24 Eylül 2019 Salı

EHL-İ BEYT/ EVLADI RESUL kimlerdir?


Allah’a hamd, Resulü / elçisi Hz. Muhammed’e ve onun evlatlarına ehli beytine selam olsun. Rabbim bizleri de evladı Resule dâhil edip onlardan asla ayırmasın.
Kur’an-ı Kerim’de;“…De ki ben bu tebliğime karşılık sizden yakın akrabamı / ehli beytimi sevmeniz dışında bir şey istemiyorum…” (Şura, 23) buyrulduğundan, ehli beyti / evladı Resul’u sevmek Kuran emridir. Ayrıca birçok hadisi şerifte ehli beyti sevmemiz onlara yakın olmamız ifade edilir. Ki bu hadislerin en meşhurlarından biri, “gadir-i hum” vadisinde büyük bir kalabalığa hitaben Hz. Resulullah Efendimiz’in; “Âlemlerin rabbi olan Allah benim mevlâmdır, ben kimin mevlâsı isem ebu talib’in oğlu Ali onun mevlâsıdır. Ali’yi seven beni sever, Aliye düşmanlık eden bana düşmanlık eder. Size kuran ve ehli beytim olan iki emanet bırakıyorum, bu emanetlere sahip olun, çünkü bunlar cennetin Kevser havuzunda birleşirler.” hitabı beyanıdır.
      Hz. Resulullah Efendimiz’in bu hitabı, kalabalık bir kitleye karşı yapıldığından ve çok kimseler duyduğu için senedi en kuvvetli hadislerden olup asla yalanlanamaz. Yine Hz. Resulullah Efendimiz’in başka seçkin sahabeler için söylediği “bendendir” beyanını Hz. Ali için ve Hz. Hüseyin içinde söylemiş olup, “Ali bendendir ben Ali’den” dediği gibi “Hüseyin bendendir Hüseyin’den ben” buyurmuşlardır. Daha başka birçok rivayetlerde kıymeti ve değeri ifade edilen ehli beyti / evladı Resul’u hangi mezhep, tarikat, meşrep olursa olsun cümle İslam dini mensubu olan müminler severler. Ve ehli beytin isimlerini çoluk çocuğuna takarak yaşatırlar.
      Fakat ehli beyit / evladı Resul kimliği, özellikle bu günkü kimliği hakkında cümle müminlerin kafası karışıktır. Çünkü geçmişte ve günümüzde bir kimsenin soy silsilesi Hz. Hasan’a dayanırsa o kişi “şerif,” Hz. Hüseyin’e dayanırsa “seyit” kabul edildiğinden, bir cemaat şeyhi çıkıp benim atalarımın seceresi (soy silsilesi) Hz. Hasan’dan geliyor ve ben şerif’im diyor. Bir diğeri ise benim secerem Hz. Hüseyin’den geliyor ve ben seyit’im diyor. Ve bu yolla müminlerin ehli beyte olan muhabbetleri suistimâl edilerek, müminlerden istifade edilip beşeri menfaat sağlanıyor.
      Bu kısa yazı; müminlerin evladı Resul hakkındaki kafa karışıklıklarını giderip ortadan kaldırmaya yöneliktir. Bunu beyanla Pir Seyit Muhammed Nur Hz.leri; “Evladı resul biri soy, ikincisi manevi, üçüncüsü ise hem soy hem de manevi olmakla üç kısımdır.” diyor.

Soy itibarıyla ehli beyt olanlar:

      Bunlar Hz. peygamber efendimizin tüm ev halkı, eşleri, amcaları gibi yakın akrabalarıdır. Ki bu akrabalıkla, yani soy yönü ile ehli beyit olmak o kimseye bir yarar getirmez. Bunu ifadeyle Hz. Resulullah Efendimiz’in kızı Hz. Fatma’yı; “Ey kızım Fatma güzel kızım baban peygamber diye güvenme kıyamet günü herkes kendi amelinden hesaba çekilecek haydi sabah namazına” diyerek uyarmıştır. Meselâ Resulullah’ın Ümmü gülsüm ve Rükiyye isimlerindeki iki kızlarının kocası Resulullah Efendimizin amcaoğlu olan Utbe ve Uteybe isimli kardeşlerdir. Ve bu Resulullah’ın amcaoğlu ve damatları olan bu iki kardeş Hz. Resulullah’a iman etmediler ve iki resul kızını boşadılar.
      Hatta rivayet edilir ki bunlar iki peygamber kızına eziyet ettikleri gibi Uteybe’nin, Hz. Resulullah’ın elbisesini çekiştirerek Resulullah Efendimiz’e hakaret ettiğinde Hz. Peygamber Efendimiz; “Seni canavar parçalasın.” buyurur. Ve Uteybe Şam yolunda tüm koruma tedbirlerine rağmen bir aslan tarafından parçalanarak ölür.
      Bu itibarla eğer Resulullah’ın amcaoğlu vb. gibi soy secere yakını olmak veya Resulullah’ın damadı olmak fayda etseydi, bu iki amcaoğlu ve resul damadı olanlara fayda ederdi. Ki bu iki resul damadı, Hz. Peygamber Efendimizin amcası olan Ebu Leheb’in oğulları olup Ebu Leheb hakkında; “Elleri kurusun Ebu Leheb’in nitekim kurudu da. Onun malı ve kazandığı kendisine hiçbir fayda vermeyecektir. Yakında alevli ateşe girecektir. Odun taşıyıcısı olan karısı da. Boynunda hurma lifinden bir iple.” (Tebbet, 1…5) ayetleri inzal olmuştur. Ve bu ayetler Resulullah’ın amcasının açıkça cehennem ehli olduğunu beyan eder.
      Bunun için, Resulullah’ın ev halkı ve yakın akrabası olmak o kimseye fayda vermediğinden, bir kimsenin bu gün çıkıp ben “şerifim” ben “seyidim” diyerek secere (soy silsilesi) ile Resulullah’ın ailesinden olduğunu söylemesi, o kimsenin avantajı olmaz ve o kişiye fayda sağlamaz. Bunu ifadeyle Hz. Ali (kv) şöyle buyurmuştur; "Haberiniz olsun! Muhammed'in dostu, kan bağı itibariyle uzak da olsa Allah'a itaat eden kimsedir. Muhammed'in düşmanı da kan bağı itibariyle yakın bile olsa Allah'a asi olan kimsedir."

Manevi yönden ehli beyt olanlar:

      Bunlar genellikle suffa ashabı olanlar ve Resulullah’ın irşat ile görevlendirdiği sahabeler idiler. Ki bunların en meşhur ve çarpıcı örneği Selman’ı Farisi Hz.leridir. Çünkü Resulullah Efendimiz; “Selman benim ehli beytimdir.” dediği gibi, diğer bir beyanında; “Selman bedendir, ben selmandan” buyurmuşlar-dır. Ki bu hadisi şerifin anlamı; ‘Selman eski cahiliye iman ahlâk ve tabiatını terk etmekle benden oldu, Selman’da Muhammed-i, iman ve ahlâk, Muhammed-i idrak galip ve hakim olduğundan ben salmanda oldum. Selman’da görünen tabiat, ahlâk, idrak ve marifet kulluğunda ben var ve mevcudum.’ demektir.
      Ki Hz. Selman, Resulullah’ın yaşadığı coğrafya ve Resulullah Efendimizle en ufak hiçbir soy kan akrabalığı olmayan Faris-i, yani İran’lı bir göçmen olduğundan, manevi evladı Resul’un en çarpıcı olanlarındandır. Bu itibarla bir insan hangi ırk’tan olursa olsun, hangi zamanda ve coğrafyada yaşarsa yaşasın, eğer o kimse ruh-u Muhammed’e mazhar ise, o kişi manevi evladı resul’dür, manevi ehlibeyttir.
      Bunu beyanla hangi ırktan olursa olsun, hangi coğrafyada yaşarsa yaşasın her mümin, ruh-u Muhammed mazhariyetiyle manevi evladı resul olmaya müsait ve adaydır.

Hem soy hemde manevi ehli beyt olanlar:

      Bunlar; “Pençe-i Al-i aba / yüce abanın (örtünün) altındaki beş kişi” olan Hz. Muhammed, (sav) Hz. Ali, Hz. Fatma. Hz Hasan ve Hz. Hüseyin’dir. Ve bunların hem soy hem de manevi hasletlerine mazhar olan Muhiddin Arabi, pir Seyyit Muhammed Nur vb. gibi olan evlatlarıdır. Ve Resulullah’ın amcası olup Uhut Harbinde şehit olan Hz. Hamza gibi mümin akrabalarıdır.
      Bunu beyanla bir kimsenin soyunun şerif ya da seyit olması ancak ve ancak ruh-u Muhammed mazhariyeti ve ahlâkı Resul kulluğu ile fayda verir ki, Resulullah’ın ahlâkı Kuran ahlâkıdır. Çünkü Hz. Ayşe validemize; “Bize Resulullah’tan bahset. dediklerinde Hz. Ayşe; Siz Kur’an-ı okuyun Resulullah’ın ahlâkı Kuran ahlâkıdır.” demiştir. Ki kuran ile çelişen ve uyuşmayan her türlü ahlâk itikat ve davranış, ehli beyitte / evladı Resulde asla ve katiyen olmaz.
      Bunu beyanla Hz. Resulullah Efendimiz, Kuran ile ehli beytin birbirine endeksli ve birbirinden ayrılmayan iki değer olduğunu ifade ederek; “…Kuran’la ehli beyit cennetin Kevser havuzunda birleşirler.” demiştir.
      Bu itibarla; Kur’an ahlakını içeren Muhammed-i kulluğa ulaşmamış fakat secere (soy sop silsile) ile seyit - şerif olmak o kimseye ve etrafına asla fayda vermez.  Ancak seceresi yani soyu sopu ister Asyalı, ister zenci, ister Avrupalı vb. ırklardan olursa olsun bir kimseye ancak Kuran’a dayanan Muhammed-i kulluk fayda verir. Ve ancak Kur’an kulluğu kişiyi manevi ehli beyit / manevi evlâdı Resul arasına dâhil eder.
Bunun için Kuran’daki; ”...akrabamı / ehli beytimi sevmeniz dışında bir şey istemiyorum…” (Şura, 23) beyanı ile sevmemiz istenilen ehli beyit, Kuran ahlâkına ve Muhammed-i kulluğa mazhar olan manevi evladı Resuldür. Çünkü bunlar her zamanda ve her coğrafyada daima bulunurlar. Ve bir mümin bunlarla arkadaş olur da onların kulluğuna dâhil olursa, o mümin de evladı resule karışarak manevi ehli beyit olur.
      Bunu beyanla Hz. Peygamber Efendimiz; “Benim ehli beytim Nuh’un gemisi gibidir, her kim onlara dâhil olursa tufandan kurtulur.” buyurmuşlardır.
      Allah’tan niyazımız, bizleri de manevi ehli beyit, evladı Resul arasına dâhil edip onlara karıştırmasıdır.