18 Haziran 2011 Cumartesi

ADEM as.

Hamd, alemlerin Rabbı ve cümle alemlerdeki her bir varlığı ve bu varlıklar içinde ademi kendine yeryüzünde halife yaratan Allaha mahsustur. Selama layık olan ise, yüce Allahın sevgilisi/habibi hz Muhammed s.a.v ve onun ehlibeytidir. O ehlibeyt ki nuru Muhammed mazharıyeti ve  Ademi kemalat ile cümle zamanlarda sağ ve mevcuttur. Mesleki Resulu melamiyenin irşad hizmetkarı ve Ehli beyti manevi olan, Ademiyetin günümüz nasiblilerinden, Kosava devletinin prezren şehrinde ikamet edip bu mazharıyeti ile etrafını aydınlatan, Abdullah Rahte efendinin tarafıma sorduğu sorulara mazharıyetimiz nisbetinde verdiğimiz cevaplardır.
1-Soru :.Ademin a.s. yaratılması nedir.
 Cevap : Ademin yaratılmasının sebebi, Adem a.s ile zahir olan insanı kamil marifeti ile Allah’ın kendi bilinmekliğine muhabbet etmesi, yani aşık olmasıdır.
2.-Soru Ademin yaşadığı Cennet nedir:
 Cevap :  Ademin Hava ile yaşadığı cennet Berzah cennetidir. Bu cennete bütün veliler fenafillah irfaniyeti ile dahil olduklarından bu cennete, velayet cenneti de denir. Bu cennet kulun kendi yokluğunda hep Hakk’ı müşahade etmesinden hasıl olan zevki ilahi ile zevklenmesidir. 
3-Soru: Ademin Yanlışa/hataya düşmesi/günah işlemesi (yasak ağaçtan yemesi) nedir:
 Cevap: Berzah Cennetinde ademe yasak olan ağaç gaflet ağacıdır. Adem bu ağaca yaklaşmakla emri ilahiyi çiğneyip günaha girdi. Bu ağaca adem ademliğiyle yakın olmaz, yani ademiyetle bu ağaca yaklaşılmaz. Onun için iblis evvela Havayı aldattı sonra Hava da ademe ben o yasak ağaçtan yedim hiçbir zarar görmedim dedi. Ve Ademde bunun üzerine ağaca yaklaşarak emri ilahiyi çiğneyip günaha girdi. Bunun anlamı ve izahı şöyledir: Pir seyyid Muhammad Nur Hz. leri “kul ulviyete yükselirse ruh, sufliyete düşerse nefs tabir olunur” buyurur. Ademi kemalat, ruh yani vahdeti icap eder. Hakka vuslat uyanıklığı ile Vahdete Ruha yükselmiş olan bir kul, Allahın emrini asla çiğnemez. Kul ancak sufliyete düşerse yani nefsi onda hakim olursa, o zaman iblis ona yaklaşabilir ve onu sapıttırır. Hava ise nefsi remzeder ki, bir kimse gaflet ağacına ancak, Hava olan nefsinin onda galip olmasıyla yaklaşır ve o gafletle günah işler, yani gayrıyete düşer ve Hak’tan perdelenir. Hak’tan mahçup/perdeli olan kimse Başkalarına ve kendine vücut nisbet ederek günah işler. Çünkü Hz. Resulullah s.av efendimiz ibni abbasa hitaben “vücut günahı hiçbir günahla mukayese edilmeyen bir günahtır “ buyurmuştur. İşte Ademin gaflet ağacına yaklaşması ile işlediği günah böyle bir günahtır.     
4-Soru: Meleklerin itirazı nedir:                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                           Cevap: Meleklerin makam, Ademi kemalattan mahrum bir kemalattır. Fakat melekler insanın ve cin’lerin mazhar olduğu nefs’i tanıyıp bilirler. İşte melekler nefs’i tanıdıkları için insanın nefsine uyup “…fesat çıkaran kan döken…”(Bakara-30) bir varlık olduğunu bildiler ve itiraz ettiler. Bu itiraz meleklerin bilgilerinin nefsi tanıdıkları halde Ademi marifet ve kemalattan daha aşağı olmalarındandır.
5-Soru:. Meleklerin secdesi nedir:
  Cevap: Allahu taala meleklere allemal esmayı (alemlerin isimlerini) sorduğunda melekler bunu bilemediler, ve “ya rabbi senin bildirmediğin bir şeyi bilemeyiz” (Bakara-32) dediler. Ademe sorulduğunda ise Adem allemel esmayı okudu. Yani meleklere kendi mazharıyetlerinden haber verdi. İşte melekler kendilerinde olmayan bu Ademi kemalata secde etiller. Bu secde namazda yaptığımız secde gibi olmayıp o kemalatı kabul etmek ve ona tazim hürmet etmektir. Bu aynı bilgisiz kimsenin insanı kamil’in ilimini irfaniyetini kabul ederek ona saygı gösterip hürmet etmesi gibidir.  
6- Soru: .Adem a.s. topraktan yaratılması nedir:
 Cevap: Adem’in halkıyetinde/yartılışında üç özellik vardır. Birincisi Cenabı Hakkın Ademin bedenini çamurdan yaratıp iki eli ile düzeltmesidir. İkincisi Ademe kendi ruhundan üflemesidir. Üçüncüsü ise Ademe allemel esmayı öğretmesidir. Ademin çamurdan yaratılması, Ademin et ve kemiklerden oluşan bedeninin tabiata meyilli olarak yaratılmasıdır. Bu beden aynı zamanda Ademin bu yeryüzündeki elbisesi olup, Adem bu alemden göçtüğünde bu elbise aslına yani toprağa dönerek yine kabir/mezar çukurunda toprak olur. Ademin Hakk’ın İki eli ile yaratılması ise, Hakk’ın bir eli olan Celal ismine, diğer eli olan Cemal ismine Ademin mazhar olmasıdır. İşte Adem, bu Celal ve Cemali kendinde cem edip toplayan yegane kul olması itibarıyla Hakkın, yeryüzündeki Halifesidir. Bu Kemalat başka yaratılan hiçbir varlıkta mevcut değildir.
    Ademe Hakk’ın kendi ruhundan ruh üflemesine gelince. Hz. Pirin birinci kuşak halifelerinden olan kavadarlı Hacı kadir bey “Allah Ademe ruhundan üflemesiyle ona cemi ilimlerin keşfini öğretti “ diyor. Hakikatta ilim, Allahın zatına taaluk eden yani zatı ilahi ile irtibatlı olan ilimdir ki, bu ilim ancak Kamil bir mürşitten öğrenilir. Bu itibarla “ilmi tevhid ilimlerin anasıdır” demişlerdir. Çünkü her bilgi ve davranış ilmi tevhidle fayda verir. Eğer bir kimse Kamili mürşidden İlmi tevhidi tahsil etmedi ise o kişi, hangi ilimleri tahsil edip o ilimlerin alimi olursa olsun yaradılışının yüce gayesi olan Hakka vuslata eremez. Kendinde ve cümle eşyada mevcut ve zahir/apaçık olan Cenabı Hak’tan mahçup/perdeli olur. Böyle bir kul bu alemde Rabbından perdeli olduğu gibi ahirettede Rabbından perdeli olur ve Rabbını müşahade edemez. İşte Ademe Hakkın kendi ruhundan üflemesi o kulun, kendinde ve cümle eşyada mevcut olan Hakk’ı müşahade etmesidir. Ademe allemel esmanın öğretilmesi ise Allahın, görünen ve görünmeyen cümle alemlerdeki tecellilerinin her çeşidine, cibiliyetine Ademin vakıf olmasıdır. Yani Uluhuyetin, Hakka ait olan ve Halka ait olan cümle isimlerle olan zuhurunu tanıması ve müşahade etmesidir. Adem işte bu allemel esme marifetiyle, meleklere alemlerin ve kendilerinin mazhariyetlerinden haber vermiştir. Velhasıl, Ademin yaradılışındaki üç özelliğin manası ve izahı böyledir.     
7-Soru: İblisin ateşten yaratılması nedir.
 Cevap: İblis, cin kavminden olan Can’ın çocuğudur. Aynı meleklerin nurdan, Adem’in suretinin topraktan yaratılması gibi Cinler, ateşten yaratılmıştır. İblisin atası olan Can çift cinsiyetli, yani hem erkekliği hemde dişiliği olan bir cin idi. Ve kendi erkekliği ile kendi dişiliğinin temasından hamile kalıp, iblisi doğurmuştur. Ve Böylece iblis zuhura gelmiştir. Bu itibarla, ehli kemal her kul insan olmakla yaradılışının yüce amacı olan Rabbına vuslat etmeye müsait istidatla yaratılmıştır demişlerdir. Fakat bu yüce amaca ulaşmak “Ey iman edenler Allah’tan korkun O na kavuşmaya/varmaya vesile arayın O nun yolunda gayret gösterin ki kurtuluşa erebilesiniz”Maide(35) ilahi beyan gereği, ancak mürşidi kamil’in irşadı ile mümkündür. Çünkü ayette zikredilen “vesile” zamanın kamil mürşididir. Eğer bir kimse ben hiç kimsenin irşadına ihtiyaç duymadan, kendi kendime Rabbıma kavuşurum anlayışı ile hareket ederse o kimseden meydana gelen anlayışlar, hep zan üzere olup onu rabbından perdelemekle, onun iblisi olur ve onu Rabbın müşahadesinden mahrum eder. Böyle bir kimsenin kendi kendine, yani kendi aklım ve fikrim bana yeter, benim kimsenin irşadına ihtiyacım yok anlayış ve hali, iblisi doğuran can’ın durumu gibi olup, o kimseden hasıl olup doğan anlayış ve zan’lar, cehalet ve delalet üzere olan iblisliktir vesselam.      
8- Soru: Hz. Hava’nn yaratılması nedir.
  Cevap : Adem Ruh, Hava ise nefs mazharıyetidir. Niyazi mısri hz lerinin buyrduğu gibi “Nefs Ruh ile zindedir..” yani nefsi ayakta tutan Ruh’tur, Ruh olmazsa Nefste olmaz. Ruh cümle alemleri ve alemlerdeki her bir şeyi kendinden zuhura getiren Hakk’ın ikilik kabul etmeyen Vahdeti’dir/Bir’liğidir. Nefs ise kendine nisbetle varlığı olmamasına rağmen, kendine varlık vücut nisbet ederek Bir olan Hak varlığını ikileştirerek çoğaltandır. Bu itibarla kulun nefsi onun Hava’sıdır. Kulun nefsine uyması ise onu iblis ile arkadaşlığa götüren Hava’ya tabi olmasıdır. Kulun Ademiyete mazhar olması ise, kendinin ve cümle varlık aleminin ikiliğinden arınıp saflaşarak Ruh Bir’liğine, Vahdet’e yükselmesidir. Bu itibarla nefs Hava’sının kendine nisbetle vücudu olmayıp, Vahid/Bir olan Ruh’ Adem’in den zahir olması, Hava’nın Ademden yaratılmasıdır.
9 - Hava’nın Ademin sol tarafındaki kemiğinden yaratılması nedir.
  Cevap: Kulun günah ve haram işlemeye meyilli olması nefs’e mazhar oluşundandır. Şeyhül ekber Muhiddin Arabi hz. leri, “Ademiyet’in üstü gökleri ve ruh mazharıyetini, sağ tarafı Allaha itaatı, sol tarafı ise itaatsizliği remzeder” diyor. Kuranda ise: “Sizde üç sınıf olduğunuz zaman ki sağda sağın adamları ne mutludur onlar, solda solun adamları ne mutsuzdur onlar, önde olanlar (var ya) onlar öncüdürler.” (Vakıa 7-8-9-10) buyrulur. Bu ve benzer ayet beyanlarından anlaşıldığı gibi sol taraf itaatsizlerin itaatsizliklerinin açığa çıktığı taraftır. Bu itibarla Nefsin günah ve haram işlemeye meyilli ve müsait olmasından, Nefs Hava’sı Adem’in/Ademiyetin sol tarafından yaratılmıştır.
    


10- Soru: Adem ve Hava nın örtündüğü Cennet yaprakları nedir:
 Cevap : Adem Hava ile yasağı çiğnediklerinde “…çıplak kaldılar ayıpları kendilerine göründü ve bu ayıplarını cennet yaprakları ile örtmeye başladılar...” (Taha-121) Bu ayet beyanındanda anlaşıldığı gibi, Ademle Hava gaflete düşüp, Hak’tan perdelenerek Ruh Ademliğine hiç yakışmayan haller ve kendilerine nisbet’le davranışlar sergilediler. İşte Adem ve hava nın bu duruma düşmeleri onların, çıplak kalmaları ve ayıp yerlerinin görünmesidir. Bu mesele aynı zındıkların halidir ki, zındık kendi nefsini ifna etmeden nefsine Hak, Rab diyerek nefsi ile Allah’ı kayıtlar. Zındık Meclislerden ezberlediği ve ariflerden duyup okuduklarını taklid ederek eşya ile Hakkı kayıtlayıp eşyaya Hak dediği için küfr ederek günaha girer. Birde bu hal ve anlayışlarını bazı ayetler hadisler ve ariflerin kibar kelamları ile örtmeye kalkışırlar. Bunlar hakkında kuranda ; “…Kalbi eğri ve Bozuk olanlar kur’anın muhkem anlamı açık ayetlerini bırakıp müteşabih ayetlerini kalbindeki eğriliğe hastalıklara göre tevil eder…”( Ali İmran-7) Buyrulur. İşte zındıkların ayıp ve küfür üzere olan anlayış ve hallerini böyle ayet hadis ve ariflerin sözleri ile örtmeye çalışması Ademle havanın ayplarını cennet yaprakları ile örtmeleri gibidir. Çünkü ayetler hadisler ve ariflerin sözleri Rabbın katından olmak itibarıyla, cennet yapraklarıdır.   
11-Soru:. Ademin Cennet`ten kovulması /çıkması nedir.
  Cevap: Yukarıda beyan edildiği gibi Ademin girdiği cennet, berzah cennetidir. Berzah alemine bu imtihan yeri olup bu alemde yaşayıp ömrünü tamamalayan, ehli nefs dahil olur ve orada büyük kıyameti bekler. Bu bekleyiş ya cennet rahatlığı ile yada cehennem azabı ve rahatsızlığı ile olur. Berzah aleminin bir ismi de kabir alemidir ki, Hz peygamber ef. “sizin kabirleriniz ya cennet bahçerinden bir bahçedir yada cehennem çukurlarından bir çukurdur.” buyrurmuşlardır. Berzah alemi aynı zamanda Allah’ın mertebelerinden bir mertebedir. Bu mertebenin müşahadesine ariflerin mazhar olması ise küçük haşırdır, ki arifler bu mertebeye “ölmeden evvel ölünüz” Hadisi şerif sırrıyla dahil olup, bu berzah mertebesinin müşahadesiyle haşr olurlar. Bu küçük haşır olan berzah mertebesinden çıkış ise, ehli Hakk için terakki etmek olup, Hakkın kendi vahdetinden zuhura getirdiği varlıklar alemine, vahdetin kesretine yükselmesidir. İşte Adem a.s. gaflet ederek günah işlemesinden sonra, hemen toparlanıp “….Adem, Rabbinden birtakım ilhamlar aldı ve derhal tevbe etti. Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve merhameti bol olandır.” (Bakara-37) Beyan edildiği gibi, Allahtan af diledi ve Allah’ta Ademin tevbesini kabul edip, affetti ve onu terakki ettirerek berzah mertebesi cennetinden çıkararak kendi kesreti ile, yani vahdetin kesreti ile şereflendirdi vesselam
12-Soru: Ademin Yeryüzüne inmesi nedir.
 Cevap: Kuranda "Bir kısmınız bir kısmınıza düşman olarak aşağıya inin. Belli bir süre kadar yeryüzünde sizin için bir bekleme yeri, bir nimet/bir yararlanma imkânı olacaktır." (Araf 24,25)Buyrulur. Üzerinde yaşadığımız ve yaratıcı tarafından imtihan edildiğimiz bu alem yeryüzüdür. İster peygamber ister veli, kim olursa olsun Adem suretinde bu aleme gelen herkes bu yeryüzünde ömrü müddetince imtihana tabi olarak yaşar. Bu yeryüzü alemine gelişimiz, bizim elimizde ihtiyarımızda değildir Allah tarafından yaratılarak bu aleme doğduk. Fakat bu alemde Ademi kemalata ulaşıp ulaşmamak bizim elimizde ve ihtiyarımızdadır. Her kim bu alemde peygamber varisi olan ehli kemali dinler de, zamanın mürşidi kamilinin irşadına mazhar olursa o kul Ademi kemalata, yani Ademiyet mazharıyeti ile yaradılışının yüce gayesine ermiş bir kullukla cümle alemlerde var olur. Her kim ki yaradılışının yüce amacına uygun bir kulluktan uzak bir yaşantıyla bu alemde var olursa o, bu alemde elde ettiği kulluk ile ebedi hayatını mahf eder ve Rabbından hicaplı perdeli bir kullukla var olur. İşte bu iki kısım yani Ademi kemalatı arayanların ve aramayanların hal ve davranışlarından hasıl olan zıdlıklar ve düşmanlıklar, yeryüzündeki Adem oğlunun ahvali olup onun imtihanıdır. İşte bunu beyanla ayette,  "Bir kısmınız bir kısmınıza düşman olarak aşağıya inin…” buyruluyor.
13-Soru: .Adem a.s. halifeliği nedir.
Cevap: Tikveş kavadarlı Hacı Kadir bey hz leri “Adem Allahın cem, hazretül cem ve cemmülcem zuhuruna halife oldu” buyurmuşlardır. Adem bu mazhar olduğu halifelik’le yeryüzünde, Allaha ve ahirete imanı, Allah’ın emir ve yasaklarını, hükümlerini ve meratibi ilahiyi tebliğle irşad ederek Allahın kullarını aydınlatıp, Allahın Rızası ve iradesi doğrultusunda bir kullukla yaşayıp var olur.

   
14- Soru İblisin cennet`ten kovulması nedir.
Cevap: Bu mevzu Kuranı kerimde  ”Andolsun ki sizi yarattık, sonra sizi biçimlendirdik, sonra da meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. Onlar da secde ettiler. Ama İblis etmedi, secde edenlerden olmadı o.
Allah buyurdu: "Sana emrettiğimde secde etmeni engelleyen neydi?" İblis dedi: "Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın."
(Araf-11,12) “Buyurdu: Hadi, çık oradan! Sen kovulmuş birisin. Din gününe kadar lanetim üzerinedir." (Sad-77,78)  Ayetleriyle beyan edilir. Bu ayet beyanlarından açıkça anlaşıldığı gibi İblis, Hakk’ın “Ademe secde edin” emrine riayet etmeyerek isyan etti ve lanetlenerek, Allahın huzurundan kovuldu. İblisin huzuru ilahiden kovulmasının sebebi “Ademe secde edin” emrinin Allahın emri olduğu halde, Allahın bu emrine uymamasıdır. İblis bu emre uyacağı yerde, apaçık olan emri ilahiyi tevil ederek yorumladı ve ben ateşten, Adem ise topraktan yaratıldı, Ateş topraktan önce yaratıldığından önce yaratılan sonra yaratılana secde etmez, dedi ve Allahın emrini çiğnedi. Böylece Ademi kemalat’tan mahrum kaldı ve Allahın huzurundan lanetlenerek kovuldu.
 Bu mesele yakın manada şöyledir: Bir kimse Ademi kemalatın açığa çıktığı Kamil Mürşidin irşadına mazhar olduğu halde, Kamilin telkini olan emri ilahi’ye riayet etmezde, emri ilahi olan telkin ve nasihatlara uymayıp, onları tevil ederek ben daim namazdayım deyip beş vakit olan Allahın emrine uymaz, ben daim oruçluyum deyip Ramazan orucunu tutmazsa, benzer Allahın açık emirlerini tevil ederek riayet etmezse o kişi, Kamilin irşadı ile hasıl olan Ademiyetten ve Hakka vuslattan mahrum ve mahçup/perdeli olur. İşte o kişinin Rabbına vuslattan mahrum olması onun Rabbın huzurundan kovulmasıdır. Çünkü bu alemde Hakka vuslat ancak mürşidi kamilin telkin ve irşadıyla mümkündür. Ve bu alemde Hak’tan mahçup olan ahirette de Hak’tan mahçup olur. Bunu beyanla kuranda “Bu dünyada kör olan ahirette de kördür”(İsra-72) Buyrulur. Yine bu konuda Kosovanın Rahoves şehrinde medfun Malik Hilmi Hz. leri   
Hakkı görmeyen
Oldu merdudan
Sakın ey ihvan
Olma şeytanan  Diyor.
Velhasıl, bir kişi zamanın Kamili’ni bulur ondan teveccüh görüp telkin aldığı halde telkine uymazsa, o kimse Ademi kemalata ulaşamaz ve Rabbı’na Kavuşmaktan mahçup ve mahrum olur. İşte Ademi kemalattan gafletle Rabbı’na vuslat mahrumiyeti, o kişinin Hakkın huzurundan kovulmasıdır vesselam.
15-Soru: Ebedi cennet/Yeryüzünde girilen cennet nedir:
 Cevap: Bu sorunun cevabı on yedinci sorunun cevabıyla beraberdir.
16.-Soru:``hep birlikte orada inin” demek nedir.
 Cevap: Bu sorunun cevabı on ikinci sorunun cevabının içinde verildi.
17-Soru:.Hz. Muhammed a.s. miraçta cennete girmesi nedir.
 Cevap: Hz. Muhammed s.a.v efendimizin miracı biri cismani diğeri Ruhani olmakla ikidir. Cismani miracı Bütün varlıkların tespihi o kudretdir ki, ayetlerimizden bazılarını kendisine gösterelim/kendisini ayetlerimizden bir parça olarak gösterelim diye kulunu, gecenin birinde Mescit-i Haram'dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya yürütmüştür. Hiç kuşkusuz, O'dur Semî' ve Basîr.”(İsra-1) Ayeti ile beyan edilen miracıdır. Ki bu miraç, sadece Hz. Muhammed s.a.v efendimize mahsus mucize olarak cismen gerçekleşen miraçtır. Ruhani miracı ise (Necm- 2…18 ) ayetlerinde beyan edilen miraçtır. Ki bu Ruhani miracı Hz Resulullah efendimiz yaptığı gibi, cümle peygamberler ve insanı kamil olan velilerde yaparlar.
   Ruhani miraç bu yeryüzü olan imtihan aleminde kulun, kendi nefsinde ve cümle eşyada mevcut olan Rabbını müşahade edip Rabbına kavuşmasıdır. Bir kul ancak mesleki resulde meratibi ilahi irşadıyla kendinde ve cümle alemdeki Rabbına vuslat eder. Ki bu vuslat o kulun irfan cenneti olup, irfan cennetinde kul, daima Rabbın cemal müşahadesi ile zevklenir. İrfan cennetine bu alemde girenler, hangi alemde olursa olsunlar bir daha ebediyen bu cennetten çıkmaz, hep Rabbın müşahadesi ile zevki sefa sürerler. Meratibi ilahi irşadından mahrum olan müminler ise, bu alemde işledikleri güzel Salih ameller ile ahirette amel cennetine girip orada nefislerini cennetin huri gılman ve köşk gibi nimetleri ile lezzetlendirirler. Fakat bunlar irfan cennetinde Rabbın Cemal müşahadesinden mahçup ve mahrum kalırlar. Velhasıl Hz. Resulullah efendimizin ve cümle peygamber ve insanı kamil olan velilerin bu alemde, yani yeryüzünde girip dahil oldukları ve ebediyen çıkmadıkları cennet irfan cennetidir. Bu beyanlar ile on beşinci ve on yedinci sorular cevaplanmış oldu.
18-Soru: Hz. İdris  a.s. cennete girmesi, çıkması, ve yeniden girmesi nedir.
Cevap: Hz idris Cebraile beni cennete götürürmüsün dedi, Cebrail götürürüm fakat benimle beraber cennetten çıkman şartı ile dedi. Böylece anlaşıp beraberce cennete girip dolaştılar cennet nimetleri ile zevklendiler. sonra beraberce anlaştıkları gibi cennetten çıktılar. Cennetin kapsında hz. İdris makasımı unuttum, gidip alayım dedi ve cennete girdi bir daha çıkmadı. Bunun üzerine Cebrail cennete girip hz idrise, hani anlaşmıştık neden çıkmıyorsun dediği zaman idris, ben seninle girip çıkmak üzere anlaştım, ikinci defa girdiğimde çıkacağım diye sana söz vermedim dedi ve cennetten çıkmayıp cennette kaldı.
   Bu meslenin bu gün bize hitabı şöyledir: Hz Cebrail vahy getiren melek olup aklı Muhammed s.a.v mi remzeder. Muhamedi akıl mazharı ise zamanın Kamil mürşididir. Kamil bu mazharıyetle, salikle beraber meratibi ilahi yani Allahın makamlarını mütaala ve müşahade ederek salike yol gösterip irşad ederek onu aydınlatır ve bu esnada birlikte cennetül irfan zevki ile zevklenirler. işte bu hal idrisin Cebrail ile cennete beraber girmeleri ve cennetle zevklenmeleri gibidir. Salik irşad olup meratibi ilahiyi hatmedipte kamil bir insan olunca, artık cümle meratibi ilahi yani Allahın makamlarının keşfi marifetiyle zevklenir, ve bu ilahi zevk ile cennetül irfanda ebediyen kalır. İşte idrisin ikinci defa cennete yalnız giripte çıkmaması hatmül makamla insanı kamil olup, mürşidin irşadına ihtiyaç duymadan salikin irfan cenneti ile zevklenmesidir. Çünkü pir seyyid Muhammed nur hz leri “İlmin makam itibarıyla sonu vardır zuhur itibarı ile sonu yoktur” buyurmuşlardır. Ki Kamil mürşid irşadı ile hatmül makam olmak, ilmin sonuna ermektir. Velhasıl Kamil’le beraber onu irşadıyla Hakkın makamlarını salikin mütaala ve müşahade etmesi, cebraille beraber cennete girmektir, salik’in Hatmül makama ulaşıp insanı kamil keyfiyeti ile yaşaması, cennete girip bir daha çıkmamaktır vesselam.  
19- Soru:.Iblis esması arapça değil yabanci bir esma`dir:
Cevap: Olabilir
20.-Soru: Meleklerin secdesi namaz secdesi gibimi yoksa hürmet anlamındamı
Cevap: Bu secde namaz secdesi gibi olmayıp, Ademdeki kemalatı kabullenerek tazim ve hürmet etmektir.
21.-Soru: Adem a.s. mın meleklere esmayı bildirmesi-öğretmesi nedir:
Cevap: Adem as. Allemel esmaya mazhar olmakla Hakkın isimlerine, cümle alemlerin ve alemlerdikilerin isimlerine ve bu isimlerin mahiyetlerine vakıf oldu. İşte Adem as. Bu kemalat ile meleklere kendi varlıklarından haber verdi, ve onlara kendi varlıklarını öğretti. Bu kemalattan habersiz ve mahrum olan melekler, o kemalatın zahir olduğu Ademin üstünlüğünü kabul edip ona secde ettiler. Bu gün Dahi Ademi kemalatın mazharı olan İnsanı Kamil mevcut olup, onun mazhar olduğu ademiyet irşadı ile aydınlanan kimseler, Ademi kemalata saygı ve hürmet edip bu secdeyi yaparlar vesselam.  
22- Soru: Şeytan ve cinler nedir (cinlerin iyilerinin kötülerinin olması nedir).
  Cevap: Şeytanın yani iblisin mahiyeti yedinci sorunun cevabında izah edildi. Kuran’da "Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet/kulluk etsinler diye yarattım."Zariyat (56) Buyrulur. Ki, bu ve benzer ayet beyanlarından anlaşıldığı gibi Cinler, ateşten yaratılmış, mazharı latif olan mükellef varlıklardır. Yani cinler Allahın emir ve yasakları ile mükellef olup, bu emirlere yasaklara riayet edenleri olduğu gibi, riayet etmeyip isyan ederek günahkar olanları da vardır. Fakat cinlerin mükellefiyeti eksik bir mükellefiyet olup insan makamının aşağısıdır. Bunu beyanla kuranda Biz insanı en güzel biçimde yarattık.” (Tin-4) Buyrulur. Bu itibarla cinler makamı insana yükselemezler ve insanın makamından gafildirler.
23-Soru: Kabil ve Habil ... (özelikleri ve birbirini öldürmeleri nedir)
 Cevap: kabil ve Habil Adem ile hava’nın iki çocuklarıdır. Bunlar Allaha kurban sıundular fakat, habilin kurbanı kabul oldu kabilin kurbanı kabul olmadı, bunun üzerine kabil habili hased etti ve onu öldürdü. Zahiren Ademin çocuklarının kıssası böyledir. Bu kuran kaynaklı kıssanın bugün bize hitab eden yönü ise şöyledir. Adem aynı zamanda manevi vücudun hasletlerinden olan “Kalp” mazharıyetidir. Kalp Ademin den nefs hava’sı sadır olur, nefs hava’sı da iki kısım tecelliyle doğar ki, bu iki tecelli birbirinin zıddı olan hidayet ve delalet yoludur. Hidayet yolu peygamberlerin ve müminlerin yolu, delalet ise iblisin yoludur. Bunlar birbirinin zıddı olmakla insanın kulluğuna tesir ederler. Bunların hangisi diğerini mağlup edip insanda hakim olursa, o kişiden hidayete yönelik veya delalete yönelik kulluk açığa çıkar. Hidayet kulluğunun cömertlik, yumuşak huyluluk, aşk, ilim gibi bir çok tesiri ve tacellisi olmakla beraber, bunları başı “kanaat”tır. Delalet kulluğunun da cehalet, gaflet, hırs, isyan gibi tesir ve tecellileri olmakla beraber, bunların başı “tamahkarlık”tır. İşte kalp Ademi ve nefs hava’sından doğup zuhura gelen ve bizim kulluğumuza tesir eden, bu iki birbirine zıt tecellinin hidayete yönelik olanı Habil, delalete yönelik olanı kabildir.
    Ademoğlunun mazhar olduğu Delalet Kabili’nin tamahkarlık edip hidayet Habili’ne galip gelmesi onu öldürmesidir. Çünkü bütün kötülüklerin önünde öncesinde tamahkarlık olur, sonra kıskançlık, hased, hırs vb. gelir ve o kul günaha girer. Habil ise hidayete yönelik olduğundan, kanaat ederek affedici, sabredici, ilimle meşgul olup, daima iyilikler üzere kulluk yapmaktır. Her zamandaki Adem oğlu yani her insan, yaradılışından kendisinde var olan potansiyelindeki Habil ve kabil hasletleri ile kulluk yapar. vesselam. 
24 - Soru: hased ilk günahmı
 Cevap: delaletin ilk tesiri “tamahtır” ki tamah hased ile aynı anlamdadır.
25- Soru: Iblis Ademe a.s. neden hased etti
  Cevap: tamahkarlık hased etmek gibi kötülükler, hepsi cehalet ve delalet olarak zahir olur ki, delaletin baş mazharı iblistir ve iblis cahildir. Bu itibarla Haset ve diğer cümle kötülüklerin temelinde iblislik vardır.
26-Soru:  Kabil Habile hased etmesi nedir.
 Cevap : Bu soru yirmi üçüncü sorunun cevabı ile cevaplandı
27-Soru: .Ademe ve Havaya emir verilmiştir/Ademin ve Havanın Emre uymaması nedir.
 Cevap: Adem ve Hava cennette iken Allahın yasakladığı “…şu ağaca yaklaşmayın..” emrini çiğnediler ki, yukarıda izah edildi.
28.- Soru: İblise ve Meleklere emir verilmiştir bu emre meleklerin uyup İblisin uymaması nedir.
 Cevap : Meleklere ve iblise verilen emir Ademe secde etmeleri emridir ki, bu emri melekler itaat ederek yerine getirdi, iblis itaat etmeyip isyan ederek Allahın bu emrine uymadı. 
29-Soru:. Kur`an`da ruh bedendeki dirilik kastedilerekmi zikredilmiştir. Cevap : Kuranda  “…ve insanın yaratılışına çamurdan başladı.Sonra onun neslini bir usareden, hor görülen bir sudan oluşturdu. Sonra ona bir biçim verdi ve onun içine kendi ruhundan üfledi. Sizin için işitme gücü, gözler ve gönüller vücuda getirdi…” Secde(7-8-9) Buyrulmuştur. Bu ve benzer ayet beyanlarından açıkça anlaşıldığı gibi, Ademoğlunun bedenindeki dirilik/hayat Ruhtandır. Çünkü Ruh, hayat sıfatı ile açığa çıkar. Hayat’ta olup yaşayan her insanın, yani Ademoğlunun bedeninde ilim, irade kudret işitmek görmek, kelam ve tekvin olan Allah’ın sıfatı subutiyesi mevcut olur. Bunu beyanla Hasan Sezai hz leri
Cümle sıfatı cem etti anda
Türlü cevherler koydu ol kanda
 Gözün aç sakın gezme yabanda
 Her ne dilersen dile Adem’den dile. Demiştir.
30-Soru: Her Adem oğlunda var olan bu sekiz sıfatı subutiye insan ölünce ne olur.
 Cevap: Her Ademoğlunda mevcut olan Sıfatı subutiye Allaha ait olup, sıfatların aslı nurdur. Ademoğlu ölümle bu alemden geçtiği zaman bu sıfatlar, o kul’un varlığı hakikatı ile berzaha ve ahirete intikal olur. Kul hangi alemde var olursa olsun, mazhar olduğu Allahın bu sıfatları ile, varlığı ebediyen devam eder. Ademoğlunun ölümü ile toprağa verilen, insanın hakikatı olmayıp onun topraktan yaratılan ve etinin kemiğinin oluşturduğu beden varlığıdır. Çünkü bedenin aslı toprak olup, beden aslı olan toprağa döner. Fakat Ademoğlunun hakikatının sonu olmayıp ebediyen devam eder. Vesselam.
 Mesleki Resulu melamiye mürşidi kamili olup, irşad hizmetini Kosava devletinin prezren şehrinde devam ettiren Abdullah Rahte efendinin şahsımıza tenezzül ve teveccüh ederek yöneltmiş olduğu, bu irfaniyet yüklü soruların cevaplanması hatalarıyla beraber tamam oldu. Unutulmamalıdır ki, her tevil tefsir ve yorum, muhkem olan ayetlere ve dinin temeli olan ahkamına ters düşmeden daha başka şekilde de tevil edilir, tefsir edilir ve yorumlanabilir. Herşeyi en iyi bilen Allahtır.     
                                                                          6 Nisan 2009 Pazartesi
                                                                                   Nejdet Şahin

Hiç yorum yok: