19 Temmuz 2014 Cumartesi

KADİR SURESİNİN AÇIKLAMASI


Bismillâhirrahmanirrahim

 

1- İnna enzelna hu fi leyletil kadr.-Şüphesiz biz onu Kadir gecesinde indirdik.

2-Ve ma edrake ma leyletul kadr.- Kadir gecesini sana idrak ettiren / sana bildiren nedir?

3- Leyletul kadri hayrun min elfi şehr.-Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.

4- Tenezzelül melâiketü verruhu fiha biizni rabbihim min külli emr.- Melekler ve Rûh, rablerinin izniyle o gecede her iş için iner de iner.

5- Selamun hiye hatta matle’il fecr.- Bir selâm / esenlik ve huzur vardır; sürüp gider o, fecr / tan yeri ağarıncaya kadar!

 

      Beş ayetten ibaret ve Mekke’de inmiş olan Kadir suresinin ismi, içinde bahsedilen “Kadir gecesin” den gelir. Ramazan o aydır ki; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur'an, onda indirilmiştir... (Bakara-185) Ayet beyanı gereğince, İslam dünyasında ramazan ayının Kadir gecesi; kuranın, Allah’ın zatından levh-i mahfuza (muhafazalı levhaya) cem / toptan olarak indiği gece olarak bilinir. Ve birçok hadisi şerif beyanı gereğince, ramazan ayının son on günü ve ramazanın yirmi yedinci gecesinin Kadir gecesi olduğu genel kabuldür. Ve ramazanın yirmi yedinci gecesinde zahiren çeşitli nafile ibadetler, vaaz, nasihat ve hayra yönelik faaliyetlerle İslam dünyasında Kadir gecesi kutlamaları yapılır.

     Hz. Resulullah efendimize vahiy olan sure ve ayetlerin toplamı Kuran’dır. Vahyin sure sure ayet ayet değerlendirilmesi ise, Furkan’dır. Ki bunu beyanla Ehl-i kemâl; “Kadir gecesinde Hz. Muhammed’in (sav) gönlüne Kuran toptan indi, yirmi üç yılda Cebrail’in vahiy etmesiyle Furkan olarak zahir oldu” demişlerdir.      

     Ledduni hikmet yönü ile Kadir suresinin değerlendirilmesi ise şöyledir: Cümle âlemleri ve varlıkları yüce Allah’ın 1- zat, 2- sıfat, 3-esma, 4- ef’âl, 5- asar / ahkâm olan beş tecellisi oluşturur. Ki zat tecellisi; Hakk’ın kendi Ehad’ lığından (tekliğinden) gayrısını kabul etmeyen zuhurudur. Sıfat tecellisi ise; yüce Allah’ın hayat, ilim, irade. Kudret, sem’i, (işitmek / duymak) basar, (görmek) kelâm ve tekvin. (yaratma) olan sıfat-ı subutiye (sabit değişmeyen sıfatları) zuhurudur. Ve bu zuhuru ile cenabı Hak cümle mülk âleminin ve tüm faaliyetlerin aslı hakikatini oluşturur. Esma tecellisi; isimlerle olan zuhurudur. Ve bu zuhuru ile yüce yaratıcı cümle mülk âlemini oluşturur. Ef’al tecellisi; iş oluş amel faaliyeti ile olan zuhurudur. Ve açığa çıkan her türlü iş ve faaliyeti oluşturur. Asar / ahkâm tecellisi ise; hükmün, hüküm neticesinin zuhurudur. Yani halkıyetin / yaratılışın yüce gayesinin açığa çıkmasıdır. Ki rabbin bu beş tecellisinin mahiyeti, Hz. Muhammed’e (sav) vahiy olan sure ve ayetlerde mevcuttur. 

        Bu tecellilerin evvelinin ve aslının Hakk’ın zat’ı olması yönüyle, Hakk’ın zat’ı cümle tecellileri kendinde toplar. Bu itibarla, cümle tecellileri ve varlığı rabbin zat tecellisinin kendinde cem edip toplaması gibi; sure ve ayetleri içerdiği mana ve mahiyetleriyle beraber kendinde toplamasıyla Kuran, Rabbin zatı nı temsil eder.

Kuranın rabbin zatı nı temsilini ifadeyle ayette;“ İnna enzelna hu…-Şüphesiz biz O’ nu…” Buyruluyor ki, bu ayetin Arapça ifadesinde geçen “Hu” ismi, zahiri anlamıyla O’ demektir. Fakat ledduni mana yönüyle “Hu” ismi; cümle tecellileri kendinde toplayan ve gaybı mutlak hüviyet olan rabbin zatı’ nı remiz eder. Bunu beyanla pir Seyyit Muhammed nur Hz; “Hu esmayı ilâhiyedir ve Hakk'ın gaybı mutlak hüviyetini ifade eder” diyor. Bu itibarla, ayette kadir gecesi inzal olup indirilenin “Hu” olarak beyan edilmesi;  Muhammed-i kulluğa ulaşan bir gönlün, kuranın remiz ettiği rabbin zat tecellisine mazhar olmasıdır. Ki sure ve ayetlerin mahiyetlerini kendinde toplayan Kuranın sırrına insanı kâmil mazhardır. Çünkü Hadisi şerifte “Kuran ve insan ikiz kardeştir” buyrulmuştur.  

Bunu beyanla;, doğuştan her insanda Kuran sırrı potansiyel olarak vardır. Fakat insanı kâmil’de Kuran sırrı faal ve aktiftir. Ve Kuran sırrı olan zamanın mürşidi kâmilinin telkiniyle, rabbin talip ve âşıkları irşat olup aydınlanır.

Kâmilin Kuran sırrı olmasını ifadeyle Seyfullah Nizam oğlu Hz:

 

Bu aşk bir bahri ummandır bunun haddi kenar olmaz

Delilim sırrı Kurandır bunu bilende ar olmaz, der. (Delil; yol gösterici, mürşit demektir.)

 

     Kuran sırrı olan mürşidi kâmilin irşat / aydınlatma faaliyeti, Hz. Âdem’den (as) beri cümle peygamber ve velâyet elçilerinin mesleki resul telkini olarak devam eder. Ki tüm zamanlarda var olduğu gibi kıyamete kadar yeryüzünde var olacak olan mürşidi kâmilin mesleki resul irşadı ile bir insan, Muhammedi kulluğa erişerek gönlü Kuran sırrı olan rabbin zat tecellisine mazhar olur.

       İşte böyle mesleki resul seyri süluku gören bir kulun gönlünün, kendi ehad’ lığından / tek’ liğinden gayrısını icap etmeyen rabbin zat tecellisine mazhar olması, o insanın gönlüne Kuran’ın sırrının açılıp inzal olması ve o kulun Kadir gecesi idrakine erişmesidir. Ki bunu ifadeyle ayette;

“1- İnna enzelna hu fi leyletil kadr.-Şüphesiz biz onu Kadir gecesinde indirdik.” Buyruluyor. Yani “Hu” isminin ifade ettiği rabbin zat tecellisini temsil eden Kuran sırrını, Muhammedi kulluğa erişen insanın gönlüne “Kadir gecesi” keyfiyeti olarak inzal edip açtık, demektir. 

Sonra;“2- Ve ma edrake ma leyletul kadr.- Kadir gecesini sana idrak ettiren / sana bildiren nedir?” Diye sual ediliyor ki, bu sualin cevabı şöyledir; “Kadir;” kelime olarak ‘değerli kıymetli’ anlamında olup “Gece” ise; görünen tüm renkleri eşya ve varlıkları gecenin siyahlığıyla örtücülüğüdür. Buna göre; gecenin siyahlığıyla tüm renkleri ve varlıkları örtmesi gibi rabbin, zat-ı ehad / teklik) tecellisiyle gayriyeti ve ikilik kesretini (çokluğunu) örtmesinin idraki olan Kadir gecesi, çok değerli ve kıymetlidir. Ve zamanın kâmil mürşidinin irşadıyla, yokluğunda zahir olan rabbin zat tecellisi mazhariyetiyle bir insan, kıymeti ve değeri yüce Kadir gecesini “idrak eder” vesselam.

Devamla “3- Leyletul kadri hayrun min elfi şehr.-Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Buyruluyor. Ki ayette beyan olunan “bin ay,” yaklaşık 83 yıl eder. Ve 83 yıl, bu imtihan âlemi olan yeryüzünde yaşayan bir insanın dolu dolu geçen ömrü müddetini ifade eder. Bu itibarla, imtihan âlemi olan bu yeryüzünde Kadir gecesi idrakine erişmeden “bin ay,” yani dulu dolu bir ömür boyu müddetince yapılan her türlü ibadet ve kulluktan, mahiyeti yukarıda beyan edilen Kadir gecesi İdrakine ulaşmak, “daha hayırlıdır” demektir.

“4- Tenezzelül melâiketü verruhu fiha biizni rabbihim min külli emr.- Melekler ve Rûh, rablerinin izniyle o gecede her iş için iner de iner. Burada beyan olunan “Rûh,” rabbimizin vahdet / bir’lik tecellisidir. Ve “Ruh” ikilik kesretini (çokluğunu) icap etmediği için, ayetteki “Ruh” beyanı vahdet-i vücut zuhurunu ifade eder. Yine ayette ifade olunan “Melekler” ise, rabbin tüm tecellilerini asla itiraz etmeksizin yerine getiren mahlûklardır / yaratıklardır. Çünkü melekler ancak emir olundukları görev üzere o emri yerine getirmesini bilirler, aksi olan o emri yerine getirmemeyi bilemezler, aynı gözün görmekten kulağın işitmekten başka bir şey yapmaması gibi.

“Meleklerin ve Ruh” un indiği “o gece” den maksat ise; yeryüzü olan imtihan âleminde et ve kemikle bedenlenip yaşayan bir insanı,  rabbin müşahedesinden ve rabbin katından uzak ve ayrı koyan, tabiatın tesirindeki kulluğunun ömrü gecesidir.

Ki Kadir gecesi idrak ve marifetine erişen bir kişi, insanı kâmil olarak Muhammed-i kulluk üzere yaşar. Ve o, aynı “melekler” gibi yüce Allah’ın vahiyle olan emir ve yasaklarına kesinlikle muhakkak itaat ettiği gibi, O’nun kulluğunda vahdet-i vücut imanı olan “Ruh” hâkim olur. İşte böyle Kadir gecesi idrakine ulaşan insanı kâmilin, yeryüzünde et ve kemikle bedenlenmiş kulluğunun  mahiyetini, melek ve ruh mazhariyeti oluşturur, demektir.

      “5- Selamun hiye hatta matle’il fecr.- Bir selâm / esenlik ve huzur vardır; sürüp gider o, fecr / tan yeri ağarıncaya kadar! Melekler gibi Allah’ın emir ve yasaklarına mutlak itaat. Ve ruh olan vahdeti vücut imanı mazhariyeti ve Kadir gecesini idrak kemâli marifetiyle. “Selam / esenlik ve huzur” la, yeryüzünde tabiat tesirinde olan dünya ömrü gecesinde yaşayan insanı kâmil, tüm zamanlarda var olur. Bu var oluş; ta ki “Her nefis / benlik ölümü tadacaktır…” (Al-i İmran-185) hükmü ile tabiat tesirine mecbur ve mahküm olan bedeninden insanı kâmilin ölümle ayrılıp, rabbine vuslat sabahı olan fecr / tan yeri ağarıncaya kadar!”  devam eder “sürüp gider,” buyruluyor. Her şeyi en iyi bilen ancak Allah’tır.

      Kadir suresinin ledduni hikmet üzere olan yorumu / açıklaması hatalarıyla beraber tamamlandı. Allah’a hamt resul u Muhammed’e ve evladı resule selam olsun, rabbim bizleri de Kuran sırrına erişmiş insanı kâmil kulluğuna mazhar kılsın. Amin.    

 

                                                                                    Nejdet Şahin                        

                                                                             05- 09 2012 Çarşamba      

                                                                                           Salihli

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Amin.