11 Ekim 2011 Salı

35.BÖLÜM:YETİM MALI KONUSUNUN SADELEŞMESİ

Fazılların yani ilimde yükselmiş kişilerin bu konu hakkında birçok görüşleri bulunmaktadır.  Bunlardan biri de Amrı İbni Fâriz hz.leridir.İsra suresi 34.ayeti işaret ederek yorumda bulunmuştur.İsra(17)/34: “ve la takrabu malel yetimi”ayetin anlamı:Yetim malına yaklaşmayın.Fâriz hz.lerinin,yukarıdaki ayeti işaret ederek (likeffi yed’i sadded lehü izâ tesadded) yaptığı yorumda kullandığı bazı kelimeleri Muhammed Nur Hz.leri şöyle açıklar:Kef;yasak anlamındadır. sadded:Yasak  edilme.Tesadded:saldırma.Lehü’deki lâ harfi:Tecavüz ettirmek.Tesadded zamiri:Yaklaşma veya mala yönelik tarif olarak verilmiştir. “vela takrabu malel yetimi”:Yani yetim malına yaklaşmayın.Ayeti kerime,elin dokunmaması gerektiği bir malı işaret etmektedir.Bu mal da yetim malıdır.Yetim,Efendimiz(sav)’dir.Resulu Ekrem(sav) efendimizin yetim olduğunu bildiren ayet,duha suresi 6.ayettir.Duha suresi (93)/6. “Elem yecidke yetimen feava.”Seni yetim bulup da barındırmadı mı? Hz pir ayetin yorumunu şöyle yapar;Rabbin seni,Masiva ile olan meşguliyetten uzaklaştırarak olgun ve muvahhid bir fert olarak sana mahsus kılınan ehadiyetül cem makamını hediye etmiştir. Yetimle, Gayriden ilgiyi kesen (sav)’i işaret ederek,içinde inci bulunan tek sedef olarak belirtmiştir.İbni Fâriz hz.leri yaptığı açıklamada,yetim malına yaklaşmayın.çünkü makamı Muhammediyeye kimse ulaşamaz,buraya ulaşmanız ancak Allah’ın yardımı ile olur demektedir.Eğer siz Muhammedi bir hakikatle donanırsanız belki Allah’ın ihsanıyla oraya yaklaşabilirsiniz.Bunun için Efendimiz(sav)’in tabiatından olmak ve O’nun sevgisini kazanmak gerekir. Bundan sonra O’nun izni ile bu makam ziyaret edilebilir.Çünkü yetim malı olan ehadiyet makamı,bizzat Muhammed(sav) efendimize aittir.Yine peygamber efendimizin izni ile,bizzat O’na tabi olmuş ve O’nun varisleri olan kâmiller ulaşabilir.Mala ‘mâl’olarak isim verilmesinin nedeni, insanlardan bir kısmının yaratılış hükmü olarak ona meyl etmelerinden dolayıdır.Kemâlatın toplamı olan makamı Muhammediye ruhaniyet ve sırlar içerdiği için buraya yönelinmiş bu yönelmeden dolayı da mal olarak isimlendirilmiştir. Görmezmisin, Musa(as) bu makamı talep ettiğinde ‘Ya Rab bana kendini göster sana bakayım’dedi.Yüce Allah sen beni göremezsin diyerek karşılık verdi.İbni Fâriz hz.leri bu ayeti kerimeye,yazısının ikinci mısrasındaki söz ile işaret etmiştir. ‘mala dokunamazsın’ (lekeffe yedin sadde izâ tesadded.) Bu ayet,A’raf suresi 143.ayet: “Musa,bizimle sözleştiği yere gelip Rabbi de kendisiyle konuşunca şöyle dedi. “Rabbim,göster bana kendini, göreyim seni.”Asla göremezsin beni.Ama şu dağa bak. Eğer o yerinde durabilirse,sen de beni görebileceksin.”Rabbi dağa tecelli edince onu parça parça etti.Ve Musa baygın bir durumda yere yığıldı.Kendine gelince şöyle yakardı: “Tesbih ederim O yüce varlığını, tövbe edip sana yöneldim.İman edenlerin ilkiyim ben.”Sonra Cenabı Allah, Musa(as)’a tekrar seslenerek,“dağa bak,o dağ senin vücudundur ve o öyle bir maddedir ki, senin yaratılışın ondandır.”İşte o madde,hakikatı Muhammediyedir.Çünkü hakikatı Muhammediye bütün alemlerin maddesidir ve alemler o’nun suretidir.Oysa suretin vücudu yoktur çünkü yoklukla vasıflanmıştır.Vücud ancak hakikatı Muhammediyedir.O’da aynı Hak’tır.Bunun için Nebi(sav) beni gören gerçekte Hak’kı görmüştür (men reâni fekad real Hak) buyurdu.Eğer dağ yerinde kalırsa sen de beni görmeye kuvvet bulursun.Yani benim vücudumun aynı olan hakikatı Muhammediye’de, vücudunu yok etmeyip,vücudun var olmaya devam ederse beni göremezsin.Beni görmen ancak makamı Muhammediye’ye ulaştıktan sonra gerçekleşir.Hakikatı Muhammediye suretlerinden bir suret olan,Musa(as)’ın vücuduna rabbisi tecelli etti ve o dağ parça parça oldu.Yani vücudundan eser kalmadı.Musa(as) düşüp bayıldı. Vücudundan geçip kendini kaybetti.İsim ve sureti kalmayıp bakiye olan isneyniyetinden (ikiliğinden) yok oldu. Sonra, Musa(as) bu sarhoşluktan uyanıp kendine geldiğinde Nuru Muhammediye ile şereflendi. Gördü,hem de kalb gözüyle görüp müşahede etti ki,noksansız olan bu makama kimse ulaşamaz.Ancak Nuru Muhammediye ile ulaşmak mümkündür. Bundan dolayı şöyle dedi: Makamı Muhammediye’ye ulaşmak isteyen sana gelir,seni tenzih ederim ki,bu zamanın sana iman edenlerin ilki benim.Akayıd açıklamasında Ramazan efendi der ki,Keşif sahiplerinden bazı gerçek ehilleri buyururlar ki,Musa(as),kendi hüviyetinin bekası olan benliği ve varlığı ile beraber Hak’kın yüce zatını görmeyi talep edip dedi ki:Ya Rab seni bana göster,göreyim seni. Cenabı hak,Musa(as)’ın kendi vücudunun bekasını işaret ederek,“Len terâni” (göremezsin) sözüyle isteğini geri çevirerek dedi ki,sahip olduğun  hüviyetin bekasıyla beni göremezsin. Bedenin ve hüviyetin olan dağına nazar et,eğer bedenin ve hüviyetin yok olmayıp yerinde kalırsa,sen beni göremezsin.Bir süre sonra Rabbisi Musa(as)’a tecelli etti yani nurundan, Musa(as)’ın üzerine yaydı.Musa(as)’ın bedenin kısımları ve hüviyeti,ilâhi nurun tecellisi ile çaresiz kalıp parça parça oldu.Musa(as) kendini kaybederek bayıldı ve yok oldu. Hak’kın gözüyle Hak’kı gördü.Sonra ayılıp kendine geldiğinde,“Ya Rabbi seni tenzih ederim ve sana kendi varlığım ile ulaşmaktan ve görmeklikten tövbe ederim.”Hâzin tefsirinde Necm suresinde belirtilir ki,dünyada Hak’kı görmek mümkündür.Buna Musa(as)’ın kıssası delildir. Çünkü Nebi(as) mümkün ve mümkün olmayanı bilir.Onlardan bir kısmı(sahabelerden),mirac gecesi olayında Nebi(as)’ın Hak’kı görmesi ile ilgili konuda tartışırken aralarında ihtilaf çıktı. İbni Abbas dedi ki: Rasulullâh, Hak’kı,baş gözü ile gördü.Muaz İbni Cebel ise;Kalb gözü ile gördüğünü söyledi.Sohbette bulunan Ayşe annemiz de;Kim derse ki,Nebi(as) mirac’da rabbini gördü,o bu konu hakkında yalancıdır.Gerçek söz,Ayşe annemizin söylediği sözdür. Çünkü Nebi(as) mirac yaparken vücudunu terk edip variyetini yok etti.O’nun vücudu,Hak’kın vücudu olup,Hak kendi kendini gördü.Yani Rububiyetiyle Rububiyetini gördü vesselam……..

Hiç yorum yok: