Adem Aslan Kardeşimizin Kadir
Halıcı efendiye sorduğu sorular. Bu fakir de Allah’ın ikram ettiği ölçüde
cevaplamaya çalıştım.
Soru :1 İlmi ledün bilmeden rahmete, felaha erişmek mümkün değil
midir ?
Cevap: Rahmet; iyilik demektir. Allah’ın zerreden kürreye kadar her
cisme bulunduğu hal üzerine yani kabiliyeti ve istidatı üzerine tecelli etmesi
(açığa çıkması) ve ihtiyaç gidermesidir. Yaratılmışlar üzerinde bu
rahmet/iyilik iki şekilde açığa çıkar;
1) Rahmeti Rahman; Umumun (kamunun)
rızkını (nimetini)oluşturan iyiliktir. Bu rahmete herkes, bütün mevcudat dâhildir.
Allah (cc)bu rahmette hiçbir yarattığını ayırmıyor. İbliste dâhil.
2) Rahmeti Rahim; Ahirete has olan ve
müminlere yönelik özel iyiliktir. Allah’ın yardımı demektir.
Müminler ise ikiye ayrılır.
I.
Taklit
müminler; Bir insanın ailesinden, hocasından, çevresinden İslam ve Allah
hakkında öğrendiği bilgilerdir. Bunlar yeterli değildir. Çünkü insanı atıl
yapar. Ne gibi kıl beşi, ye aşı bak işe gibi. Çünkü bu bilgide Allah bizi ve âlemi
yarattı, kendisi ise ötelerin ötesindedir. Yani kişinin anlayışı, kendisi ayrı,
Allah ayrıdır. Bu anlayış ise şirktir (ortaklıktır). Lokman
suresi 13. Ayet; Hani Lokman oğluna öğüt vererek şöyle demişti ; “oğulcuğum
Allaha ortak koşma! Çünkü Allaha ortak koşmak gerçekten büyük zulümdür.” Nisa 116. Ayeti; Allah kendisine şirk
(ortak) koşulmasını affetmez ama bunun dışında kalan diğer günahları dilediği
kişi için affeder. Allaha şirk (ortak) dönüşü olmayan bir sapıklığa dalıp
gitmiştir.
Büyükler şirki 2 ‘ ye ayırmıştır.
a)
Açık şirk:
Aleni yani açık olarak putlara tapmaktır.
b)
Gizli şirk:
Bilmeden Allaha ortak koşmaktır.
“ Her kimdeki hanifiyet sırrı yoktur o müşriktir. Eğer
zahirde (açık) hanif değilse açık şirkle müşriktir. Eğer batında hanif değilse gizli
şirkte müşriktir.” demektir.
Şimdi! Açık şirk kelime şahadet
ile ortadan kalkar. Fakat gizli şirk ilmi ledün ile ortadan kalkar. Yani gizli
şirki yok eden ancak ilmi ledündür. Yoksa, imanımız Yusuf suresi 106. Ayetin
belirttiği gibi şirk üzerine kalır. Yusuf
suresi 106. Ayet : “Onların çoğu Allah’a müşrik olarak iman ederler.”
Allah bu tür imandan bizi
korusun. Benzer şekilde Müminun 117.
Ayetinde de Cenabı Hak buyurur.
“Kim hakkında hiçbir delili
olmadığı halde Allah ile birlikte başka bir ilaha taparsa onun hesabı ancak
Rabbi katındadır.”
Cenabı Hak ; Taklit müminleri, nisa
136. Ayet gerçek müminliğe ile davet ediyor.;
Nisa 136.ayet: Ey iman edenler!
Allah’a, peygambere, peygamberin indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği
kitaba iman edin.” Ayeti kerimede hitap iman edenlere olduğuna göre niye
tekrardan imana davet ediliyor? İman etmiş kişiyi tekrar imana davet etmesi
şöyle açıklanabilir. Sen daha önce
Allaha, resulüne ve kitaba iman ediyordun şimdi gerçek bir imanla Allaha, resulüne
ve kitaba iman et. Gerçek iman ise ancak ilmi ledün ile elde edilir.
II- Gerçek
müminler:
Allah’a ve resulüne hakiki
iman ile iman edenlerdir. Yani Allah’ı ve resulüne mevhumda değil mevcutta
görerek iman etmektir. Bunun ayeti; Enfal
suresi 2,3 ayetler; “Gerçek müminler şol kimselerdir. Allah
anıldığında kalpleri titrer, onlara bir ayet okunduğunda imanları artar ve
onlar yalnız Rablerine dayanır ve güvenirler, namazı dosdoğru kılarlar ve
kendilerine rızık olarak verdiklerimizden dağıtırlar.”
Felah: Kurtuluş demektir.
Peki, insan ne haldedir ve de
neyden kurtulacak. Bunu da şu şekilde açıklayabiliriz. İnsan günah bataklığındadır,
bu bataklıktan kurtulmak ister. Bu günah da iki şekilde açığa çıkar amel (iş)
ile açığa çıkan günah birde bilgi ile açığa çıkan günah tıpkı şirk gibi;
a)
Amel ile açığa çıkan günah;
Allah’ın
yasakladığı ve rızası olmayan işleri yapmakla kazanılan yanlış işlerdir. Bundan
kurtulmak için emirlerine uymak ve rızası olan işleri yapmaktır.
b)
Bilgi ile açığa çıkan günah ;
Allah hakkında
bilmediğimiz ve Allah’ a isnat etmek gibi günahlardır. İşte insan bu tür
günahlardan ancak ilmi ledünü tahsil etmekle kurtulur. Çünkü gerçek bilginin
dışındaki bilgi zandır. Zan ise Allah katında hiçbir şey ifade etmez.
Yunus. 36 ayet : “ Onların çoğu zandan başka bir şeyin ardınca
gitmiyor. Doğrusu şudur ki, zan Haktan hiçbir şey ifade etmez. Allah onların yaptıklarını iyice
bilmektedir.”
Bu ve buna benzer ayet çoktur.
Onun için Allah’ı zan ile değil gerçek bilgi ile bilmek gerekir. Bu ise ancak ilmi ledün ile olur.
Ala suresi 14.ayet: “Benliğini arındıran gerçekten kurtuluşa
ermiştir.” Benliğin arınması ise yine ilmi ledün ile gerçekleşir. Şimdi ilmi
ledün nedir; İlmi hikmettir, ilmi ilahidir, Allahı bilme ilmidir. Kitaplardan
okumakla elde edilmez. Ancak bir kâmil mürşitten tahsil edilir. Nasıl her ilmin
öğretmeni varsa bu ilmin öğretmeni kâmil bir mürşittir.
Hz Ali Ef. buyurur; “ levlel mürebbi lemma areftü Rabbi” Bir
öğretici olmadan Rabbini bilemezsin. Kuranda da birçok delil olan ayet vardır.
Ali imran 8. Ayet: 8: “Rabbimiz! Bizi doğru yola erdirdikten sonra
kalplerimizi eğriltme, bize tarafından bir (min ledunke rahme) rahmet bağışla!
Çünkü bağışı pek bol olan yalnız sensin!
Kehf suresi 65. Ayet: Orada kullarımızdan öyle bir kul buldular ki,
biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, lütfumuzdan ilmi ledün bağışlamıştık.
Nisa suresi 67. Ayet; o takdirde kendilerine katımızdan büyük bir
ödül ilmi hikmet elbette verirdik.
Sonuç: Cennete talip olan,
cennet rahmetine ulaşmak ve cehennem azabından kurtulmak isteyen ameli salih
işleyecek ve Allahın vaad ettiği amel cennetine girecek. Bu ve buna benzer davranışlar ancak insanı
amel cennetine dâhil eder. Bunlarda
rahmettir, felahtır. Ancak kişiyi irfan cennetinden ve onun cemalini görmekten
alıkoyar.
Yunus suresi 26. Ayet; Güzel düşünüp güzel davrananlara güzellik
var ve de daha ziyadesi var. Onların yüzlerine kara da bulaşmaz, zellet de
cennetin dostlarıdır. Onlar sürekli
kalıcıdırlar orada.”
Ziyadesi vardan kasıt cemali
ilahidir. Cemali ilahi yine burada müşahade edilir. Burada göremeyen âlemi
ahirette de göremez.
İsra 72. Ayet: Dünyada ama (kör )olan ahirette de amadır. Yolca
daha sapıktır o.
Araf 179. Ayet: Andolsun biz cinler ve insanlardan birçoğunu
cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır onlarla kavramazlar,
gözleri vardır onlarla görmezler, kulakları vardır onlarla işitmezler, işte
onlar hayvan gibidir hatta daha da aşağıdadır.”
İşte gafiller onlardır. Kalpler
ile Hakkı idrak edemezler, gözleri ile Hakkı göremezler, kulakları ile Hak
kelamını işitmezler. Allah bu halde olan insanları hayvan ve daha aşağı olarak
vasıflandırıyor.
&&&
Soru 2: Sahabe ve
Efendilerimizin hepsi bu ilme sahipler miydi?
Cevap: Sahabelerin hepsi bu ilme sahip değillerdi. Sahabelerin
içinde zahid olan da Arif olan da var idi.
Ebu Derda: zahit (çok ibadet ile
meşgul) olan sahabelerdendir. Hanzele adındaki sahabe avam sahabeledendi.
Ashab-ı Suffa ise arif
sahabelerdir ve onlarda ilmi ledün vardı. Hz. Ali ef. , Ebuzer Gaffari, Muaz
Bin Cebel , İbni Abbas vs.
&&&
Soru 3: Namazını kılan,
orucunu tutan, iyi olmaya özen gösteren Müslümanlardan bu ilimden bir behre yok
mudur?
Cevap: Namaz kılan, oruç tutan
velhasıl Allah’ın yap dediklerini yapan yapma dediklerinden kaçan yani Emri bil
maruf nehyi anil münker olan ve ameli salih işleyipte kâmil mürşidi kabul
etmeyen kişilerde bu ilim yoktur. Yukarıda bu sorunun cevabı var.
Niyazi Mısri Hazretleri bir beytinde
buyurur;
“ Savm, salat, hac ile sanma biter zahid işin
İnsan-ı kâmil olmaya lazım olan irfanimiş.”
Savm: Oruc Salat : Namaz
Mısri Hz.leri kişinin işinin oruç
namazla ve hac ile bitmediğini bunlarla kamil insan olunmadığını ancak
kemalatın irfan ile gerçekleşeceğini söylüyor. İrfan, ilmi ledünle elde edilir.
Başka beytinde:
“ Mürşit gerektir sana seni hakkel yakın bildire
Mürşidi olmayanların bildikleri
güman imiş.”
Güman: boş
Sonuç: Namazı kılıyor orucu tutuyor Allah’ın ya dediklerini yapıyor
yapma dediklerini yapmıyor. Mürşidi kâmile biat etmediyse bu ilimden nasibi
yoktur. Ancak amel cennetinde nefislerini lezzetlendirirler, ama irfan
cennetinden yani cemali ilahiden mahrumdurlar.
&&&
Soru 4: İlmi ledün her kişinin işi ve nasibi midir?
Cevap: Allah (cc)Kuranda buyurur.
Zariyat suresi 5-6. Ayetler: “Ben cinleri ve insi ancak bana ibadet
etsinler diye halk ettim .”
İbadeti sahabeler Hz. Peygambere
soruyorlar nedir diye?
Hz. Peygamber cevabında; Allah’ı
bilmek ve tevhit etmektir. Diyor. Yani marifet üzerine halk ettim. Hadisi şerifte;
her doğan İslam fıtratı üzerine doğar. Rum suresi 30. Ayette: O halde sen
yüzünü bir hanif olarak dine, Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata
çevir. Allah’ın yaratışında değiştirme olmaz. Doğru eskimez din budur. Fakat
insanların çoğu bilmiyorlar.
Hanif; Tevhid inancıdır. Allah’ı
tevhid etmek yani birlemek. Bu ayetlerden anlaşılıyor ki her insan ve
yeryüzündeki tüm insanlar bu fıtrat üzerine yaratılmıştır. Her insan da bu
kabiliyet mevcuttur. Allah hiçbir insanın ilmine ve tercihine cebir ( zor)
kullanmamıştır. Abdülgani Nablusi Hz.
Sözüdür. Onun için Allah bu seçimde
serbest bırakmıştır. Yai kişi ister, talep eder, Hakkı bulur, isterse bu talebi
red eder, Allahtan ayrı ve uzak kalır. Bu durum kişinin kendi elindedir.
Sonuç: Yaratılış itibari ile herkesin bu ilmi kazanma kabiliyeti ve
istida var. Ancak yapacağı tercih ile elde eder veya elde edemez. Hidayeti
tercih ederse salih ve güzel olur. Dalaleti tercih ederse şaki yani kötü insan
olur.
&&&
Soru 5: Kişi Allah (cc) yap dediklerini yapmıyor, yap dediklerini
sorumlu olduklarına yaptırıyor, yapma dediklerini de yaptırmıyorsa buna gayret
ediyorsa ona kurtuluş, huzur, selamet, selam ve daha önemlisi Resulullah
efendimizin (s.a.v) ve ALLAH (C.C) nun rızasını kazanmak yok mudur?
Cevap: Allah kişinin fiiline ve iradesini zor kullanmadığını
yukarıda ifade ettik. Kişinin iyi bir iş yapması ve de kötü bir iş yapması da
kendi seçimi iledir. Zilzal suresi 6. 7.
8. Ayetler; Kim bir zerre miktarı hayır üretmişse onu görür ve kim bir
zerre miktarı şer üretmişse onu görür.
Daima hayır işleyenler Allah’ın
vaadi üzere amel cennetine girerler. Şer işleyenler cezası nispetinde cehennem
azabı görürler ve af edilirler. Ama her iki zümrede Allah’ın cemalinden
mahrumdurlar.
Bazı kısımları yukarıdaki
sorularda beyan ettik.
En iyisini Allah bilir. Allah
bizleri kendisine has kul, Habibine has ümmet eylesin. Amin.
Mehmet NACİ GÜNEY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder