6 Ağustos 2024 Salı

Adem ARSLAN Kardeşimizin Kadir HALICI Efendi'ye Sorduğu Sorular ve Cevaplar

Adem Aslan Kardeşimizin Kadir Halıcı efendiye sorduğu sorular. Bu fakir de Allah’ın ikram ettiği ölçüde cevaplamaya çalıştım.

Soru :1 İlmi ledün bilmeden rahmete, felaha erişmek mümkün değil midir ?

Cevap: Rahmet; iyilik demektir. Allah’ın zerreden kürreye kadar her cisme bulunduğu hal üzerine yani kabiliyeti ve istidatı üzerine tecelli etmesi (açığa çıkması) ve ihtiyaç gidermesidir. Yaratılmışlar üzerinde bu rahmet/iyilik iki şekilde açığa çıkar;

1)   Rahmeti Rahman; Umumun (kamunun) rızkını (nimetini)oluşturan iyiliktir. Bu rahmete herkes, bütün mevcudat dâhildir. Allah (cc)bu rahmette hiçbir yarattığını ayırmıyor. İbliste dâhil.

2)    Rahmeti Rahim; Ahirete has olan ve müminlere yönelik özel iyiliktir. Allah’ın yardımı demektir.

 

Müminler ise ikiye ayrılır.

 

                    I.            Taklit müminler; Bir insanın ailesinden, hocasından, çevresinden İslam ve Allah hakkında öğrendiği bilgilerdir. Bunlar yeterli değildir. Çünkü insanı atıl yapar. Ne gibi kıl beşi, ye aşı bak işe gibi. Çünkü bu bilgide Allah bizi ve âlemi yarattı, kendisi ise ötelerin ötesindedir. Yani kişinin anlayışı, kendisi ayrı, Allah ayrıdır. Bu anlayış ise şirktir (ortaklıktır).  Lokman suresi 13. Ayet; Hani Lokman oğluna öğüt vererek şöyle demişti ; “oğulcuğum Allaha ortak koşma! Çünkü Allaha ortak koşmak gerçekten büyük zulümdür.” Nisa 116. Ayeti; Allah kendisine şirk (ortak) koşulmasını affetmez ama bunun dışında kalan diğer günahları dilediği kişi için affeder. Allaha şirk (ortak) dönüşü olmayan bir sapıklığa dalıp gitmiştir.

 

Büyükler şirki 2 ‘ ye ayırmıştır.

a)       Açık şirk: Aleni yani açık olarak putlara tapmaktır.

b)      Gizli şirk: Bilmeden Allaha ortak koşmaktır.

 Hz. Peygamber bir hadisi şeriflerinde buyurur. “ Ben ümmetimin açık şirkinden korkmam ancak gizli şirkinden korkarım. “ İsmail Hakkı Bursevi Hz. Leride bir sözlerinde;

“ Her kimdeki hanifiyet sırrı yoktur o müşriktir. Eğer zahirde (açık) hanif değilse açık şirkle müşriktir. Eğer batında hanif değilse gizli şirkte müşriktir.” demektir.

 

Şimdi! Açık şirk kelime şahadet ile ortadan kalkar. Fakat gizli şirk ilmi ledün ile ortadan kalkar. Yani gizli şirki yok eden ancak ilmi ledündür. Yoksa, imanımız Yusuf suresi 106. Ayetin belirttiği gibi şirk üzerine kalır. Yusuf suresi 106. Ayet : “Onların çoğu Allah’a müşrik olarak iman ederler.”

Allah bu tür imandan bizi korusun. Benzer şekilde Müminun 117. Ayetinde de Cenabı Hak buyurur.

“Kim hakkında hiçbir delili olmadığı halde Allah ile birlikte başka bir ilaha taparsa onun hesabı ancak Rabbi katındadır.”

Cenabı Hak ; Taklit müminleri, nisa 136. Ayet gerçek müminliğe ile davet ediyor.;

Nisa 136.ayet: Ey iman edenler!  Allah’a, peygambere, peygamberin indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin.” Ayeti kerimede hitap iman edenlere olduğuna göre niye tekrardan imana davet ediliyor? İman etmiş kişiyi tekrar imana davet etmesi şöyle açıklanabilir.   Sen daha önce Allaha, resulüne ve kitaba iman ediyordun şimdi gerçek bir imanla Allaha, resulüne ve kitaba iman et. Gerçek iman ise ancak ilmi ledün ile elde edilir.

               II- Gerçek müminler:

 Allah’a ve resulüne hakiki iman ile iman edenlerdir. Yani Allah’ı ve resulüne mevhumda değil mevcutta görerek iman etmektir. Bunun ayeti; Enfal suresi 2,3 ayetler; “Gerçek müminler şol kimselerdir. Allah anıldığında kalpleri titrer, onlara bir ayet okunduğunda imanları artar ve onlar yalnız Rablerine dayanır ve güvenirler, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden dağıtırlar.”

Felah:  Kurtuluş demektir. 

Peki, insan ne haldedir ve de neyden kurtulacak. Bunu da şu şekilde açıklayabiliriz. İnsan günah bataklığındadır, bu bataklıktan kurtulmak ister. Bu günah da iki şekilde açığa çıkar amel (iş) ile açığa çıkan günah birde bilgi ile açığa çıkan günah tıpkı şirk gibi;

a)       Amel ile açığa çıkan günah;

Allah’ın yasakladığı ve rızası olmayan işleri yapmakla kazanılan yanlış işlerdir. Bundan kurtulmak için emirlerine uymak ve rızası olan işleri yapmaktır.

 

b)      Bilgi ile açığa çıkan günah ;

Allah hakkında bilmediğimiz ve Allah’ a isnat etmek gibi günahlardır. İşte insan bu tür günahlardan ancak ilmi ledünü tahsil etmekle kurtulur. Çünkü gerçek bilginin dışındaki bilgi zandır. Zan ise Allah katında hiçbir şey ifade etmez.  

Yunus. 36 ayet : “ Onların çoğu zandan başka bir şeyin ardınca gitmiyor. Doğrusu şudur ki, zan Haktan hiçbir şey ifade etmez.  Allah onların yaptıklarını iyice bilmektedir.”

Bu ve buna benzer ayet çoktur. Onun için Allah’ı zan ile değil gerçek bilgi ile bilmek gerekir.  Bu ise ancak ilmi ledün ile olur.

Ala suresi 14.ayet: “Benliğini arındıran gerçekten kurtuluşa ermiştir.” Benliğin arınması ise yine ilmi ledün ile gerçekleşir. Şimdi ilmi ledün nedir; İlmi hikmettir, ilmi ilahidir, Allahı bilme ilmidir. Kitaplardan okumakla elde edilmez. Ancak bir kâmil mürşitten tahsil edilir. Nasıl her ilmin öğretmeni varsa bu ilmin öğretmeni kâmil bir mürşittir.

Hz Ali Ef. buyurur; “ levlel mürebbi lemma areftü Rabbi” Bir öğretici olmadan Rabbini bilemezsin. Kuranda da birçok delil olan ayet vardır.

Ali imran 8. Ayet: 8: “Rabbimiz! Bizi doğru yola erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme, bize tarafından bir (min ledunke rahme) rahmet bağışla! Çünkü bağışı pek bol olan yalnız sensin!

Kehf suresi 65. Ayet: Orada kullarımızdan öyle bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, lütfumuzdan ilmi ledün bağışlamıştık.

Nisa suresi 67. Ayet; o takdirde kendilerine katımızdan büyük bir ödül ilmi hikmet elbette verirdik.

Sonuç:  Cennete talip olan, cennet rahmetine ulaşmak ve cehennem azabından kurtulmak isteyen ameli salih işleyecek ve Allahın vaad ettiği amel cennetine girecek.  Bu ve buna benzer davranışlar ancak insanı amel cennetine dâhil eder.  Bunlarda rahmettir, felahtır. Ancak kişiyi irfan cennetinden ve onun cemalini görmekten alıkoyar.

Yunus suresi 26. Ayet; Güzel düşünüp güzel davrananlara güzellik var ve de daha ziyadesi var. Onların yüzlerine kara da bulaşmaz, zellet de cennetin dostlarıdır.  Onlar sürekli kalıcıdırlar orada.”

Ziyadesi vardan kasıt cemali ilahidir. Cemali ilahi yine burada müşahade edilir. Burada göremeyen âlemi ahirette de göremez.

İsra 72. Ayet: Dünyada ama (kör )olan ahirette de amadır. Yolca daha sapıktır o.

Araf 179. Ayet: Andolsun biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır onlarla kavramazlar, gözleri vardır onlarla görmezler, kulakları vardır onlarla işitmezler, işte onlar hayvan gibidir hatta daha da aşağıdadır.”

İşte gafiller onlardır. Kalpler ile Hakkı idrak edemezler, gözleri ile Hakkı göremezler, kulakları ile Hak kelamını işitmezler. Allah bu halde olan insanları hayvan ve daha aşağı olarak vasıflandırıyor.

&&&

Soru 2:  Sahabe ve Efendilerimizin hepsi bu ilme sahipler miydi?

Cevap: Sahabelerin hepsi bu ilme sahip değillerdi. Sahabelerin içinde zahid olan da Arif olan da var idi.

Ebu Derda: zahit (çok ibadet ile meşgul) olan sahabelerdendir. Hanzele adındaki sahabe avam  sahabeledendi.

Ashab-ı Suffa ise arif sahabelerdir ve onlarda ilmi ledün vardı. Hz. Ali ef. , Ebuzer Gaffari, Muaz Bin Cebel , İbni Abbas vs.

&&&

Soru 3:  Namazını kılan, orucunu tutan, iyi olmaya özen gösteren Müslümanlardan bu ilimden bir behre yok mudur?

Cevap: Namaz kılan, oruç tutan velhasıl Allah’ın yap dediklerini yapan yapma dediklerinden kaçan yani Emri bil maruf nehyi anil münker olan ve ameli salih işleyipte kâmil mürşidi kabul etmeyen kişilerde bu ilim yoktur. Yukarıda bu sorunun cevabı var.

Niyazi Mısri Hazretleri bir beytinde buyurur;

“ Savm, salat, hac ile sanma biter zahid işin

İnsan-ı kâmil olmaya lazım olan irfanimiş.”

Savm: Oruc  Salat : Namaz

Mısri Hz.leri kişinin işinin oruç namazla ve hac ile bitmediğini bunlarla kamil insan olunmadığını ancak kemalatın irfan ile gerçekleşeceğini söylüyor. İrfan, ilmi ledünle elde edilir. Başka beytinde:

“ Mürşit gerektir sana seni hakkel yakın bildire

 Mürşidi olmayanların bildikleri güman imiş.” 

 Güman: boş

Sonuç: Namazı kılıyor orucu tutuyor Allah’ın ya dediklerini yapıyor yapma dediklerini yapmıyor. Mürşidi kâmile biat etmediyse bu ilimden nasibi yoktur. Ancak amel cennetinde nefislerini lezzetlendirirler, ama irfan cennetinden yani cemali ilahiden mahrumdurlar.

&&&

Soru 4: İlmi ledün her kişinin işi ve nasibi midir?

Cevap: Allah (cc)Kuranda buyurur.  Zariyat suresi 5-6. Ayetler: “Ben cinleri ve insi ancak bana ibadet etsinler diye halk ettim .”

İbadeti sahabeler Hz. Peygambere soruyorlar nedir diye?

Hz. Peygamber cevabında; Allah’ı bilmek ve tevhit etmektir. Diyor. Yani marifet üzerine halk ettim. Hadisi şerifte; her doğan İslam fıtratı üzerine doğar.  Rum suresi 30. Ayette: O halde sen yüzünü bir hanif olarak dine, Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata çevir. Allah’ın yaratışında değiştirme olmaz. Doğru eskimez din budur. Fakat insanların çoğu bilmiyorlar.

Hanif; Tevhid inancıdır. Allah’ı tevhid etmek yani birlemek. Bu ayetlerden anlaşılıyor ki her insan ve yeryüzündeki tüm insanlar bu fıtrat üzerine yaratılmıştır. Her insan da bu kabiliyet mevcuttur. Allah hiçbir insanın ilmine ve tercihine cebir ( zor) kullanmamıştır. Abdülgani Nablusi Hz. Sözüdür.  Onun için Allah bu seçimde serbest bırakmıştır. Yai kişi ister, talep eder, Hakkı bulur, isterse bu talebi red eder, Allahtan ayrı ve uzak kalır. Bu durum kişinin kendi elindedir.

Sonuç: Yaratılış itibari ile herkesin bu ilmi kazanma kabiliyeti ve istida var. Ancak yapacağı tercih ile elde eder veya elde edemez. Hidayeti tercih ederse salih ve güzel olur. Dalaleti tercih ederse şaki yani kötü insan olur.

&&&

Soru 5: Kişi Allah (cc) yap dediklerini yapmıyor, yap dediklerini sorumlu olduklarına yaptırıyor, yapma dediklerini de yaptırmıyorsa buna gayret ediyorsa ona kurtuluş, huzur, selamet, selam ve daha önemlisi Resulullah efendimizin (s.a.v) ve ALLAH (C.C) nun rızasını kazanmak yok mudur?

Cevap: Allah kişinin fiiline ve iradesini zor kullanmadığını yukarıda ifade ettik. Kişinin iyi bir iş yapması ve de kötü bir iş yapması da kendi seçimi iledir. Zilzal suresi 6. 7. 8. Ayetler; Kim bir zerre miktarı hayır üretmişse onu görür ve kim bir zerre miktarı şer üretmişse onu görür.

Daima hayır işleyenler Allah’ın vaadi üzere amel cennetine girerler. Şer işleyenler cezası nispetinde cehennem azabı görürler ve af edilirler. Ama her iki zümrede Allah’ın cemalinden mahrumdurlar.

Bazı kısımları yukarıdaki sorularda beyan ettik. 

En iyisini Allah bilir. Allah bizleri kendisine has kul, Habibine has ümmet eylesin. Amin.

                                                                                                                            Mehmet NACİ GÜNEY


Hiç yorum yok: