3 Temmuz 2012 Salı

BERAT Kandilin’deki (gecesindeki) hikmetler

Kullarına, Hz. Muhammed (s.a.v) kulluğuna erişebilmeyi ve manevi evladı resule dahil olabilmeyi lütfeden Allah’a hamdolsun. 

       Hicri takvime göre şaban ayının on beşindeki berat kandili, Ehl- şeriat tarafından günahlardan af olunarak berat etmek olarak değerlendirilerek, gündüz oruç tutmak, gece nafile kaza vb. namazları kılmak gibi ibadetler yapılarak kutlanır. Oysa Kurandaki; “Ha mim o ayan beyan/apaçık gösteren kitaba yemin olsun ki biz onu mübarek/ kutlu/ bereketli bir gecede indirdik hikmetlerle dolu her iş ve oluş o gecede ayırd edilir katımızdan bir emir olarak hiç kuşkusuz biz Resuller göndeririz senin Rabbın’dan bir rahmet olarak Hiç kuşkusuz o gereğince duyan gereğince bilendir” (Duhani-1..6) beyanlarında geçen “mübarek/kutlu gece”den maksadın, berat gecesi olduğunu; “Mübarek gecede inen” den maksadın ise, Nur-u Muhammed (s.a.v) olduğunu ehl-i kemal belirtmiş. Ve birinci ayetteki “Ha” ve “mim” harflerinden “Ha” nın Cenabı Hakk’ı, “Mim” in ise, Muhammed’i remz ettiği ifade edilerek, ‘Hak tecelli ederek Muhammedi zuhura getirdi’ veya ‘Hak, Muhammed yüzü ile göründü’ diyerek, bu ayetlere mana vermişlerdir.

     Bizim de aynen katıldığımız bu arif ve ehli kemal beyanları ışığında, ledduni yönden berat gecesinin mana ve önemi şöyledir: Mevlid kandilinde Nur-u Muhammed aydınlığının zuhurunu bulan kulun, Regaipte kalbine sirayet eden zikrullah Muhammed mayası’nın kabararak, onun zahir ve batın bütün duygularını / hislerini kaplayıp, Nur-u Muhammed’in kulluğuna erişmesinin berat’ını ifade eder. Çünkü Berat bir rüşt olgunluk erişimidir. Bu rüşd yani kemalat kulun Nur-u Muhammed mazharıyetine ulaşıp, Muhammedi bir kullukla yani Muhammed’çe yaşamasıdır. Ki bu aynı zamanda “şaban benim ayımdır,” hadisi şerifindeki hikmetin, Muhammedi kulluk marifetinde açığa çıkıp etrafını aydınlatışıdır. Ki bunu ifadeyle Hz. resulullah efendimiz, “şaban benim ayımdır” demiştir.

     Berat gecesinde Hz. peygamber efendimiz secdede iken, yüksek ve duyulacak bir sesle “Azabından affına, gazabından rızana, senden yine sana sığınıyorum, ben seni lâyıkıyla övemem sen kendini övdüğün gibi yücesin” buyurarak, bu duayı Hz. ayşe validemizden etrafına yayıp duyurmasını istemiştir. Ehli kemal olan arifler, bu duasında Hz. Resulullah’ın “azabından affına” dediğinde ilmi şeriat’a göre, “gazabından rızana” dediğinde ilmi tarikat gereğince, “senden yine sana” dediğinde ise, ilmi hakikat hikmetince Allah’a sığındığını beyan etmişlerdir. Bu itibarla, berat kandilinin ledduni manasına ulaşan kul şeriat, tarikat ve hakikat’ın sırlarına aşina olarak marifetullaha erişir. Ve o, Muhammed’çe olan kulluk marifetiyle Cenabı Hakk’ın, halk zuhurunu, yani vahdetin kesreti olan tecellilerini müşahade eder. Ve ayette ifade olunan “Hikmetlerle dolu her iş ve oluş o gece ayıd edilir” beyan gereği, marifetiyle vahdetin kesretini oluşturan her bir tecelliyi yerli yerinde ayırd ederek tanır.

      İşte Böyle berat kandilinin hikmetine ulaşmış Muhammed’çe yaşayan bir kul’da Berat marifeti, hicri takvime göre ay’ın bedir, yani ay’ın tam yuvarlak dolunay olarak gözüktüğü gibi parladığından, berat kandili şaban ayının onbeşi olan bedir (dolunay) gecesinde kutlanır. Berat kandilinin içerdiği Nur- Muhammed (s.a.v) mazharı olan kulluk marifet-i beratına erişmeyi, yüce Allah’tan niyaz ederiz. Vesselam.  

                                                 

                                                                                                                                                                                                            

                                                                                           Nejdet Şahin


Hiç yorum yok: