ŞERHEDEN (AÇIKLAYAN): NEJDETŞAHİN
'Aşk-ı
ilahî düştüğü kalbe heman
Ya Kur'an'ı birden
bire vermez aman
Pir seyyid Muhammed nur Hz. özetle; “ Aşkın;
aşk, vahle, heyman olmakla üç mertebesi vardır. Ki bir kimsenin, zerresine
varıncaya kadar bütün mevcudiyetiyle maşukuna (sevgilisine) yönelmesine aşk, böyle
bir kimseye âşık denir. Bütün mevcudiyetiyle maşukuna yönelmekle kendini
kaybetmesine vahle denir. Bütün mevcudiyetiyle yönelip kendini kaybettikten
sonra maşukunu kendinde müşahade etmesine ise heyman denir.”
Buyurmuşlardır. Bu itibarla, eğer bir kimsenin kalbine / gönlüne ilâhi aşk yerleşirse,
o âşığın nisbet varlığı fena / yok olur. Ve âşık ilâhi sevgilinin vahdetinden /
bir’liğinden başka bir şeyle meşgul olmaz. Ki bu meşguliyet aşığın
yokluğunda, bir (vahid) olan ilâhi sevgilinin zat’ı ile zatı’nı müşahadedir.
Kuranı kerim, sure sure, ayet ayet değerlendirildiğinde
furkandır. Tüm ayet ve surelerin cem’i / toplamı itibarıyla ise, kurandır. Ve imamı gazali Hz; “Kuranın sırrı odur ki, kuranın her
neresinden okursanız okuyun ya Allah’ın efalinden, Ya sıfatlarından, ya da
zat’ından bahseder.” demiştir. Ki, cenabı Hak cümle fiillerde zat-ı failliği,
cümle sıfatlarda zat-ı mefsufluğu, cümle varlıkta zat-ı vahdet zuhuru ile
mevcut ve zahir olduğundan, kuran Hakk’ın zat-ı vahdetini / bir’liğini ifade
eder. Ve kuran sırrına erişen bir kulun yokluğunda vahdeti zat’tan gayrı bir
şey kalmadığından, kulun yokluğunda zat’ın zat’ı müşahadesi hâsıl olur.
Bunu beyanla; Aşk-ı ilahî düştüğü kalbe heman ya Kur'an'ı
bir’den bir’e vermez aman buyruluyor. Yani, eğer bir kimsenin kalbine ilâhi
aşk düşüp yerleşirse, o aşığın amanı yani istediği yardım, kuran sırrı olan ilâh-i
sevgilinin vahdet-i zatına kavuşmaktır. Ve bu kavuşma ile aşığın nisbeti
varlığı fenaya / yokluğa eriştiğinden bu müşahade, bir’den bire olur, yani bu
müşahede bir olan zat’tan yine zat’a olur, demektir.
Ateş-i 'aşk kalpte
ederse heyecan
Hest ü sivâyı fenaya olur şayan
Hesti siva; gayrıyet masiva olan
varlıklar, şayan; yaraşır, uygun,
lâyık, demektir. Ki ilâh-i aşk, kalpteki masivayı / gayrıyeti yakıp yok
ettiğinden, bir kalpte ilâh-i aşk ateşinin
hayecanı hâsıl olursa o âşığa, nazarındaki
ve anlayışındaki Hak’tan gayrı olan cümle nisbet varlıkları fena / yok etmek yakışır, buyruluyor.
Ger olsa cehennem
asi-yi sübhân
Aşkıla muazzeb ider anı ol deyyan
Sübhan; noksanlıktan münezzeh
olan Allah. Deyyan; herkesin hakkını
iyi bilen ve veren Allah, demektir.
Buna göre, sübhân olan Allaha isyan ederek asi olmak, o kişiye nasıl cehennem azabı oluyorsa, deyyan olan Allah, aşkıyla da aşığa azap ve eziyet
eder buyruluyor. Ki bu eziyet, aşığın maşuktan / sevgiliden aşkına karşılık
göremeyerek, ilâhi sevgilinin hüsnü cemalini / güzel yüzünü aşığa göstermeme
eziyetidir. Çünkü maşukun güzel yüzünü müşahadeden ayrı kalması, aşığın en
büyük azabıdır. Bu itibarla, Hak aşığının en çok korktuğu şey, ilâh-i
sevgilinin ondan yüz çevirip ayrılmasıdır.
Tavus-ı 'aşk konsa
eğer başına can
Dareynde olursun
sen server-i Sultan
Tavusu aşk; aşkın süslü kuşu, dareyn; dünya ve ahiret iki âlem, Server; baş reis, demektir. Yüce
Allah bir kutsi beyanında; “Beni talep edene bulunurum, kime bulunursam
onu âşık ederim, kimi âşık edersem onu arif ederim, kimi arif edersem onu
katlederim, kimi katledersem ona vasıl olurum, kime vasıl olursam onun diyeti
ben olurum, kimin diyeti ben olursam, benimle onun arasında fark olmaz.”
(Hadisi kutsi) Diyor. Bu itibarla, bir
kimsenin başına tavusu aşk kuşunun konması demek, kulun ilâh-i aşk’la
şeref bulmasıyla beraber, ilâhi sevgilinin o aşığa hüsnü cemalini yani
güzellikler içeren yüzünü göstermesidir. Ki ilâh-i aşk mazharıyeti dareynde yani gerek dünyada gerekse
ahirette ilâh-i sevgiliye vuslat / kavuşma kemali olduğundan, bir kul, ancak ilâh-i
aşk mazharıyetiyle serveri sultan,
yani insanlar içinde insanı kâmil olur.
'Aşk bahrine gir
Hilmî ayrılma bir an
İki cihanda odur
hem dar'ul-aman
Aşk
bahri; aşk denizi / deryası, dar’ul
aman; yardım gelen yer, yurt, demektir. Malik ef. Hz. Hilmi mahlası ile kendini muhatap ederek bizlere; İlâh-i aşk bahrine gir ve asla, bir an dahi
Hak aşkından ayrılma, çünkü dünya ve
ahiret iki cihanda kulluğun kemal
bulmasına yardım, ilâh-i aşk denizinden gelir, diyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder