3 Haziran 2024 Pazartesi

ALİ RADIYALLAHÜ ANHA VE KEREMALLAHÜ VECHE HAZRETLERİNİN YAZDIĞI BİR ESERİNİN SEYYİD HOCA MUHAMMED NURİL ARABİ EL MELÂMİ TARAFINDAN YAPILAN ŞERHİNİN SADELEŞMESİ

          Hamd alemlerin rabbı olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam, Peygamberlerin Seyyidi olan Muhammed (sav)’e ve ehli beytinin cümlesi üzerine olsun.

İmam Ali (ra) buyurdu: “Me’l halku fi’t timsali illa keselcetin.”(Yaratılan her şey temsilde kar gibidir.) Yani bütün mahlûkatın vücutlarının zuhuru bir şeye benzemedi ancak kara benzedi. Karın vücudu olmadığı gibi, mahlukatın da müstakil vücutları yoktur. Zira karın vücudu suyun vücududur ve başka vücut yoktur. Halk da böyledir, vücutları Hak’kın vücududur. “Ve ente leha el-mâe ellezi hüve nâibun”(Kar dediğin şeyin aslı akar su gibidir.); Ve ente, halbuki sen. Ente de olan “te” Allah’ü tealaya hitaptır. Leha: Halkın vücutları ve zuhurları için, Allah’a hitapla “sensin” vücut senindir. Onun için zahiren kar su gibidir.

“Messelcü fi tahkiki gayri mâihi” (Kar gerçekte suyun gayrı değildir.) Yani hakikatte ve işin gerçeği olarak da kar suyun gayrı değildir. Ancak su, havanın soğukluğu ile kar suretinde görünür, su ismi gizli kalır, kar ismi zahir olur. İşin gerçeği olarak eşyanın vücudu  birdir, halk Hak’kın zuhurudur. Hak, her suretle cilvegar olur ve bu cilveler de halka isim olur. Gerçekte Hak’kın zatından başka zat yoktur. Halk ismi O’nun cilvesi olup zuhurudur. Cilve:İlahi isimlerin tecellisidir.

“Ve gayra enne fi hükmün deatiş şerayi”(Kar ile su şer’i hükümlere göre birbirine zıttır.); Yani kar ve su, şeri ve ahkamı zahirde birbirine zıttır. Çünkü su ile temizlik olur, fakat kar ile temizlik  olmaz. Hatta kardan başka bir şey bulunmazsa ve karı da eritecek bir vasıta yoksa ancak kar ile teyemmüm olur. Çünkü karın vücudu teyemmüme mani değildir amma suyun vücudu teyemmüme engeldir. Buradan da bilindi ki, ahkamı şeriye de zahiren kara su hükmü verilmez. Zira karın kendine has vücudu yoktur ki, ona su hükmü verilsin. Böylece, isim ve müşahedede, Hak’kın cilvesi olan halk, Hak’kın gayrıdır. Çünkü Hak’kın zatından başka zat yoktur ki ona Hak denmiş olsun. Velhasıl,kar suyun mazharı ve sureti olduğu gibi halk da Hak’kın mazharı ve cilvesidir.Bu yüzden halka Hak denmez.

“Velakin yezübüs selcü yürfeu hükmühü ve yüdeu hükmül mai vel emru vakiun.” (Ancak kar eridiğinde hükmü kalkar,suyun hükmü açığa çıkar.) Yani kar eriyip ismi ve hükmü olan temizlenmezlik ve teyemmüm ortadan kalkar su ismi ve temizlik hükmü  ortaya çıkar. Böylece Hak Teala, seyri süluk yani tevhid dersi görenlere tenbihte bulunur. Zariyat-56:  “Cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye halk ettim.” Ey liyüvahhidün! Cümle halk fanidir. Gerek tevhidi ef’al gerek tevhidi sıfat gerekse tevhidi zat ile halk erir yok olur. Bundan sonra Hak’kın zatını,Hak’kın bakışı ile ve bu yol üzere müşahede eder.Yani halkın fani ve Hak’kın baki olduğu müşahede edilip Hak zahir olur. Ancak tevhid anlayışı olmaksızın halka Hak demek küfürdür, bundan Allah’a sığınırız. Bektaşiye mensuplarının görüş ve düşüncelerinde tevhid olmadığı  halde  halka Hak demektedirler ve halka vücut vermektedirler. Allah korusun bu şekilde halka Hak demek küfürdür. Firavunun “ben sizin en ala Rabbınızım” iddiası gibi. Allah’ım bizi kovulmuş şeytanın şerrinden koru. Yukarıda konu edilen Hak’kın zahir olduğu makama cem makamı, hazreti ruh ve kurbu feraiz ismi verilir. Bu makamda “enel hak” demek caiz olur. Fakat bu sırrı açık etmek doğru değildir. Mansur İbni Hallac’ın bu sırrı saklama sabrı kalmadığından “Enel Hak” dedi ve sırrı aşikar oldu. Böylece kendisinin katl edilmesine dua okudu. Ehlullahın duasıdır; Kim bu sırrı açık ederse cezası, sureti yok olsun ve bu yücelikten indirilsin..

“Tecemmati’l ezdâdü fi vahidin ileyhâ ve fihi telâşetün fehüve anhünne sâdiun.” (Zıtların görünmesi bir olan hak’kın varlığı ile olur,onların bu görünüşleri aynı hak’tır, O’nun üzerine olur.) Bu ise hazretül cem makamıdır. Tüm sıfatların, hak’kın zatı ile kaim olduğu müşahede edilir ve aralarında zıddiyet vardır. Mesela; Evvel-ahir, batın-zahir, veren-engel olan, af eden-intikam alan ve diğerleri gibi.. Hak Tealanın esma ve sıfatları yani cemal olan güzelliği, bir olan zatın yüce hakikatının cilveleri ve vasıflarıdır.

Cemül cem makamı ise, görünen cemi ef’alin Hak’kın zatı ile var olduğunu müşahede etmektir. Ancak aralarında zıtlık vardır. Su-kar,ağaç-taş,hayvan-bitki ve diğerleri gibi. Ancak cümlesinin gerek ef’al gerekse sıfatları hak’kın zatı ile zahirdirler, kendilerine ait müstakil vücutları yoktur, zuhurları aynı Hak’tır.

Ve fihi telâşetün fehüve anhünne sâdiun. Bu mısra ile de, cümle sıfat ve efal, gerek mana gerekse suret, Hak’kın görüntüleri olduğuna işaret edilmiştir. Cümlesi Hak’kın zatında fani ve batın olup görünen görünmeyen varlık Hak’kın zatından başka bir şey değildir. Görmez misin ki, aynaya baktığın zaman, ayna yok olur, aynaya bakanın sureti zahir olur. Bundan dolayı aynaya bakmak sünnet oldu. Hatta, Allah’ın mezahirden görünmesi aynaya benzer, sözü varid oldu. Salat ve selam, Peygamberlerin Seyyidi olan Muhammed (sav)’e ve ehli beytinin cümlesi üzerine olsun…Amin..

                                                                                  

                                                                                                        Sadeleştiren

                                                                                                                       Mehmet Naci GÜNEY 

 

 

Hiç yorum yok: