacak olursak bundan maksat levh ve kalemdir.
Çünkü yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Nun.
Kaleme ve yazdıklarına and olsun..." (Kalem, 1) Bilindiği gibi bir
kelimenin ilk harfi ondan kinaye olarak kullanıldığı gibi son harfi de bu
anlamda kullanılabilir.
Dolayısıyla, ilk anlamı esas alırsak ayette
geçen Kitabı Muhammed'in nefsi olarak tevil edebiliriz. Çünkü Muhammed'in
(s.a.v) nefsi Hakk'ın cem ve tafsili açıklamasıdır ve çünkü Kitab (indinden)
Allah katından indirilmiştir.
"Bir Kur'an..." varlığın tüm tafsilatını cami, ilahi bütün sıfatları ve varlığın
ve kemalatm tüm mertebelerini kuşatan "Arapça bir Kur'an
kıldık"... ki size hitaben söylenenlen düşünesiniz ve "umulur
ki sizler onu akledersiniz."Onu anlarsınız.
4- Muhakkak o bizim katımızdaki ana Kitab
(Ümmü'l Kitab)da olup, çok yüce (Aliyy) ve hikmetli (Hakiym)dir.
O...ana
Kitab'dadır..." bundan maksat, varlığın ilk
mertebedeki aslı, ilk taayyünle mutlak varlıktan ayrılan izafi varlığın ilk
noktasıdır ve sırf hüviyetten de sonra gelir. Buna şöyle işaret edilmiştir:
"Katımızda...
yücedir." yüksek değerdedir. Çünkü bundan
öte yükseklik yoktur. "Hikmetli (Hakiym)dir..." hikmetle
doludur. Çünkü eşyanın sureti, hakikâti, ayanı, sıfatları, varlıkların tertibi
ve düzeni olduğu gibi onunla zuhur eder.
Ama ikinci anlamı esas alırsak bu tevil
geçerli ve isabetli olmaz. Bu takdirde şöyle bir tevil gerekir: Bilakis bu,
kendilerine delalet edilen ve icmali olarak yemin edilen tevhid ve tafsilin
açıklayıcısı Kur'an'dır.
"O...ana Kitab'dadır."
Yani en büyük ruh. Bütün İlimleri kapsamıştır. Daha doğrusu her
şeyi kapsar. Katımızdadır ve bize yakındır. İniş mertebelerinde hasıl olan sair
ilimlerden daha yakındır. Çünkü ruha nakşedilen ledünni ilimdir ve o ruhların
İlkidir.
Bazılarına göre bundan maksat mertebelere
inişidir. Kur'an'ın hikmetli olmasından maksat da, nazari hikmeti kapsamasıdir.
Bu da tevhid ve Nübüvvet gibi Hak itikatları ifade eder, ahiret ve benzeri
halleri açıklar.
Sonra mükelleflerin fiillerine dair hükümleri, yani seri kuralları açıklamak,
mertebelerde sülük etmenin keyfiyeti, kazanım ve bağışların sağladığı halleri
beyan etmek gibi ameli hikmeti de kapsar.
DUHAN SURESİ
"BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHÎM"
"Rahman ve Rahîm olan Allah adıyla"
1- Hâ- Mim
2- Açıklayan Kitaba
"Kitab-ı Mübiyn'e"yemin olsun,
3- Muhakkak biz O'nu mübarek bir gecede
indirdik. Muhakkak ki biz
uyarıcıyizdir.
4- Her hikmetli işe o gecede
hükmedilir, ayırd edilir.
5- Katımızdan (indimizden) bir
emir olmak üzere. Muhakkak biz irsal ediciyiz (risalet göreviyle
görevlendiriciyiz).
6- Rabbinden bir rahmet olarak. Muhakkak O,
kemali ile işiten (Semî)dir, her şeyi bilen (Aliym)dir.
7- Semavat'ın
(göklerin), arzın (yerin) ve ikisinin arasmdakilerin Rabbidir. Eğer
yakinen inanan (ikan) sahibiyseniz.
8- O'ndan başka ilah yok'dur, hem diriltir hem
öldürür. Hem sizin hem de evvel ki atalarınızın da Rabbidir.
9- Hayır! Onlar bir (şekk) şüphe
içinde oynayıp duruyorlar.
"Biz O'nu mübarek bir gecede
indirdik..." Mübarek gece, Rasulullah'ın
(s.a.v) bünyesidir. Çünkü bünye
karanlık bir olgudur ve ruhun güneşini perdelemektedir. Rasulullah'ın (s.a.v) bünyesinin mübarek
olarak nitelenmesi ise, hidayet ve adalet gibi rahmet ve bereket türlerinin
Onun sebebiyle âlemde zuhur etmesi, Rasulullah'ın (s.a.v) mertebe ve kemalinin
de Onunla artmasıdır.
Nitekim, yüce Allah, Rasulün bünyesini
"Kadir gecesi" olarak da isimlendirmiştir. Rasulullah'ın (s.a.v) miracının bedenle
birlikte gerçekleştiğini görmüyor musunuz? Çünkü Onun (s.a.v) bedeni olmasaydı, mertebeleri aşarak tevhide
ulaşması gerçekleşmezdi. Kitabın bu gecede indirilmesi;
bütün hakikâtleri kapsayan Kur'ani aklın, varlık mertebelerini tafsil eden,
sıfatların ayrıntılarını ve sıfat tecellilerinin hükümlerini açıklayan,
isimlerin anlamlarını ve fiillerin hükümlerini temyiz eden, ayıran furkani
aklın Onda indirilmesine işarettir "her hikmetli işe o gecede
hükmedilir." (her hikmetli iş o gecede birbirinden ayrılır) ifadesinin
anlamı da budur.
Ya da bundan maksat; apaçık Kitab
"Kitab-ı Mubİyn" konumunda olan Muhammedi inzala, ki onun suretinde
bir hakikâttir, ya da Kur'an'ın indirilişine (inzaline) işarettir.
"Muhakkak ki biz
uyarıcıyadır." Biz âlem halkını Hz. Muhammed'in
(s.a.v) varlığıyla uyarmaktayız. "Katımızdan bir emirle..." Yüce
Allah hikmetli emri kendi katından olmakla tahsis ediyor. Çünkü her emir bir
hikmete ve doğruluğa dayanmaktadır. Seri kurallara ve fıkhi hükümlere yaraşan
da böyle olmasıdır.
Emir, O'nun katından ve O'na hastır, işin
aslı itibariyle bu husus kesin ve mutlaktır. Aksi takdirde emir, heva ve
hevese, nefsani arzuya dayanacaktı. Muhakkak biz irsal ediciyiz... Çünkü
risalet göreviyle görevlendirdiğimiz kullarımızı biz, Rabbinin bir rahmeti
olarak Rasuller göndermekteyiz." Tam ve kâmil rahmeti âlemlere
indirmekteyiz.
Bu rahmeti indirmekle dini ve dünyevi
işlerin istikamet üzere olmasını, dünya ve ahtret hayatlarının ıslah olmasını,
hayır ve kemalin, bereket ve doğruluğun âlemler arasında Onun sayesinde zuhur
etmesini sağlamaktayız. Ya da şöyle bir anlam kastedilmiştir: Onlara yönelik
kâmil ve şamil rahmetten dolayı sana göndermekteyiz.
"O Semi'dir" işitendir.
Nevalarından sadır olan dünya işlerine dair muhtelif sözlerini işitir. "Aliym'dir"
Her şeyi kemaliyle bilendir... onların batıl inançlarını, bozuk ve yıkıcı
görüşlerini, hayal ürünü, mesnetsiz işlerini, düzensiz yaşayışlarını bilir.
Bu yüzden, din hususunda Hakk'a ileten,
dünya hususunda da maslahatlarını tanzim eden, din ve dünya hususunda onlara
doğruyu gösteren, dosdoğru yolu açıklayan, hakiki tevhidi delilleriyle ortaya
koyan, seri kuralları ve sünnetten kaynaklanan hükümleri düzeni korumak İçin
yasaiaştıran Rasulu göndermekle onlara yönelik rahmetini göstermektedir.
CASIYE SURESİ
"BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHÎM"
"Rahman
ve Rahîm olan Allah adıyla"
1- Hâ- Mim
2- Bu Kitab indiriimişdir. Aziz
ve Hakiym olan Allah'dandır.
"Hâ. Mim." Yeminin cevabı hazfedil mistir çünkü "Kitab...
indirilmiştir." ifadesi buna delalet etmektedir. Yani hüviyetin
hakikâtine yemin ederim. Bundan maksat da her şeyin, küllün aslı, cemin aynı olan
mutlak varlığa ve Muhammed'e, yani her şeyin, küllün kemali ve tafsilin sureti
olan izafi varlığa yemin ederim ki muhakkak, bu iki varlığı açıklayan Kitabı
inzal ederim... indiririm.
Ya da "Hâ. Mim." İfadesi
gramer açısından müpteda "Kitâb...indirmiştir."
ifadesi de
onun haberi kabul edilir. Ama bunun için de mahzuf bir muzafın takdir edilmesi
gerekir. Yani, tafsil edilen Hakk'ın hakikâtinin zuhuru; Kitab'ın
indirilmesidir. Yani Muhammedi varlığın
gönderilmesi veya birçok yerde cem ve tafsil anlamını ortaya çıkaran, açıklayan
Kur'an'ın indirilmesidir.
Nitekim bir ayette önce cem anlamında şöyle
buyrulmuştur: "Allah şahidlik eder ki kendisinden başka Hah
yoktur." (Al-i İmran, 18) sonra bu anlam şu İfadeyle tafsil
edilmiştir: "melekler ve ilim sahipleri de." Kitabın
indirilmesi" ...Allah'dan"dır. Yani cem aynındandır. "Aziz
ve Hakim olan.." kahır ve lütuf tafsili suretinde indirmiştir. Ki bu
ikisi isimlerin (esmaların) anasıdır. Kaynağı da sıfatlardaki çokluktur. Çünkü kahır veya lütuf kapsamına girmeyen hiçbir sıfat yoktur.
AHKAF SURESİ
"BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHÎM"
"Rahman
ve Rahîm olan Allah adıyla"
1-Hâ - Mîm
2- Bu Kitab'ın indirilmesi Aziz
ve Hakiym Allah'dandır.
3- Biz semavat'ı arz'i ve ikisi arasında
bulunanları biz, muhakkak olmamız
hakk olarak ve
belli bir ecele
eriştirmek için yarattık. Küfredenlerse uyarıldıkları
şeylerden yüz çevirmektedirler.
"Semavat'ı, arz'; ve ikisi arasında bulunanları biz, muhakkak Hakk olarak
(yerli yerince) ...yarattık." değişmez, Tek,
hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, her şeyin varlığının dayanağı olan mutlak varlık
ile yarattık- Ya da Vahdetin
gölgesi ve bütün çokluğun düzenleyicisi adalet ile yarattık. Nitekim, "Gökler (semavat) ve yer (arz) adalet ile
kaimdir" denilmiştir "Ve..." takdirimiz gereği "belli bir ecele
eriştirmek için"... belli bir süre tayin edilmiş vakit için yarattık.
Belli bir kemale ulaşmaları için yarattık.
Ki varlık bu kemale doğru yol alır. Bu da Mehdi'nin (a.s) zuhur etmesi, Tek ve
kahredici güce sahib zatın ezelde olduğu gibi tek varlığıyla tebarüz edip her
şeyi yok etmesiyle gerçekleşen büyük kıyamettir. "Kafirler..." İnkâr
edenler; Hakk'dan perdelenmek suretiyle inkâr edenler "uyarıldıkları
şeylerden..." bu kıyamete dair uyanlardan "yüz
çevirmektedirler."