18 Haziran 2011 Cumartesi

Gecelerin sultanı KADİR GECESİNDEKİ hikmetler

          Kullarına Kuran’ı kerim ile dosdoğru yolu göstererek, hidayete yönelten Allah’a hamdolsun, Resulü Muhammed ve ehli beytine selam olsun.
          Kur’anı kerim’in, Allah katından inzal olduğu (indirildiği) gece olarak kabul edilen Kadir gecesi hicri takvime göre, Ramazan ayının yirmi yedinci gecesinde tüm İslam âleminde müminler tarafından, çeşitli hayra yönelik etkinlilerle kutlanır.
Çünkü Kuran’ın, bu ayda indiği “Ramazan o aydır ki; insanlara kılavuz olan, iyi kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kuran, onda indirilmiştir…” (Bakara-185) beyanıyla sabit olduğu gibi, yine Kurandaki; “Biz onu kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin niteliğini sana gösteren nedir. Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh, Rablerinin izniyle o gece her iş için inerde iner. Bir esenlik ve huzur vardır; sürüp gider o, tan yeri ağarıncaya kadar. (Kadir suresi-1..5 ) beyanlarından açıkça anlaşıldığı gibi Kur’an, ramazan ayının kadir gecesinde inzâl olup inmiştir. Bu ramazan ayının kadir gecesindeki Kur’an’ın inişi, Zatı ilahiden levhi mahfuza olan bir iniş olduğu genel kabuldür. Ehli kemal, Levhi mahfuz’un Hz. Muhammed s.a.v’in gönlü olduğunu ifade ederek, kadir gecesi, Resulullah efendimizin gönlüne kuran’ın Allah’ın Zatı’ndan toptan indiği gece olduğunu beyan etmişlerdir.
         Hiç şüphesiz insanın, cenabı Hak tarafından yaradılışının bir gayesi vardır. Ve Kuranda insanın yaratılış gayesi; "Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım." Zariyat (56) olarak beyan edilir. Bu ayette ifade edilen abdiyet, kulluktur. Müfessir ve irşadla görevli sahabe İbni Abbas (R.A). “Bu ayetteki abdiyetten / kulluktan maksad ehli tevhid ve Arifibillah olmaktır” diye yorumlamıştır. Yine bu ayet hakkında, pir seyyid Muhammed nur’un ikinci kuşak Halifelerinden Pirezerenli Hacı Kamil TOSKA Hz.leri; “ Bu ayetteki kullukta üç hikmet vardır, birinci hikmet ameli salihtir, ikinci hikmet yakaza ki, zikri daim uyanıklığıdır. Üçüncü hikmet ise tevhidi mabuddurdemiştir. Ki Ameli Salih, Allah’ın Kur'an-ı Kerimde yapın ve yapmayın dediği, kulun yapmasından ve yapmamasından Allah’ın razı olduğu cümle emirleri ve yasaklarıdır. Yakaza ise, Cenabı Hakk’ın emirlerine ve yasaklarına riayetle beraber, kulun zikri daim mazhariyetiyle olan gafletten uyanıklığıdır. Tevhidi mabud ise kulun, ibadet ettiği ve zikrettiği Allah’a, Tevhidi Hakiki irfaniyetiyle bu âlemde vuslat edip kavuşmasıdır. Ki, bu aynı zamanda insanın yaradılışının ideal amacı olup, şahadet Âlemi’ne yani bu âleme gelişimizin yüce gayesidir.
         Yine Pir Seyyid Muhammed Nur Hz.leri “Kur’an şeriat, tarikat, hakikat ve marifet olan dört ilim ve yedi mertebe üzerine inzal olmuştur” buyurur ki, kulun yaratılışının yüce amacına ulaşıp Rabbı’na kavuşabilmesi ancak, bu Kur’an kaynaklı dört ilim ve yedi mertebe olan Allah’ın makamlarının irşadı ile mümkündür. Ve bu irşadla aydınlanan bir kul’un gönlü ancak, kadir gecesinin ledduni hikmeti gereğince Kur’an sırrı ile dolar. Ve o gönüle sırrı Kur’an inzal olur. İşte, böyle bir kimse aynı zamanda Kur’an’ın sırrı ve Kur’an’ın ikizi olur. Çünkü hadisi şerifte; “Kur’an la insan ikiz kardeştir” buyrulur. İkiz kardeşlik kardeşlerin ikisinin de aynı özellikleri taşımalarıdır. Kur’an la ikiz olma özelliklerine akıl baliğ olan her insan potansiyel olarak sahiptir. Fakat bu potansiyel özellikler insanı kâmil dışındaki her insanda pasif, fakat insanı kâmil de aktif olduğundan, Kur’an la ikiz olmaya ancak insanı kâmil mazhar olup Kur’an’ın sırrı Kâmil insandan zahir olur. Ki, Hz. Ali Sıffın isyanında “Ben konuşan Kur’anım demekle, işte bu gerçeğe işaret etmiştir.

         Bu itibarla Kadir gecesinin ledduni hikmetleri, Kadir suresini oluşturan ayetlerinin içinde mevcuttur. Buna göre ayette beyan olunan; “bin aydan daha hayırlı kadir gecesi,”  gönlüne, sırrı Kur’an inzal olan kulun, insanı kâmil makamına ulaşmasını ifade eder.  Yine Ayette geçen “Bin ay” ise, seksen üç yıl olup bin ay, yani seksen üç yıl dolu, dolu yaklaşık bir insanın yeryüzü âlemindeki ömrünün beyanıdır. Ve bir kimse ömrü müddetince hangi ibadet ve kullukları yaparsa yapsın, gönlüne açılan sırrı Kur’an mazhariyetiyle onun “kadir gecesini idrak etmesi” ve insanı kâmil makamına ulaşması, bir ömür boyu yaptığı ibadet ve kulluktan “daha hayırlıdır,” demektir.

Sonraki ayetlerde; “Melekler ve Ruh, Rablerinin izniyle o gece her iş için inerde iner. Bir esenlik ve huzur vardır; sürüp gider o, tan yeri ağarıncaya kadar.” Buyrulur. Ki insanı kâmil’in marifetinden gizli hiçbir tecelli olmaz. Çünkü o her tecellinin Rabbın’dan geldiğine arif olduğu gibi, tecellinin Allah’ın hangi mertebesinden geldiğini de müşahede ederek tanır. Hakk’ın ikiliği olmayan tecellileri Vahdet / Bir’lik mertebesinden geldiğinden, bu tecelli ayette “Ruh” olarak, kulluğa ait tecelliler ise, “Melekler” olarak beyan edilmiştir. “Tan yerinin ağarması” ise, Kulun bu âlemden ölümle ayrılıp, ahiret olan beka âlemine geçmesini ifade eder. Bu itibarla kadir gecesinin mahiyetine haiz insanı kâmil’in nazarında, istisnasız her bir iş ve oluş, Rabb’ın tecelli ederek açığa çıkmasıdır. O, yani insanı kâmil yeryüzünde olduğu müddetçe, “Tan yeri ağarıncaya kadar” Ruhani ve Melekut tecellilerin müşahedesiyle yaşar. Ve insanı kâmil, Allah’ın hangi mertebesinden zuhur ederse etsin her bir tecellinin Rabb’ın hangi makamından olduğunu tanıyarak, Rabbın’dan başka bir şey müşahede etmez demektir.

         Velhasıl, böyle Kamil bir kul aynı zamanda peygamber efendimizin; ..Ramazan ümmetimin ayıdır” Sözündeki hikmet gereği, gönlüne dolan sırrı Kur’an idrakiyle Hz. Muhammed s.a.v’in, has ümmeti olmakla da şereflenmiş olur.

        İslam âleminde her yıl coşkuyla ve çeşitli hayra yönelik etkinliklerle, fakat daha ziyade kaza namazı ve nafile ibadetler kılınarak, mana ve hikmetinden gafletle kutlanan Kadir gecesinin ledduni hikmetlerine dair yorumu hatalarıyla beraber tamam olmuştur. Her şeyi en iyi bilen ancak Allah’tır. Selam Hz. Muhammed s.a.v efendimize ve ehli beyte /evladı resule olsun. Rabbım bizleri onların yürüdüğü yoldan ayrılmaktan muhafaza etsin. Velhamdülillahi rabbil âlemin.

Nejdet Şahin

Hiç yorum yok: