11 Ekim 2011 Salı

36.BÖLÜM:MUTLAK VÜCUD’TA İKİ İTİBAR KONUSUNUN SADELEŞMESİ

Ey hakikat yoluna ve onun bilgisine talip olan!şunu bilmelisin ki,hakikat mertebelerinin her birinde mutlak vücud sahibi Hak’tır ve İki itibârdan arınmış değildir.Bu itibârlar tesir ve fiil(iş), diğeri ise teessür(etkilenme) ve infial(fiilin etkisi altında bulunma)’dır.Mutlak olan vücuda birinci itibâr yönüyle ilâh ve Allah ismi verilir.İkinci itibâr yönüyle de âlem,halk ve hadis denir.Hakikat durumu Allah’tır.Bedreddin haz.lerinin belirttiği bu sözlerden çıkarılan anlam,Hak’ka ait isimlerin bu itibar edilen işlerden olduğudur.Hak,bu esmalar ile halk da tasarruf etmekle beraber o mertebede çoğalan bir şey olmadığından kendi üzerine tasarrufta bulunamaz.Buradan hareketle Hak’kın sıfat ve isimlerini inkar edip,tesir eden,esma ve sıfatsız zattır diyen hakimlerin sözlerinin boş olduğu anlaşılmış oldu.Hak,sünnet ehlinin dediği üzeredir.Ehli sünnet dediler ki,sıfat ve esma vardır,fakat zatın aynı değildir.Belki bunlar zat’ta sabittir.Zat,bunlarla tasarruf eder ve zat’tan ayrı değillerdir,belki hakikatte yine zattır.Esma ve sıfat,zat üzerinde,artma ve azalma göstermediği gibi kendilerine ait müstakil vücudları da yoktur.Sultanın saltanatı gibi,bunun açıklaması geçti.Şimdi vücud,özüne yönelik olarak kayıt ve kayıtsızlıktan arınmıştır.Ancak kayıtsızlığı ve fark ile kayıtlanmayı da kendinde toplayan Yüce Hak’tır.Bundan dolayı Yüce Hak külli değildir,çünkü kayıtsızlıktan da mutlaktır,bu yönden külli olamaz.Külli olamadığı gibi cüz’i de olamaz.Çünkü külliyet ve cüz’iyet ikinci itibarladır.İkinci itibar yukarıda belirtildiği üzere kayıt,görünme ve zuhurdur.Yani ortaklık yönüyledir,çünkü ikinci itibar iştirake göredir.Mananın külli olması gibidir, mananın külli olması demek,külün,latif mana ile tasarrufta bulunması,kesret arasında ortaklık olmasına engel teşkil etmez.Yani kesret üzerindeki bu yüklenmeyi uygun gören aklın sözünden ibarettir.Yokluk da iştirak iledir.Çünkü yokluk manası,cüz’idir.Cüz’i mana,latif mana ile tasarruf eden,arasındaki ortaklığa mani olandır.Kesret yani çokluk üzerindeki ortaklığı akıl uygun görmez.Cenabı Allah,Hak olma yönüyle sondur,ancak zatın hakikatı olan ehadiyet yönüylede ilktir.Allah hakikat yönüyle itibârattan arınmıştır.Bedreddin Hz.leri hakikatı söylemeye devam ederek şöyle buyurdu;Allah,hakikat yönüyle itibarlardan soyutlanmıştır.Her ne kadar hakikat iki itibardan arınmış olsa da,Hakikate göre külli ve cüz’i değerler de hakikattir.Yani birliğin hakikatı,açığa çıkma ve görünme yönünden külliyet ve cüz’iyet gerektiriyorsa da,ehadiyet ve hakikat yönünden kül ve cüzden arınmıştır.Buradan haraketle mutlak vücud,külli ve cüz’i olmayan bir hakikattir.İşte vücudun,külliyet ve cüz’iyetten arınmış olduğu bu duruma hüviyyet mertebebesi denir,yani gaybi mutlak mertebesidir. Kesinlikle hüviyyetin üstünde hiçbir mertebe yoktur.Hatta ehadiyet bile hüviyyetin altında bir mertebedir.Çünkü hüviyyet,ehadiyetin üstündedir ki,orada asla mertebe yoktur.

Hiç yorum yok: