11 Ekim 2011 Salı

24.BÖLÜM İSA(AS) KONUSUNUN SADELEŞMESİ

İsa(as) ruhullah’tır.Cebrail(as)’ın nefesi ve Meryem’in akıttığı sudan oluştu.Meryem’in,O’nu yüklenmesi ve doğurması bir anda olmuştur.Yani anası Meryem,bir anda hamile olup,O’nu doğurdu.İsa,ana rahminde durmadı.Yüce Allah bu olayı kitabında şöyle buyurur:“Meryem suresi 17-36.ayetler.Cebrail(as) onun yakasına veya eteğine üfledi,bu işlemin sonunda Meryem,İsa(as)’a hamile kaldı.Meryem bu hali ile,akrabalarından uzak,bir dağ arkasına gidip yalnızlığa çekildi.”İsa(as) anasının karnında durmadı,ruhu temiz oldu ve ruhunda,ruhul kudüsün hayatı galip oldu.Bu kutsi ruh ile ölüleri diriltti.İsa(as),semaya yani ulvi aleme yükseltildi,halen bu ruh ile diridir.Çünkü ruhlara ölüm yoktur,ruh ölmez.Ancak unsurlardan (ateş,hava,su,toprak) oluşan cesed ölür.İsa(as)’da unsur olan cesedinden ölüdür. Çünkü ruhlar ulvi aleme yükseldiğinde unsur cesedinden kurtularak letafet kazanır. Ulvi aleme uygun olan letafettir.Şu gerçektir ki,yukarıda da belirtildiği gibi cesedler, ruhun mazharıdır.Yani ruhların göründüğü yerdir.Ruhlar,süfli(nefsani) aleme uygun bir cesed ile görünürler.Bilmezmisin ki,Gerçek olarak İsa(as),ahir zamanda,daha önceki gibi cesedlenip bu yeryüzüne inecek,evlenip çocukları olacaktır.Bundan dolayı,İsa(as)’ın ölümü hakkında, Kur’anı Kerimdeki ayeti celilede cenabı Hak buyurur:Ali İmran 55.ayet:”Ya İsa ben seni vefat ettirip tutarım ve bana yükseltirim.”Yüce Allah’ın buyurduğu bu ölümden maksat, unsur aleminden ve tabiattan soyunmaktır.Bu yüzden İsa(as)’ın bin sekiz yüz elli dokuz yıldan fazla yeme içme ihtiyacı olmadı.Yüce Allah yine,nisa suresi 157.ayetinde buyurur: O’nu öldürmediler ve asmadılar, ancak,yahudilere,İsa’ya benzer birisi göründü ifadesi ile belirtilen şerefli sözden,söz konusu cesedin İsa(as)’a ait olduğu delil edilemez.Belki İsa(as) letafet kazanarak ulviyete yükseldi.Yahudiler,İsa(as)’a benzer bir cesed gördüler.Yani İsa (as)’ın benzeri olan bir kişiyi öldürdüler ve astılar,bu yüzden İsa(as)’ı asmadılar ve öldürmediler.Bu olaya,yukarıdaki ayeti kerime delildir.
                    İbni Abbas (ra) rivayet etti:Hazreti Meryem hamile kaldı,kaçıp bir dereye girdi.
Vakit tamamlanınca İsa(as) doğdu.Bu hadise gerçekleştiğinde mevsim,kış ortasından biraz önce ve Meryem’de on yaşında idi.Meryem’in hamile kalmasıyla,İsa’nın doğması bir saat içinde gerçekleşti.“Ya İsa inni müteveffike ve rafieke ileyye.(3/55)”Ya İsa seni vefat ettirir,bana yükseltirim, sözü için,ağızdan ağıza geçen bazı sözlerde kararla buyurulur ki: Ulvi alem olan Hak’ka, beşeriyetle yani unsurlarla yükselmek mümkün değildir.Ancak ihtiyari ölüm ile,yani kişinin kendi isteği ile beşeriyetten soyunup,letafet kazandıktan sonra yükselmek mümkündür.Onun için Yüce Hak dedi:“senden seni fena ile öldürürüm.”Bu ise ancak letafet kazanıp, beşeriyetten soyunmakla olur.Bundan sonra melekut alemine dahil olunabilir.Onun için Adem ve Havva yaratıldıktan sonra arş’ın üstünde olan menazil feleğindeki cennetlere yükseltildiler ve onları melaikeler yüklendi.Bunun haberi verildi;Onlar her bir felekte beşeriyetten bir özelliği terk ettiler.Taki sabi feleği geçilene kadar.Bu felek geçildikten sonra unsurlardan tamamen soyunmuşlardı.Cennet alemlerinden olan,tabiat alemine gelirler ve tekrar cennet alemlerine yükselirler.Cennetten ayrılınca cisimlenerek inerler. Onların beşeri suretleri tamamlanıncaya kadar feleklerdeki terk ettiklerini giyerler. Mustafa(sav),mirac gecesi her bir semada beşeriyetle olan ilgisini terk etti.Bu olay tamamen soyununcaya kadar sürdü.Yani Allah’ın istediği şekilde yükseldi. Cebrail(as) O’nun hakkında şöyle dedi:Bir zerre ileri gidersem yanarım.Bundan da bilindi ki (sav) tamamamen soyunmuştu.Mirac dönüşü, beşeriyetten terk ettiğini tekrar giyerek tabiat alemine geri döndü.
                Ferahur ruh’ta der ki:Feza’da gerçekleşen mirac fenadır yani yokluktur. Şimdi, yükselme sırasında(mirac’da),bütün emanet,yerlerine konur.Allah,yüce kitabında buyurur,
Nisa suresi 58.ayet:“Gerçekten Allah size,emanetleri ehil olanlara vermenizi emreder.” Fahri alem Hazretlerinin nefsinin Ay feleğinden daha şerefli olmakla beraber,dağılan nefsini bu felekte bırakarak,kalbi şerifi sidretül müntehada(kainat alemini hudutlandıran sınır, makam) tutulmasıyla birlikte bütün emaneti orada terk etti.Bir rivayette:Akıl kalbtedir ve sidretül münteha,aklı kül sureti olan Cebrail(as)’ın makamıdır.
                 Ruhul Beyanda belirtilir:”Ya İsa,seni vefat ettirdik ve ömrünü yeterli kıldık.Bunun manası:Ben azimüşşan,senin katlini kafirlerden korurum ve ölümünü ertelerim.Ancak,süreli olarak takdir eylediğim ecelin vadesinde gerçekleşir.’Ve rafiake el ane’şimdi seni,çevresini  şerefli kıldığım yüce makamlara yükseltirim.Bu sözün manası olarak:Ya İsa seni,nefsani sıfatlardan ve hayvani özelliklerden öldürüp,seni yardımım olan cezbelerle bana yükseltirim. Kim ki, masiva olan,Allah’tan başka şeylerden kurtulmadı ise o kişinin,Allah’ın marifet bilgisini elde etmesi mümkün değildir.İsa(as),semaya yükseltildiğinde şehveti izole edilmiş ve gazabı da eritilmiş halde idi.Bundan dolayı İsa(as)’a meleklik hali galip oldu.İşte ahlak yolu budur.Evliyanın dileği de budur,yani,masiva ve ağyar olan Hak’tan gayrı şeylerden uzaklaşmaktır.Nimetullah’ta der ki,Ya İsa inni,yani senin üzerine olan ruhaniyetin galebesine ve üstün kıldığımız ruh makamına ulaşmana engel olan beşeri kederlerden seni temiz kılarım ve sana beşeri vasıfların karışmasına mani olurum.İşte bu engellerin kaldırılmasından sonra seni bana yükseltirim.‘ileyye’benim yüceliğimden başka senin gidebileceğin bir merci yani makam yoktur.Kaşanide:‘İnni müteveffike’(vefat ettiririm) sözünün açıklamasında,onların arasından seni tutup,bana yükseltirim.‘ve rafiuke ileyye’(yükseltirim),civarımdaki ruh semasına yükseltirim.Hazin tefsirinde:‘İnni müteveffike ve râfiuke ileyye’.(seni vefat ettireceğim ve bana yükselteceğim).Sözünde,tevaffa’nın (vefat ettirme) anlamında ayrılığa düştüler.Bu sözde iki yol tutuldu.Önceki yol:Bu ayetin zahir anlamında gecikme göstermeden birkaç yön sundular.Birinci yön:Ölümsüz,seni tutar ve bana yükseltirim.
İkinci yön:Bu vahiyden murad,uykudur.Üçüncü yön:Teveffa(vefat ettirme)’dan murad gerçek ölümdür.’inni mümitüke’(öldürürüz) manasınadır.Dördüncü yön:’Ve râfiuke’sözündeki vav tertibe delil olmaz ancak bu ayet delil olur.Yüce Allah söylediğini işler,bunların iç yüzü kendince bilinir.Celâleyn tefsirinde:‘izkalalallahü ya İsa inni müteveffike,ey kâbizuke’(ey isa seni vefat ettiririm ve kendime alırım) Ayetinde tevaffa,kabz(tutma) anlamındadır.’Ve râfiuke ileyye’Dünyadan ölümsüz olarak seni,bana yükseltirim.Beyzâvi tefsirinde Şeyhzade der ki: Teveffa,istifa manasınadır ki,bir şeyi tamamen tutmadır.Yani tamamıyla tuttu anlamındadır.
Bir zaman sonra,teveffa’nın,ölüm anlamı galip oldu ve bu hüküm itibar gördü.
‘İnni müteveffike’Cenabı Hak’kın bu sözünden,seni yakında öldürüp,bana yükseltirim anlamı çıkmaktadır.Bundan da anlaşılıyor ki,İsa(as)’ın semaya yükseltilmesi yakınlık olan ölümü ile gerçekleşmiştir.Ebu suud tefsirinde de aynı ifadeler kesin şekilde kullanılmıştır.
Tefsiri kebirde de çok anlam belirtilmiştir.Birisi,‘İnni müteveffike’(vefat ettiririm)Yani ömrünü tamam ederim.Zamanı gelince de vefat ettiririm.Seni,kafirlerin katletmesine terk etmem,ancak göğüme yükseltirim.Dokuzuncu yön:Senin işlerini olgun kıldım ve işlerini bana yükselttim.Allah’ın belirttiği temiz sözde olduğu gibi.
Beşinci yön:Şehvet ve nefsin lezzetlerinden seni arındırdım,yani bunlardan öldürdüm.Bu da yukarıda belitildiği gibi,masivadan arınmadıkça Allah’ı bilme bilgisine ulaşılamaz anlamındadır.Sözün özü olarak,birçok tefsirlerde bu yolda anlamlar verilmiştir.Gerçek manasını isteyen kişi için şunu söyleyebiliriz;Unsurlardan(ateş,hava,su ve toprak) ve tabiattan soyunmakdır.İsteyen kelam-ı münefiye bakabilir.
‘Ve emma vemâ katelehü vemâ salebuhü’(katletmediler ve asmadılar) ayetinin tefsiri için mevakıb’da denir ki,Oysa O’nu öldürmediler ve asmadılar.Fakat onlardan birini,İsa’nın suretine değiştirilip benzetilmesiyle,onu İsa zannederek öldürdüler.Ruhul beyanda da böyledir.Nimetullah’da der ki,’Vemâ katelehü vemâ salebuhü’ayeti için;O’nu öldürmediler ve asmadılar,çünkü O’Allah’ın himayesinde ve sema üzerindedir.Hazin tefsirinde der ki:Taberi senediyle Vehib Bin Münih’den rivayet olup şöyle denir:Yahudiler,İsa ile beraber havariyundan onyedi kişiyi bir eve götürdüler ve bu evi kuşatma altında tutarak içlerinden İsa’nın kendilerine verilmesini istediler.Eve girip İsa’yı almak istediklerinde,orada bulunan herkesi,yüce Allah İsa’nın suretine değiştirdiğinden hepsini İsa olarak gördüler ve dediler ki, bize sihir gösterdiniz,Ya bize İsa’yı verin yada hepinizi öldürürüz dediler.Bu durum da İsa(as) arkadaşlarına dönerek,Cenneti bugün nefsiyle arzulayan kimdir?Onlardan birisi ben deyip, çıktı ve Yahudilerin yanına varıp,İsa benim dedi.Bu kişi Kaili idi ve Allah O’nu İsa’nın suretine benzetmişti,Yahudilere de İsa olarak gösterildi.O kişi,Yahudilerce,İsa zannedildi ve asılarak öldürüldü.Merak edenler tefsirlere bakabilir.
Abdil Gani Hazretleri buyurur:Ali İmran suresi 55.ayetinin tefsirinde şöyle der:Seni tabiatın hakimiyetinden kurtarıp,varlığım dahilinde olan,melekler alemine yükselttim.Kafirlerden uzak tutarak ve tabiatın gereklerinden temizliyerek bana yükselttim.
                 İsa(as) hadisesinde:Meryem’in İsa(as)’a hamile olması:Cebrail(as),Meryem’in gömleğinin yakasından üfledi ve Meryem İsa’ya hamile kaldı.Meşhur rivayetler üzerine hamile kalması ile doğurması ani oldu.Bu durum İsa(as)için mucize olup,O’na hürmet ve ikramda bulunmaktır.Her an,İsa(as),kendi beşeri suretine galip olan ruhun hükmünden dolayı nurani hayat ile diridir.Bu hayat sahibi ebediyen ölmez.Hızır(as) gibi….Çünkü Hızır (as)’da bu nurani hayat ile diridir.Yoksa,karanlık bir hayat olan tabiat ile kayıtlanmış kişi ise tabii ölüm ile ölür.İnsan üzerine tabiatın galip olması gerçek hayat değildir.Bu kişiler ahir zamanda deccala açık olur,deccal’da O’nu Allah’ın devam eden takdiri üzerine öldürür.Nitekim, Yahudilerin,Zekeriya,Yahya(as) ve İsrail milletinden olan birçok enbiyayı öldürdükleri gibi.
Fütühatta der ki:Deccal,Hızır(as)’ı öldürdüğünü zenneder,fakat gerçekte böyle değildir. Deccalın öldürdüğü bir delidir.Bu deli genç suretinde olup deccal,O’nu Hızır(as)’a benzetir ve öldürür.Gerçekte Hızır(as)’ı öldüremez.
                 İsa(as),ahir zamanda indiği vakit hayatı,tabii hayat ile olur.Muhammed(sav) efendimizin şeriat vekili olarak gelir ve Muhammed ümmetinden olur.Tabii hayatla göründüğünden yer,içer ve evlenir.Sonra tabii ölüm ile ölür ve Nebi(sav)’in mezarına ve O’nun yanı başına defn edilir.Efendimiz(sav),tabii ölüm ile öldüğünden,sünneti nebeviyeye uymuş olur.Bundan dolayı Dünya’da nefsani ölüm herkese farzdır.Peygamber efendimiz(sav) buyurur:’Mûtu kable ente mûtu’Yani ölmezden evvel nefsaniyeden ölünüz.Cenabı Hak,İsa hakkında der:Seni nefsin istek ve arzularından uzaklaştırdım ve öldürdüm.Nefsin benim elimdedir.Senin elinde değildir.Resulü Ekrem efendimiz(sav) de bir hadisi şeriflerinde buyurur:“Allah’a yemin ederim ki,nefsim O’nun elindedir.”Bundan dolayı tabii ölüm Muhammed(sav)’in sünnetidir.İsa(as) da nefsani ölümle öldüğünden semaya yükseldi.
Tabii ölüm ile nefsaniyeden ölmüştür.Resulullah(sav)’in öldüğü gibi.Peygamberimiz(sav) hücresinde onunla beraber defn olur.Gerçek haberlerde yani kibarı kelamlarda söylendiği gibi İsa(as) ruhtur.Yani bu ruh vasıtasız olarak Allah’ın emriyle üflenmiştir.Hayvani ruhun,tabiat vasıtasıyla üflenmesi gibi.Çünkü İsa(as)’ın,Meryemin rahmine üflendiği zaman cisminin suyu tabiat ile kirlenmedi.Ana rahminden,nefsani şehvetlerle doğmadı.Asla,diğer insanlar gibi çıkmadı.Yaratılış gereği melekiye olduğundan semada baki kalması mümkün oldu.
Nebimiz (sav) isradan sonraki mirac gecesinde semaya yükseldiği sırada İsa(as)’da olduğu gibi üzerine ruhani emir galipti.Hakikatı Muhammediye makamı tabiat ve tabitın dışındaki her şeyi kendinde toplamış olduğundan arz üzerine düşmesi gerekli oldu.Resullah(sav) efendimizin mirac sırasında semada baki kalmamasının nedeni,şerefle dolu makamının keşfine sahip olmasından dolayıdır.İsa(as),ruhullah olduğu için,bazen Allah’ın izniyle çeşitli türden cisimler meydana getirdi ve onlara hayat verdi.O,Rabbinden gelen apaçık bir gerçektir. Fakat O’nun atası olmamakla beraber, vasıtasız Hak’tan meydana geldiği gerçeğini de unutmamak gerekir.Bununla beraber,Cenabı Allah Tahrim suresi 12.ayette şöyle buyurur: ırzını korumuş olan,İmran kızı Meryemi’de Allah örnek gösterdi.Biz O’na ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti.O gönülden itaat edenlerdendi.
O meleğin üflemesinden olmakla beraber üflemeyi kendine nisbet etti. (Üflemenin, Hak’kın  kendisine  yakınlığı olarak anladı ve üflenen ruhül kudüsü kendinde müşahede etti.) Nitekim, kıyamet gününde bütün soy , akraba dirilerek kalkar,Kutsi hadisde belirtilir,yeni bir yaratılış üzerine olurlar.Yine bir kutsi hadisde Cenabı Allah buyurur:’O günde açık olarak,akrabanın birbirine yardımı olmaz.Yine,Cenabı Allah yüce kitabında şöyle der:Müminun suresi 101.ayet:Sura üflendiği zaman artık ne aralarında soy sop vardır,ne de birbirlerini soruşturacaklardır. Yani,o günde akraba arasında kimsenin kimseye yararı olmadığı gibi birbirinin halini dahi sormak mümkün olmayacaktır.Kıyamet gününde soy sop kalmadığından yaratılışları,Meryem oğlu İsa(as) gibi olur.Buradan da Nebi (sav)’in büyurduğu hadisi şerifin sırrı açığa çıkar: “Allah Ademi kendi sureti üzerine yarattı.”Başka bir rivayete göre de:“Allah Ademi Rahman sureti üzerine yarattı.”Sırrı meydana çıkar ki,o günde halk babasız yaratılır. Oysa, halk, Dünya’da da bu yaratılış üzerinedir.Fakat tabiat lezzetleri ve perdeleri bu yüce yaratılışın görülmesi ve keşf edilmesine manidir.Kıyamet gününde hiçbir şey yoktur ancak O’nun yüce yaratılış üzerine külli emrinin müşahedesi vardır.Bu durum açık olan Hak’kın ta kendisidir. Allah’ın kazası olan bu günün keşfi onlara gösterilmiştir.Cenabı Hak yüce kitabında buyurur: Ali İmran  suresi 106.ayet:Nice yüzlerin ağardığı,nice yüzlerin de karardığı gün……….
İsa (as) ruhullah olup,ruhaniyet O’nda galip idi.Ruha ölüm olmadığından,İsa(as)’ın ölmediği hükmü galip olmuştur.Fakat bu söz,İsa(as)’ın cesedinin ölmediği anlamına gelmemektedir.
Bu konunun anlaşılması gerekir ki,unsur olan cesedin yok olmaması mümkün değildir.
Anlaşılması gereken sırrın fakire göre yorumu şudur ki,fenayı zevk edip,ruhaniyetin,aynı Hak olduğu gerçeğini müşahede etmeyen ve bu lezzeti tatmayan için,ahir zamanda,İsa(as)’ın yeryüzüne indiğinde O’na tabi olmak ve O’nun askeri olmak mümkün değildir.İsa(as)’ın unsurları ile ölmedi demek gerçeğe aykırı olduğu gibi cesedinin ölümüne delil olan ayete de karşı olur.
                      Bedreddin Hz:leri devam ederek:800 hicri yılının bir Cuma günü gece rüyamda şehirli ve kasabalı iki kişi gördüm.Onlardan birinin elleri üzerinde İsa(as)’ın cesedi var idi.Bu iki kişi bana İsa(as)’ın öldüğünü haber veriyorlardı.Gerçeğini Yüce Allah bilir.Bedreddin Hz.lerinin gördüğü bu rüya,ayeti kerimenin açıklığına uygundur.
Yukarıda konusu geçen,köylü olmayan şehirli iki kişi gördüm diyen Bedreddin Hz.lerinin sözü üzerine,Niyazi Mısri Hz.lerinden beyit aklıma geldi.
                                  Çokdur envâ-ı bu halkın biri insan üç bölük
                                   Biri ehli hayme birisi kurâ biri bilâd
Ecviye-i İsmail Hakkı da der ki,Halk,dört sınıftır.Bunlar;Melâike,şeytan,cin ve insanlardır.
İnsanlar da yüzyirmibeş kısımdır.Biri tevhid ehli diğerleri küfür ehlidir.Tevhid ehli olanlar da yetmiş üç fırka olup,biri fırkayı Naciye,geri kalan da sapmışlar ve bid’at ehlidir.
Hayme=Çadır ehli,Fark sahibi olanlar.Kurâ(karye)=Köylü,Cem ehli olanlar. Bilâd=Şehirli, Cemül cem zevkinde olanlara işarettir.Bu zevk ve müşahede de olanlar her zaman birbirlerinden yararlanırlar.İsa(as)’ın makamı cem’dir.Cum’a,hem farka hem de cem’e işaret eder.Yani fark ve cem anlamındadır.Bedevi=Farkı evvel sahipleri.Şehirli=İkinci fark(farkı sani) sahipleri.Bütün eşya hakikat yönünden Hak’kın aynıdır.Görünen yönünden Hak’kın gayrıdır.Hakikat yönüyle bakan bir kimse,herneye baksa Hak’tan başka nesne görmez.
Cemül cem adı verilen makam ise:Hak’kı halk ile ve halkı Hak ile müşahede eder.
Onlardan biri diğerine perde olmaz ve ’elem neşrah leke sadrek’göğsünü yarmadık mı? İnşirah suresi 1.ayeti burada zahir olur.’Allah’ım nebinin nuru hakkı için kalblerimizi aç.
Amin..Alemlere rahmet olan nebinin hürmetine……….

Hiç yorum yok: