11 Ekim 2011 Salı

45.BÖLÜM:YAKÎN MERTEBELERİ KONUSUNUN SADELEŞMESİ

Bilmelisin ki,gerçek ehli kamillerin Hak’kın,ilmel yakın,aynel yakın ve hakkel yakın mertebeleri üzerine birçok,farklı ve çeşitli açıklamaları ve tarifleri vardır.Ancak bu açıklamalardan şifa elde edilmez ve onlardan az veya çok bilgi kazanılmaz ve de burada onları yazmaya yer yoktur.Bu konuda fakire(Bedreddin hz.) keşf olan ve hatıra gelen şudur ki, yukarıda belirtilen yakin mertebeleri yani ilmel yakin,aynel yakin ve Hak’kel yakin sadece tevhide özgü değildir.Tevhidin dışında da bu yakin mertebeleri bulunur.Cömertlik ve yiğitlik gibi bazı konulara uygulanabilir.Örnek olarak:Yiğitliği veya cömertliği görmeyerek sadece ağızdan işitmek suretiyle bilirse bu ilmel yakin olur.Cömert bir insanın cömertliğini veya yiğit bir kişinin yiğitliğini görmüş ise bu aynel yakindir.Eğer cömertlik ve yiğitliği kendi nefsinde müşahede ederse bu da hak’kel yakindir.Tevhid de böyledir.Nefsini yüce sevgilisinin vücuduna delil kılarak misli ile bilmek ilmel yakinin birinci yoludur.Bu konuda Nebi (sav) bir hadisi şerifinde,Yüce Allah,Ademi kendi sureti üzerine yarattı.Bir rivayete göre de Rahman sureti üzerine halk etti buyurmaktadır.Misli ile delil yapmak budur.Bununla sen,hayat,ilim, irade,kudret,semi,basar ve kelam olan sıfatlarını Hak’kın sıfatlarına delil kılarsın.              İlmel yakinin ikinci yolu ise zıddıyla delil yaparak bilmektir.Kişi kendi nefsini fakir,muhtaç ve yok olucu,Hak’kı ise zengin,ihtiyaçsız ve kadim olduğunu bilmektir.Yani sen yok olucu Hak ise kadim,sen muhtaç,Hak ihtiyaçsız,sen fakir,Hak zengin gibi.Delille bilinen bu mertebenin sahibine alim denilir.
              Eğer Hak’kın sıfatlarını,makamı ruhta,makamı sırda,makamı kalbde ve kendi vücut aynanda müşahede ettinse bu da aynel yakındır.Bu mertebe sahibine arif denilir.Bu mertebe ve makam sahibine arifun denildiği gibi sıfatiyyun da denilir.
                Eğer sen,tam fena ile Hak’ta yok olduktan sonra yani fenayi ef’al,sıfat ve zat ki birincisi fiilinden yok olma ikincisi sıfatından yok olma üçüncüsü de tam yokluktur.İşte bu tam yokluktan sonra Hak ile var olup,ruh makamında,sır makamında ve kalp makamında yani cem,hazretül cem ve cemül cem makamlarında ‘senlik’ hitabı ile ‘ente’yi kaldırarak bekadan önce olan şuhudundan dönerek Hak ile var olman Hak’kel yakindir.Hakikat ilminde bu mertebe sahibine ‘muhakkik’(gerçek iman sahipleri) denilir.Gerçekçilere arif demek doğru değildir.Yukarıda bahsi geçen bir söz var ki,onu hiçbir makam örtemez ve kaplayamaz.Bu söz makamı sır olarak geçti fakat hazretül cem olarak ifade edildi.Ehadiyet makamına da makamı sır denilmektedir.Ehadiyet,Sallallahü aleyhi vesselleme özel bir makamdır.Kamiller bu makamın varisleri olsa da burada duramazlar.Bu tıpkı şuna benzer:Padişaha ait odaya vezirler ve vekiller girip odayı seyir ederler ancak padişah yeri olduğundan burada kalamazlar.Hz.Pir tevhid müşahedesi adlı risalesinde buyurur ki,Tevhid müşahedesi üç yolla olur.Bunlar İsevi, Musevi ve Muhammedi’dir.Birincisi fiilinden fena’dır ki,İsevi müşahedesi olup hazreti İseviyedir.Çünkü,fenayı ef’al,fenayı sıfat ve fenayı zat,ihtiyari ölümdür,yani kişinin kendi isteği ile ölmesidir.Şöyle ki,kul,fiilini Allah’ın fiilinde,sıfatını Allah’ın sıfatında ve zatını Allah’ın zatında yok etmesidir.Ali İmran suresi 55.ayetinde(3/55) Cenabı Hak buyurur: “Ey İsa seni vefat ettirip seni kendime yükselteceğim”ayeti buna delil olmaktadır.
İkincisi, bekabillahtır. Musevi müşahedesi olup hazreti Museviyedir. Kulun; efalinin, Hak’kın efali ile, sıfatının, Hak’kın sıfatı ile beka bulmasıdır. Kasas suresi 30.ayette cenabı hak buyurur: “Oraya vardığında o bereketli toprak parçasındaki vadinin sağ tarafından,bir ağaçtan şöyle seslenildi:“Ey Musa !alemlerin Rabbi Allah benim,ben” Müşahedesinde olmaktır.Üçüncüsü:Muhammedi müşahedesi olup hazreti Muhammediyedir.Bu müşahede Musevi müşahedesi olan cem,hazretül cem ve cemül cem makamları ile sırf tevhid olan ehadiyetül cem’dir.Bu makamda Cenabı Allah Muhammed (sav)’e Enfal suresi 17.ayetle seslenir:Siz öldürmediniz onları,Allah öldürdü onları.Attığın zaman da sen atmadın,Allah attı.”
     Mürşidül uşşak adlı eserin vahdet risalesi bölümünde işaret edilir ki, Bilmelisin ki, imanın üç mertebesi vardır.
Birinci mertebesi:Delilli imandır.Bunun tahsil yönü ilmel yakindir.Bunun da iki yönü vardır. Birincisi:Misli ile delildir.Yani kulun sıfatları olan hayat,ilim,irade,kudret,işitmek,görmek ve kelamını Hakkın sıfatlarına delil tutmaktır.Çünkü bu sıfatların kemal yönü Yüce yaratıcı Allah’a aittir.Allah,Ademi kendi sureti üzerine halk etti Kutsi hadisi buna işaret etmektedir. Yani Allah Ademi kendi sireti ile doldurdu.Burada siretten maksat sıfatlardır ki,hayat,ilim, irade ve diğerleridir.Kulun sıfatları cüz’iyedir ve tesir edici değildir,yaratılmıştır.Hak’kın sıfatları ise kadimdir,tesir edendir ve külliyedir.Birbirine nisbetlerinde farklılıklar vardır. Fakat gerçekte birdirler.Mesela:Kudret sıfatı Hak’ka ve halka nisbet olmayınca ona kadim ve hadis hükmü verilmez.Nisbet olunmasıyla tesir edici veya tesir olunan olur.Diğerleride bu örnek üzere kıyas edilebilir.
İlmel yakinin ikinci yolu:Zıddını delil ederek bilmektir.Şura suresinin 11.ayeti buna delildir. “ O’nun misli yoktur,hiçbir şeye benzemez.” Yani Hak’ka benzer bir şey yoktur.Örneğin: kul aciz,muhtaç,fani ve sonradan yaratılmş olup,Hak Teala ise,kadir,hiçbir şeye ihtiyacı olmayan,kadim ve bakidir.Delilli imanla inançlarını oluşturanların ibadet ettikleri mabud, hayallerinde icad ettikleri suretlerdir.Bu sebebden imanlarında kusurludurlar,ancak Hak Teala katında makbuldurlar çünkü aklın sonu budur.Yere ve göklere sığmadım mü’min kulumun kalbine sığdım.Kutsi hadisinde buraya işaret vardır.Çünkü kalbin aldığı şekil hayali suretlerdir.O hayal ise,Hak’kın tecelliyatındandır.Bu yüzden bunların tenzihleri teşbih oldu. Mutlak dedikleri de kayıtlandı.
Şeyh Resulan Dımeşki hz.leri şerhinde buyururlar:İlmel yakin bilmenin iki yolu vardır,ya mislini delil yapmak ya da zıddını delil yapmaktır.
Mislini delil yapmak:Kendi yok iken var edenin Hak olduğunu düşünerek,Hak’kın varlığını ispat etmek ve kendi sabit sıfatlarının yaratıcısının mutlak hazretlerinden olduğunu görmektir.
Zıddını delil yapmak:Hak’kın sıfatı selbiyesi olan,kıdem,beka,Yarattıklarına benzememek, vahdaniyet ve nefsi ile kaim olmasıdır.Şimdi,Hak kadimdir,kul ise hadis yani sonradan yaratılmıştır.Yüce Hak,mekana ihtiyaç duymaz kul ise nefsi ile kaim olmadığından mekana ihtiyacı vardır.Vahdaniyet,tekliğidir ortağı olmamaktır,kulun ise,benzeri ve ortağı vardır, kesretle iç içedir.Bundan dolayı ilmel yakın öyle bir mertebedir ki,Kulun zatı ve hakikati, Hak’kın sıfat ve isimlerine mazhar ve aynadır.Hak’kın esma ve sıfat tesirlerini kendinde görmek aynel yakindir.Zat,sonradan yaratılmışlarla müşahede edilmez.Kutsi hadisde Cenabı Hak, kulu için, O’nun işitmesine kulak, görmesine göz olurum buyurmaktadır.Oysa onun zatı olurum demedi. Hak’kın bu yolla bilinmesi Hakkel yakin keşfidir.Hakkel yakin, kul hakikatını, hulûl ve ittihad olmaksızın aynı Hak olarak müşahede etmesidir.Çünkü kulun hakikatı,bir hakikat olup çoğalan bir gerçek değildir.Bu sebepden hulûl ve ittihad gerekmez.Daha önceki örneklerde olduğu gibi.Tevhid ile kasd edilen zakir,zikir ve mezkur’un bir olduğunun vurgulanmasıdır. Çünkü vücud ancak Hak’ka aittir ve Hak’kındır.Bu durumda zakir,zikir ve mezkur gerçek vücut yönünden birdir.İşte bir salikin,zikir,mezkur ve zakirin vücut yönüyle bir olduğunu bilmesi ilmel yakindir.Gerçek vücut yönüyle demesi kayıt etmekten kaçınmasıdır. Yani zahir vücutla isimlenenlere vücut vermekten kaçınmaktır.Fakat aynel yakin, zikir, zakir ve mezkur’un bir olduğunu görmek ve bu şekilde müşahede etmektir.
Hakkel yakin ise;Salikin bunlarla geçekleşmesidir.Burada zikir,zakir ve mezkur salike hal olmaktan çıkar,makam olur ve bu makamda bulunur.Hakkel yakin makamında zahir olan zikrin lisanı,hakiki zikrin suretidir.Bu şekilde hakiki zikrin tarifinde bulunur.Vücuda gelmeyen şekilde bulunur.Salike bildirilirse bulur anlamındadır. 

Hiç yorum yok: