Allah’a
hamd, Resulü / elçisi Hz. Muhammed’e ve onun evlatlarına ehli beytine selam
olsun. Rabbim bizleri de evladı Resule dâhil edip onlardan asla ayırmasın.
Kur’an-ı
Kerim’de;“…De ki ben bu tebliğime karşılık sizden yakın akrabamı / ehli beytimi
sevmeniz dışında bir şey istemiyorum…” (Şura, 23) buyrulduğundan, ehli beyti / evladı Resul’u sevmek Kuran
emridir. Ayrıca birçok hadisi şerifte ehli beyti sevmemiz onlara yakın olmamız
ifade edilir. Ki bu hadislerin en meşhurlarından biri, “gadir-i hum” vadisinde büyük bir kalabalığa hitaben Hz. Resulullah
Efendimiz’in; “Âlemlerin rabbi olan Allah benim mevlâmdır, ben kimin mevlâsı isem ebu
talib’in oğlu Ali onun mevlâsıdır. Ali’yi seven beni sever, Aliye düşmanlık
eden bana düşmanlık eder. Size kuran ve ehli beytim olan iki emanet bırakıyorum,
bu emanetlere sahip olun, çünkü bunlar cennetin Kevser havuzunda birleşirler.”
hitabı beyanıdır.
Hz. Resulullah Efendimiz’in bu hitabı, kalabalık
bir kitleye karşı yapıldığından ve çok kimseler duyduğu için senedi en kuvvetli
hadislerden olup asla yalanlanamaz. Yine Hz. Resulullah Efendimiz’in başka
seçkin sahabeler için söylediği “bendendir” beyanını Hz. Ali için ve
Hz. Hüseyin içinde söylemiş olup, “Ali bendendir ben Ali’den” dediği
gibi “Hüseyin
bendendir Hüseyin’den ben” buyurmuşlardır. Daha başka birçok
rivayetlerde kıymeti ve değeri ifade edilen ehli beyti / evladı Resul’u hangi
mezhep, tarikat, meşrep olursa olsun cümle İslam dini mensubu olan müminler
severler. Ve ehli beytin isimlerini çoluk çocuğuna takarak yaşatırlar.
Fakat ehli beyit / evladı Resul kimliği,
özellikle bu günkü kimliği hakkında cümle müminlerin kafası karışıktır. Çünkü geçmişte
ve günümüzde bir kimsenin soy silsilesi Hz. Hasan’a dayanırsa o kişi “şerif,” Hz. Hüseyin’e dayanırsa “seyit” kabul edildiğinden, bir cemaat
şeyhi çıkıp benim atalarımın seceresi (soy silsilesi) Hz. Hasan’dan geliyor ve
ben şerif’im diyor. Bir diğeri ise
benim secerem Hz. Hüseyin’den geliyor ve ben seyit’im diyor. Ve bu yolla müminlerin ehli beyte olan muhabbetleri
suistimâl edilerek, müminlerden istifade edilip beşeri menfaat sağlanıyor.
Bu kısa yazı; müminlerin evladı Resul
hakkındaki kafa karışıklıklarını giderip ortadan kaldırmaya yöneliktir. Bunu
beyanla Pir Seyit Muhammed Nur Hz.leri; “Evladı resul biri soy, ikincisi manevi,
üçüncüsü ise hem soy hem de manevi olmakla üç kısımdır.” diyor.
Soy itibarıyla ehli
beyt olanlar:
Bunlar Hz. peygamber efendimizin tüm ev
halkı, eşleri, amcaları gibi yakın akrabalarıdır. Ki bu akrabalıkla, yani soy
yönü ile ehli beyit olmak o kimseye bir yarar getirmez. Bunu ifadeyle Hz.
Resulullah Efendimiz’in kızı Hz. Fatma’yı; “Ey kızım Fatma güzel kızım baban peygamber
diye güvenme kıyamet günü herkes kendi amelinden hesaba çekilecek haydi sabah
namazına” diyerek uyarmıştır. Meselâ Resulullah’ın Ümmü gülsüm ve Rükiyye
isimlerindeki iki kızlarının kocası Resulullah Efendimizin amcaoğlu olan Utbe ve Uteybe isimli kardeşlerdir. Ve bu Resulullah’ın amcaoğlu ve damatları
olan bu iki kardeş Hz. Resulullah’a iman etmediler ve iki resul kızını
boşadılar.
Hatta rivayet edilir ki bunlar iki
peygamber kızına eziyet ettikleri gibi “Uteybe’nin, Hz. Resulullah’ın
elbisesini çekiştirerek Resulullah Efendimiz’e hakaret ettiğinde Hz. Peygamber Efendimiz;
“Seni canavar parçalasın.” buyurur.
Ve Uteybe Şam yolunda tüm koruma
tedbirlerine rağmen bir aslan tarafından parçalanarak ölür.
Bu itibarla eğer Resulullah’ın amcaoğlu
vb. gibi soy secere yakını olmak
veya Resulullah’ın damadı olmak fayda etseydi, bu iki amcaoğlu ve resul damadı olanlara
fayda ederdi. Ki bu iki resul damadı, Hz. Peygamber Efendimizin amcası olan Ebu Leheb’in oğulları olup Ebu Leheb
hakkında; “Elleri kurusun Ebu Leheb’in nitekim kurudu da. Onun malı ve kazandığı
kendisine hiçbir fayda vermeyecektir. Yakında alevli ateşe girecektir. Odun
taşıyıcısı olan karısı da. Boynunda hurma lifinden bir iple.” (Tebbet, 1…5) ayetleri inzal olmuştur.
Ve bu ayetler Resulullah’ın amcasının açıkça cehennem ehli olduğunu beyan eder.
Bunun için, Resulullah’ın ev halkı ve yakın akrabası olmak o kimseye
fayda vermediğinden, bir kimsenin bu gün çıkıp ben “şerifim” ben “seyidim”
diyerek secere (soy silsilesi) ile Resulullah’ın ailesinden olduğunu söylemesi,
o kimsenin avantajı olmaz ve o kişiye fayda sağlamaz. Bunu ifadeyle Hz. Ali
(kv) şöyle buyurmuştur; "Haberiniz olsun! Muhammed'in dostu,
kan bağı itibariyle uzak da olsa Allah'a itaat eden kimsedir. Muhammed'in
düşmanı da kan bağı itibariyle yakın bile olsa Allah'a asi olan kimsedir."
Manevi yönden ehli beyt
olanlar:
Bunlar genellikle suffa ashabı olanlar ve Resulullah’ın irşat ile görevlendirdiği
sahabeler idiler. Ki bunların en meşhur ve çarpıcı örneği Selman’ı Farisi Hz.leridir. Çünkü Resulullah Efendimiz; “Selman
benim ehli beytimdir.” dediği gibi, diğer bir beyanında; “Selman
bedendir, ben selmandan” buyurmuşlar-dır. Ki bu hadisi şerifin anlamı; ‘Selman eski cahiliye iman ahlâk ve
tabiatını terk etmekle benden oldu, Selman’da Muhammed-i, iman ve ahlâk,
Muhammed-i idrak galip ve hakim olduğundan ben salmanda oldum. Selman’da
görünen tabiat, ahlâk, idrak ve marifet kulluğunda ben var ve mevcudum.’ demektir.
Ki Hz. Selman, Resulullah’ın yaşadığı
coğrafya ve Resulullah Efendimizle en ufak hiçbir soy kan akrabalığı olmayan Faris-i, yani İran’lı bir göçmen olduğundan, manevi evladı Resul’un en çarpıcı
olanlarındandır. Bu itibarla bir insan hangi ırk’tan olursa olsun, hangi
zamanda ve coğrafyada yaşarsa yaşasın, eğer o kimse ruh-u Muhammed’e mazhar ise, o kişi manevi evladı resul’dür, manevi
ehlibeyttir.
Bunu beyanla hangi ırktan olursa olsun, hangi coğrafyada yaşarsa yaşasın
her mümin, ruh-u Muhammed mazhariyetiyle manevi evladı resul olmaya müsait ve adaydır.
Hem soy hemde manevi
ehli beyt olanlar:
Bunlar; “Pençe-i Al-i aba / yüce abanın (örtünün) altındaki beş kişi”
olan Hz. Muhammed, (sav) Hz. Ali, Hz. Fatma. Hz Hasan ve Hz. Hüseyin’dir.
Ve bunların hem soy hem de manevi hasletlerine mazhar olan Muhiddin Arabi, pir
Seyyit Muhammed Nur vb. gibi olan evlatlarıdır. Ve Resulullah’ın amcası olup
Uhut Harbinde şehit olan Hz. Hamza
gibi mümin akrabalarıdır.
Bunu beyanla bir kimsenin soyunun
şerif ya da seyit olması ancak ve ancak ruh-u
Muhammed mazhariyeti ve ahlâkı Resul kulluğu ile fayda verir ki, Resulullah’ın
ahlâkı Kuran ahlâkıdır. Çünkü Hz. Ayşe validemize; “Bize Resulullah’tan bahset.” dediklerinde Hz. Ayşe; “Siz
Kur’an-ı okuyun Resulullah’ın ahlâkı Kuran ahlâkıdır.” demiştir. Ki kuran
ile çelişen ve uyuşmayan her türlü ahlâk itikat ve davranış, ehli beyitte /
evladı Resulde asla ve katiyen olmaz.
Bunu beyanla Hz. Resulullah Efendimiz, Kuran
ile ehli beytin birbirine endeksli ve birbirinden ayrılmayan iki değer olduğunu
ifade ederek; “…Kuran’la ehli beyit cennetin Kevser havuzunda birleşirler.”
demiştir.
Bu itibarla; Kur’an ahlakını içeren
Muhammed-i kulluğa ulaşmamış fakat secere (soy sop silsile) ile seyit - şerif olmak o kimseye ve
etrafına asla fayda vermez. Ancak seceresi
yani soyu sopu ister Asyalı, ister zenci, ister Avrupalı vb. ırklardan olursa olsun
bir kimseye ancak Kuran’a dayanan Muhammed-i kulluk fayda verir. Ve ancak Kur’an
kulluğu kişiyi manevi ehli beyit / manevi evlâdı Resul arasına dâhil eder.
Bunun
için Kuran’daki; ”...akrabamı / ehli beytimi sevmeniz dışında bir şey istemiyorum…” (Şura, 23) beyanı ile sevmemiz istenilen
ehli beyit, Kuran ahlâkına ve Muhammed-i kulluğa mazhar olan manevi evladı Resuldür.
Çünkü bunlar her zamanda ve her coğrafyada daima bulunurlar. Ve bir mümin
bunlarla arkadaş olur da onların kulluğuna dâhil olursa, o mümin de evladı
resule karışarak manevi ehli beyit olur.
Bunu beyanla Hz. Peygamber Efendimiz; “Benim
ehli beytim Nuh’un gemisi gibidir, her kim onlara dâhil olursa tufandan
kurtulur.” buyurmuşlardır.
Allah’tan niyazımız, bizleri de manevi ehli
beyit, evladı Resul arasına dâhil edip onlara karıştırmasıdır.
2 yorum:
Çok güzel amlatim tşk.ederim bu konuda bir kitapi almak isterim.
Mail adresimizden ulaşırsanız yardımcı oluruz efendim. e-mail: melamiye@hotmail.com
Yorum Gönder