18 Haziran 2011 Cumartesi

ORUCUN HİKMETİ

    Allah’a hamd Resulu Muhammed Mustafa s.a.v’e ve evladı Resul’e selam olsun. Cenabı mevlam bizleri de evladı Resule dahil edip onlardan bizi mahrum etmesin.  
    Kur’an’ı kerimdeki;  “Ey iman edenler, oruç sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sizin üzerinize yazıldı/farz kılındı… umulur ki korunursunuz” (Bakara- 183)  Ramazan o aydır ki; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur'an, onda indirilmiştir. O halde bu aya ulaşanınız onu oruçlu geçirsin. Hasta olan veya yolculuk halinde bulunan, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez. Tutulmamış olan günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola kılavuzladığı için Allah'ı yüceltmenizi ister. Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır.” (Bakara- 185) ayetler beyanından da açıkça anlaşıldığı gibi Ramazan ayına erişen her kul eğer bir özrü yoksa onun oruç tutması farzdır. Bu oruç, gecenin bitimi olan imsak vaktinden gündüzün bitimi olan akşam vaktine kadar yemek, içmek, cinsi münasebet vb. orucu bozan şeylerden kesilmek ve onlara yaklaşmamak şeklinde tutulur. Bu oruç hakkında yeteri kadar malumat ulamayı zahirin, yani dinin dış, zahir yönü ile meşgul olan alimlerin kitaplarında, ilmihaller de mevcuttur. Bu orucu Ramazan ayı müddetince tutmak, bir özrü olmayan her mümine farzdır.
   Farsça bir kelime olan oruç, Arapça savm demektir. Savm yemekten içmekten kesilmek, hareketsiz kalmak ve her şeyden elini eteğini çekmek anlamlarını taşır. Savm kuran’da susmak olarak ta ifade edilmiştir.
   Oruç/Savm ibadeti, ledduni hikmeti itibarıyla değerlendirildiğinde ise, sadece ramazan ayında değil, kulun var olduğu her zaman diliminde ve yaşadığı her mekanda tutulması ve yapılması gereken bir ibadettir. Çünkü hakikata göre oruç, kulun gafletten uyanarak onu Rabbın’dan ayıran masivadan, gayrıyetten imsak edip Rabbı’na vuslat (kavuşmak) ile iftar etmesidir. Pir seyyid Muhammed nur hz. leri “Dünya ehli olmak mal mülk zengini olmak değildir, Karun gibi nice zenginler vardır dünya ehli değildir, kapı kapı dolaşan nice fakir vardır dünya ehlidir. Çünkü kulu Rabbın’dan ayıran her ne ise, o dünyadır” buyurmuştur. Ki kulun bu dünyasını, onu Rabbın’dan ayıran alemlerdeki cümle eşya ve varlıklar ile kendi nefsi oluşturur. Bu hakikata işaretle Hz. peygamber efendimiz; “Kim kendini (nefsini) bilirse o Rabbını bilir” buyurdukları gibi, başka bir hadisi şerifte “Rabbımı eşya ile bildim” diyor. Yani Hz. Resulullah bu beyanlarıyla, kendimize ve eşyanın hakikatına arif olmamızı bize tembih ediyor.
   Manevi vücudun hafa, ruh, nefs, kalp ve sır olmak üzere beş mertebesi vardır. Ki, oruç, hikmeti itibarıyla manevi vücudun Hafa mertebesi mahiyeti ile aynıyet içerir. Ve hafa gizli, gizlilik demektir. Hafa yani gizlilik; “…O zahirdir / apaçıktır…”(Hadid-3) Hz. Peygamber Efendimizin ise, ”Rabbınız apaçıktır. O’nu örtecek hiçbirşey yoktur” Beyanlarına rağmen kulun, enfus ve afakında yani kendinde ve cümle eşyada mevcut ve apaçık olan Rabbı’nı cehaleti yüzünden göremeyip, müşahade edemeyişinden hasıl olan Hakk’ın gizliliğidir. Ki Hakk’ı gizleyen perde, kulun dünyası olan gayrıyetidir. İşte hakikatta imsak, kul ile Hak arasındaki perdelere yapılırsa oruç, ledduni hikmete uygun olarak tutulmuş olur. Ve böyle bir kul, var olduğu her alem ve mekanda onu Rabbın’dan ayıran ve alıkoyan her bir şeyden yani gayrıyetten imsak etmekle, kalbindeki zikri daim uyanıklığıyla kendinde ve cümle eşyada mevcut olan, Rabbı’nı müşahade ile iftar etme mutluluğuna ulaşır.
  Bunu beyan ile Hz. Resulullah s.a.v “Oruçlunun iki sevinci vardır, biri iftar ettiği zamandır ikincisi Rabbı’na vuslat ettiği zamandır” buyurmuşlardır. Bu hadisi şerifte ifade edilen “iftar zamanındaki sevinç,” nefsin sevinci olup, Ramazan ayında tutulan orucun iftar anındaki sevincidir. Ki, bu nefsin tabiattan tattığı lezzetlerden hasıl olan bir sevinçtir. Hadisi şerifte ifade edilen diğer “Rabbına vuslat sevinci “ ise, orucun ledduni hakikatına ulaşan kulun, bu alemde Rabbına kavuşmasıyla hasıl olan sevincidir. Ve bir kul için bu sevinçten daha ala onu mutlu edecek bir keyfiyet olamaz, çünkü bu keyfiyet kulun zevkullah ile zevklenmesidir.
   Bu itibarla bir kul Ramazan orucunu kesinlikle tutmakla beraber, Rabbın’dan onu ayırıp alıkoyan dünyadan imsak edip, Rabbına kavuşmakla da iftar ederse,  o zaman ledduni hikmete mazhar bir kullukla her zamanda ve mekanda oruç’lu olur. Allah’u alem .
 
                                                                                     Nejdet Şahin
                                                                            10 Ramazan 2009 Salihli

Hiç yorum yok: