14 Temmuz 2011 Perşembe

Ey merd-i kamil bulunma gafil

Ey merd-i kamil bulunma gafil
Ol Hakk’a vasıl aşk meydanında

 Aşk meydanı, ehl-i kemalin ve ariflerin buluştukları meclistir. Oradaki sohbet ve muhabbet hep ilahi sevgiliye dair olduğundan, aşıklar ve ehl-i kemal, o meclisten keyiflenerek, zevklenerek istifade ederler. Yakın manadaki aşk meydanı ise; aşıkla maşukun, sevenle sevilenin, yani sevgililerin buluştuğu ve cilveleştiği yerdir. Maşuk, aşığa güzelliklerini kulun enfusında ve afakında gösterir. Çünkü Kur’an’da: “Onlara ayetlerimizi afaklarında ve enfuslarında göstereceğiz. Ta ki onun hak olduğu, kendilerine ayan beyan / apaçık belli olsun.” (Fussılet, 53) buyrulmuştur. Bu itibarla aşk meydanı, kulun enfusu ve afakıdır.
Bunu ifade ederek “Ey dürüstlük, kamillik iddiasında olan kişi, aşk meydanından gafil olma, o meydanda güzelliklerini gösteren ilahi sevgiliye kavuşmaya gayret et.” buyruluyor.
Ver kalbe cila et nefsin imha
Oldur haknüma aşk meydanında

“Kalbini işgal etmiş olan Hak’tan gayri muhabbetleri, yani nefsin masiva isteklerini imha et; çünkü o istek ve arzular, seni Hakk’a götürmez. İlahi sevgiliyle aranda perde olur.” Buyruluyor. Nefsin imhası ise şöyledir: Kur’an’da “İman edenlerin kalbleri Allah’ın zikri ile mutmain olur. Şüphesiz kalbler ancak Allah’ın zikriyle huzur ve sükun bulur” (Ra’d, 28) Başka bir ayette ise “…hem de kalbleri Allah’ın zikri karşısında yumuşar. Bu Allah’ın kılavuzudur ki, onunla dilediğini hidayete erdirir…” (Zümer, 23) buyrulmaktadır. Bu itibarla nefsin imhası, kalbi zikir ile mümkündür. Çünkü kalbi zikir, daim zikri hasıl eder ki, böyle bir kul; zikr-i daimle, kalbindeki masiva / gayriyet muhabbetini yok eder ve Allah muhabbetini hakim kılar. Böylece o kalb muhabbetullahla cilalanıp parlar. Çünkü hadis-i şerifte “Kalbler demir gibi paslanır. Nasıl ki demir cilalanırsa kalbin cilası da zikrullahtır.” buyrulmuştur. Velhasıl haknüma, doğru yolu gösteren demektir ki, kulu Hakk’a vuslata götürecek olan doğru yol, zikr-i daimdir.
Bunu beyanla “Aşk meydanında zikr-i daim elde etmeye bak, sen Rabbi’ne ancak zikr-i daim uyanıklığıyla kavuşursun.” demektir.

Et nefsle savaş irfana ulaş
Ver can ile baş aşk meydanında

Hz. Resulullah Efendimiz, Uhut muharebesinden dönerken buyurdular: “Küçük harpten büyük harbe gidiyoruz. Ashap dediler ki ‘Aman ya Resulullah, bundan daha büyük harp olur mu?’ Resulullah Efendimiz buyurdular: ‘Biz belli bir yerde, belli bir zamanda, belli bir düşmanla savaştık. Halbuki nefs, her zaman, her yerde bizimle olup; bize kötülük eder. Onun için nefs ile savaş büyük harptir.”
Hz. Pir Efendimiz buyurdular ki: “Zikr-i daim, cihad-ı ekber, hac’ül ekberdir.” Yani büyük harptir, büyük Hac’dır. Nefs ile savaş zikr-i daim iledir. Bunu beyanla Fehmi Efendi Hazretleri: “Nefs ile savaşta gevşeklik gösterme, daim zikirle öyle bir irfaniyet elde et ki canını ve başını ver.” diyor. Yani makamat-ı tevhid irfaniyetiyle canın, başın ve cümle varlığının Hakk’a ait olduğuna arif ol, demektir.

Bul irfan kanın göstersin yarın
Yok eyle varın aşk meydanında

İrfan kanını bulmak, mekteb-i irfana dahil olup, mürşid-i kamilin telkin ve irşadına mazhar olmak, demektir. Ki, bir kimse ancak kamilin irşadıyla, tevhid-i ef’al, tevhid-i sıfat ve tevhid-i zat keşfi irfaniyetine ulaşırsa, o zaman kendinin ve cümle varlığın yokluğuna / fenasına arif olur ve yarini, yani ilahi sevgiliyi görüp müşahade eder.

Bülbül ol güle düş dilden dile
Cevre sabreyle aşk meydanında

 Bülbülün dün ü günü ötmesi, inlemesi, hep gülün kokusu ve muhabbetiyle olduğu gibi, sen de meslek-i Resule dahil olup, ruh-u Muhammed (sav) mazhariyeti için bülbül gibi gayret et. Çünkü kul, gayretin mazharıdır. Bunu beyanla sen böyle gayret edip, Allah muhabbeti ararsın, ehl-i zikirle ve ariflerle buluşur sohbet edersin. Fakat senin bu haline cahil halk, bu şaşırmış sapıtmış, diyerek dedikodu üretirler ve böylece dilden dile düşersin. Eski arkadaşların vardır, onların anlayışlarına senin halin ters gelir ve seni kınarlar, tenkit ederler, hatta seni terk ederler. Bütün bunlar sende sıkıntı meydana getirir ki, bunlara karşı sabreylemek, cevre sabreylemektir. Vesselam.

Arama izzet çün buldun zillet
Ol imiş devlet aşk meydanında

Hadis-i şerifte üç defa “Fakirlik benim iftiharımdır.” buyrulmuştur. Hz. Peygamber Efendimizin iftihar ettiği bu fakirlik, nispet varlık itibariyledir ve miraçta söylenmiştir.Aynı zamandan bu fakirlik nispet-i efal, nispet-i sıfat ve nispet-i vücut fakirliği olduğundan üç defa beyan edilmiştir. Yine miraçta Cenab-ı Hak “Bana ne hediye getirdin ey Habibim?” Diye sorduğunda Hz. Resulullah: “Yarabbi senin hazinelerinde olmayan bir hediye getirdim.” dedi. Melekler, Allah’ın hazinesinde olmayıp, onun kulu Hz. Muhammed (sav)'in hazinesinde olan bu hediye nedir, diye merak ve telaş ettiler. Hz. Resulullah Efendimiz devamla “Yarabbi senin hazinende her şey vardır, olmayan ise yokluktur. Ben sana yokluğumla geldim.” buyurmuşlardır. Bu itibarla bir kulun iftihar edip de öğüneceği en yüce makamı onun nispet varlık yönüyle olan yokluğu ve fakirliğidir.
Bunu ifadeyle ‘Sen aşk meydanında zillet olarak böyle bir fakirlik, yokluk bulduysan, bundan daha yüce bir izzet, rütbe ve devlet arama.’ buyruluyor.

Fehmi et sohbet gitsin cehalet
İrfandır cennet aşk meydanında

Hasan Fehmi Hazretleri “Ehl-i kemal ile sohbete riayet et ki, cehalet ancak sohbet ile gider.” diyor. Çünkü mekteb-i irfanda sohbetler, soru ve cevap şeklinde olur.O meclistekilerin ve saliklerin müşkülleri, sualleri cevaplandığı ve hallolduğu nispette cehaletleri gider, irfaniyete mazhar olup arif olurlar. Cennetler sekiz olup, dördü amel cenneti, dördü irfan cennetidir. Amel cennetlerine, kıyametten sonra alem-i ahirette, her kul güzel amelleri nispetinde mazhar olacaktır. İrfan cenneti ise, tevhid-i hakikinin keşfiyle elde edilen irfaniyet zevkiyle bu alemde girilen ve hangi alemde olursa olsun bir daha çıkılmayan cennettir. Cennet-i irfan zevki, makamat-ı tevhid irfaniyetiyle kulun Rabbine vuslatıyla hasıl olur ki, Hakk’ın olmadığı hiç bir mekan, alem olmaz.
Allah görünen ve görünmeyen cümle alemlerde mevcut olduğu için, kim bu alemde cennet-i irfana girdiyse, bir daha çıkmaz ebediyen orada olur. İşte, mekteb-i irfana dahil olup, arifler meclisinin sohbetine iştirak eden Hak aşıkları, zikr-i daim ve makamat-ı tevhid keşfi irfaniyetiyle, Hak’tan gayrı müşahede etmediklerinden, onlar aşk meydanında ilahi sevgiliyle buluşmuş olup, daima irfan cennetindedirler. Allahualem.

Hiç yorum yok: