“İzhep fi ehli rum / Rum eline git”emri ile Mısır
ülkesinden Türk yurduna on yedi yaşında gelerek, Nur-u Muhammed (s.a.v.) ile
etrafını aydınlatan Pir Seyyid Muhammed
Nur Hz.nin, irşadına mazhar olan Recep
Hulusi. Ve Abdülmalik Hilmi ve Emin Durguti ve Süleyman Kolari ve Kemal
Zurnacı hazeretları vasıtası ile
Salihli’yi ve bizleri’de bu
irşad’tan nasiblendiren Allah’a Hamdolsun.
Selam, Hz.Muhammed (s.a.v) şahsında cümle
peygamberlere. Ve velayet imamı Hz. Ali (k.v) şahsında cümle ehli beyt ve
Evliyaya olsun. Hadi olan Allah’ım
onların yolundan bizleri ayırmasın.
Evvela sohbetlerinde Abdül Malik
Hilmi Hz.nin engin marifet ve kemalâtı ile hâsıl olan hikmetlerinden,
Abdulmalik Hilmi divanındaki şiirlerden / ilâhilerden bahisle bizleri irşâd
eden, Türk islâm mücahidi kâmil-i mürşid, Kemâl
efendi Hz.nin aziz ruhaniyetine. (Kemâl zurnacı D-1927 Ö-1990) Bu eseri
yüksek lisans tezi olarak hazırlayarak Osmanlıcadan lâtin harflere çevirip
zamanımız ehl-i aşkı ile buluşturan sayın Prof. Hüseyin Özcan beye. Arapça ve osmanlıcadan hâsıl olan
müşküllerime, ilmi donanımıyla yaptığı katkılardan dolayı, Âlim ve kuran hafızı
sayın avukat Ömer ulusoy
beyefendiye. Bu ve benzer eserlerin oluşumuna katkı sağlayan cümle ihvanlara
manevi kardeşlerime. Bu çalışmalara benim zaman ayırmamı sağlayan, her türlü
maddi ve manevi yardımları yaparak bu çalışmalarda bana katlanıp tahammül eden
sevgili aile efradıma. Ve tüm emeği geçenlere teşekkürü borç bilirim.
Pir seyyid Muhammed nur Hz. “Kuran şeriat, tarikat, hakikat ve marifet
olan dört ilim ve yedi mertebe üzere inzâl olmuştur.” Diyor. Ki bu yedi
mertebeyi / makamı ifadeyle kuranda; “Biz
sana tekrarlanan yedi âyeti ve şu
büyük Kur’an’ı verdik.”
(Hicr, 87) buyrulur.
Bu yedi tekrarlanan ayet, cümle peygamberlerde ve insanı kâmil velilerin
şahsında zuhura gelmekle hâsıl olan bir “tekrar”dır. Ki bir insan bu “tekrarlanan
yedi ayet,” yani yedi tevhid mertebesi olan Allah’ın makamları keşfi
marifetiyle kemale ulaşıp insanı kâmil olur. Ve Allah her peygamberi bu insanı
kâmil veliler arasından seçer.
Bu itibarla, bir şiir’in zahiren edebi değeri her ne kadar yüksek
olursa olsun, şiir her ne kadar ahenkli ve güzel olursa olsun ilâhi olamaz. Ancak,
Allah’tan ve Allah’a ait değerlerden bahseden bir şiir ilâhidir. Ve her ilâhi
de hikmetli olmaz, ancak meratibi tevhid marifetine uygun olan şiir ve ilâhiler
hikmet içerir. Ki meratibi ilâhi Allah’ın makamlarıdır. Ve bu makamlar, zamanın
mürşidi kâmilinden mesleki resul seyri süluku irşadı olarak tahsil edilir.
Abdulmalik Hilmi Hz.nin divanındaki şiirlerin
tamamı, mesleki resul seyri süluku merifet ve kemalatını içeren hikmetli ilâhilerden
oluşur. Ve kuranın inzâl olduğu “şeriat, tarikat, hakikat ve marifet
olan dört ilmi” ve “tekrarlanan
yedi ayet” olan meratibi tevhid, yani Allah’ın yedi makamının irşadı aydınlığını beyan eder.
Bu itibarla, mesleki resul seyri süluku görüp
tahsil edenler, meratibi tevhid olan Allah’ın makamlarının keşfi irfanı ile ilâhilerin
içerdiği hakikat ve hikmeti, tevil ve yorumlarıyla şerh edip açığa çıkarırlar.
Ki kul tarafından yapılan her tevil, tefsir ve yorum hataya ihtimalli olup
başka şekilde de tevil edilip yorumlanabilir. Hatasızlık kusursuzluk, tüm
eksiklikten ve noksanlıklardan münezzeh olan Allah’a aittir.
Bizim de acizâne Abdulmalik Hilmi divanını
(şiir kitabını) şerh edip açıklama amacımızın özü’nü, Kuran ahlâkı olan
Muhammedi kulluğa erişme gayreti oluşturur. Bu niyet ve gayretle oluşan ‘İrfan
kaynağı Abdulmalik Hilmi divanı şerhi / açıklaması,’ okuyanın vahyin
aydınlığına ve Muhammed-i kulluğa ulaşmasına vesile olmasını, yüce Allah’tan
niyaz ederim.
Nejdet Şahin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder