Kullarına,
Hz. Muhammed (sav) kulluğuna erişebilmeyi ve manevi evlad-ı Resule / ehli beyte
dâhil olabilmeyi lütfeden Allah’a hamdolsun.
Hicri
takvime göre şaban ayının onbeşindeki Berat Kandili, zahiren yani şeriat
âlimleri tarafından günahlardan af olunup berat etmek olarak değerlendirilerek
kutlanır.
Ehli kemâl ve ehli irfan ise Kur’an’daki;
“Ha
mim o ayan beyan/apaçık gösteren kitaba yemin olsun ki biz onu mübarek/ kutlu/
bereketli bir gecede indirdik hikmetlerle dolu her iş ve oluş o gecede ayırt
edilir.” (Duhan suresi, 1-4) ayet
beyanlarında geçen “mübarek / kutlu gece” den maksadın
berat gecesi olduğu, “Mübarek gecede inen”den maksadın
ise “Nur-u Muhammed” (sav) olduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca birinci ayetteki “Ha”ve“Mim”
harflerinden “Ha”nınCenab-ı Hakk’ı, “Mim”in ise Hz. Muhammed’i remiz
ettiği ifade edilerek; “Hak tecelli ederek Muhammedi zuhura getirdi.”
veya “Hak,
Muhammed yüzü ile göründü.” diyerek, bu ayetlere mana vermişlerdir.
Bizim de aynen katıldığımız bu ehli irfan
ve ehli kemal beyanları ışığında, berat gecesinin leddun-i manası şöyledir:
Mevlid
kandilinde halk kesreti / çokluğu içinde Nur-u Muhammed zuhuru aydınlığını
bulan bir kulun, Regaip’ le kalbine sirayet
eden “zikrullah Muhammed mayasının”
kabarıp, o kulun zahir ve batın bütün duygu ve hislerini kaplayarak kulluğunda, Nur-u Muhammed’in hakim
olmasının berat’ını ifade eder.Çünkü Berat bir rüşt olgunluk erişimidir. Bu
rüşd yani kemalât kulun Nur-u Muhammed mazhariyetine ulaşıp, Muhammed-i bir
kullukla, yani Muhammed’çe yaşamasıdır.Ki
bu aynı zamanda “şaban benim ayımdır,”
hadisi şerifindeki hikmetin, Muhammed-i kulluk marifetiyle kulda açığa çıkıp
etrafını aydınlatışıdır.
Berat gecesinde Hz. Peygamber Efendimiz
secdede iken, yüksek ve duyulacak bir sesle; “Azabından affına, gazabından
rızana, senden yine sana sığınıyorum, ben seni lâyıkıyla övemem sen kendini
övdüğün gibi yücesin.” buyurmuş. Ve bu duayı Hz. Ayşe validemizden etrafına yayıp duyurmasını istemiştir. Ehli
kemal olan arifler, bu duası ile Hz. Resulullah’ın “azabından affına”
dediğinde ilmi şeriat’a göre, “gazabından rızana” dediğinde ilmi
tarikat gereğince,“senden yine sana” dediğinde ilmi hakikat icabınca,“ben
seni lâyıkıyla övemem sen kendini övdüğün gibi yücesin.”Dediğinde
ise ilmi marifet hikmetince Allah’a sığındığını beyan etmişlerdir. Bu
itibarla berat kandilinin ledduni manasına ulaşan bir
kul, şeriat, tarikat, hakikat ve marifet’in sırlarına aşina bir kemale
erişerek, Muhammed-i kulluk marifetiyle Cenabı Hakk’ın halk zuhurunu, yani
vahdetin kesreti olan tecellilerini müşahede eder. Ve böyle bir kul, ayetteki “Hikmetlerle
dolu her iş ve oluş o gece ayırt edilir” beyan gereği vahdetin
kesretini oluşturan her tecelliyi, kemalâtıyla yerli yerinde ayırt ederek
tanır.
İşte
böyle berat kandilinin hikmetine ulaşmış Muhammed’çe yaşayan bir kul’da, hidayeti
nur-u Muhammed marifetininBerat’ı,
ayın bedir yani ayın tam yuvarlak
(dolunay) olarak açığa çıktığı zaman ki gibi parladığından, berat kandili şaban ayının 15 inde
kutlanır. Allah
her şeyi en iyi bilendir.
10 Ağustos 2009 Salihli
Nejdet
Şahin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder