31 Aralık 2017 Pazar

Gönlüm 'aşkla yandı can

ŞİİR:ABDULMALİK HİLMİ

ŞERHEDEN  (AÇIKLAYAN): NEJDETŞAHİN

                               Gönlüm 'aşkla yandı can
                               Kimseden ummaz aman
                               Senden ister can derman  
                               Aman Allah'ım aman
         Aman; yardım dilemek, gönlün aşkla yanması; kulun gönlündeki Allah sevgisinden gayrı ve başka olan sevgilerin, ilâh-i aşk ateşi ile yanmasıdır. Ki masiva olan Allah’tan gayrı muhabbetleri mahvedip, gönlüne ilâh-i aşk yerleşen bir kimse ancak Hak aşığı olur. Ve Hak âşığı daima maşuku, yani ilâh-i sevgilisi ile beraber olmaktan başka bir şey aramadığı gibi o, ilâh-i sevgiliye yönelip daima ilâh-i sevgiliden aman dileyip yardım ister.
         Bunu beyanla, rivayet olunur ki mecnun oturmuş kum üzerine yazı yazıyor, fakat başka hiçbir şey değil de hep Leyla yazıyormuş. Mecnunu kum üzerine Leylâ Leylâ yazdığını görenler soruyor
     -- Ey mecnun Ne yapıyorsun.
Mecnun;
– Leylaya mektup yazıyorum.
-- Ama Leylâdan başka bir şey yazmıyorsun böyle mektupmu olur.
Denilmesine karşılık Mecnun;
-- Leylâdan başka hiç bir şey yazılmaya lâyık değildir, diye cevap veriyor.
   Bu itibarla; İlâhi aşkla gönlümdeki gayrıyet / masiva muhabbeti yandığı için, Canım / ruhum dertlerimin dermanını sen ilâh-i sevgiliden gayrı kimseden istemez, dermanı ancak sen ilâh-i sevgiliden umar senden ister, aman Allahım aman, (yardım et Allahım yardım et) buyruluyor.       
                               Oldu aklım perişan
                               Senden arar bir nişan
                               Sun'ı zatındır cihan
                               Aman Allah'ım aman
       Aklın perişan olması demek, aklı maaş ve aklı maad’ın perişan olmasıdır. Çünkü daha evvelki beyitlerin açıklamasında beyan edildiği gibi aklı maaş, dünya maişeti ile ilgili olup, aklı maaş hâkimiyetindeki bir kimse, dünya nimetlerine mazharıyetten başka şey düşünmez. Aklı maad, nefsin ahirette amel cenneti nimetleriyle lezzetlenmesiyle iligili olan akıldır. Aklı maad hâkimiyetinde olan bir kimse haramı helâlı gözeterek, rabbinden ayrı zannettiği nefsini ahirette amel cenneti nimetleriyle lezzetlendirmek gayesi ile kulluk yapar. Ve aklı maad, bu âlemde Allahın eserlerini mevcut, fakat Allahın zatını görünmezlik ulaşılmazlık gibi anlayışıyla mevcut değilde mevhum kabul ederek, eserlerini nişan delil yaparak Allaha iman eder.
Aklı kâmil ise, gayrıyet / masiva tesirinden arınmış, makamatı tevhid irfanıyla Hakk’ın gayrısı ile ilgilenmeyen akıldır. Yani kâmil insan aklıdır. Ki bir insan, maaş ve maad aklı hâkimiyetini yıkıp yok etmedikçe aklı kâmile ulaşamaz.
      Bunu beyanla, aklı maaşın ve cümle âlemi Hakk’ın zatına nişan delil kılan maad aklın kulluğumdaki hâkimiyeti perişan oldu. Ve tevhidi efal keşfi irfanıyla Allah’ın zat’ını, sun’ı (sanatı) olan her fiilinde faili olarak görüp, bu cihanı (cümle âlemi) böyle müşahade ederim, buyruluyor.        
                               Görünen hep bu devran
                               Sensin Allah yaradan
                               Sırrın ile buldu can
                               Aman Allah'ım aman
       Devran; feleklerin, âlemlerin oluşturduğu varlıklardır. Cümle varlık dediğimiz yaratılmışlar, Allahın isim ve fiil zuhurundan başka bir şey değildir. Ve gerek isim, gerekse fiil, Allahın sıfatı subutiyesinden zahir olur. Ki, isim ve fiil birleşiminin oluşturduğu suretlerin ve varlıkların sırrı, cümle sıfatların mefsufu olan Allah’ın zatı’dır. Çünkü mefsuf olan zat olmazsa sıfatı subutiye de olmaz, sıfatlar olmazsa isimler ve fiillerin oluşturduğu hiçbir suret ve varlıkta olmaz.
      Bunu beyanla; Görünen cümle varlık âleminin devranı sensin yaratan Allahım. Ve sen her bir yaratılanda zat-ı mefsufluğunla mevcut olduğun için, her varlık seninle var olup, senin sıfatlarınla can (hayat) buldu, deniliyor.
                                Varlığındır görünen
                               Gayrı serab-ı zaman
                               Karîb olan buldu kan
                              Aman Allah'ım aman
      Serap; var gibi görünüp, aslı hakikatı olmayan görüntülerdir. Hakikata göre cümle görünenler, rabbin varlığından başka bir şey olmayıp, Hakk’ın varlığıdır. Hak’tan gayrı olanlar ise aslı olmayan, fakat cehaletle var olduğu zannedilen seraptan başka şey değildir. Her kim Allaha makamlarının keşfi irfanıyla Allah’a karib / yakın olursa, o kul serap görmeyip cümle varlık ve eşyanın aslı hakikatıyla şereflenerek, kâmil iman kân’ını (kanaatını) bulur, buyruluyor. Bunu ifadeyle Hz.resulullah (s.a.v) “Allahım bana bu eşyanın iç yüzünü bildir” demiştir. Ki bu beyanıyla resulullah efendimiz hakikatta serap olarak görünen cümle varlık ve eşyanın iç yüzünü araştırıp, varlıkların aslı hakikatına ulaşmamızı bizlere tembih ediyor. Allahu âlem.    
                               Zill u hayal bu ekvan
                               Mahv olur hepten cihan
                               Baki sensin kema kan
                               Aman Allah'ım aman
       Zill; gölge, ekvan; yaratılanlar, kemâ kân; eskiden olduğu gibi, her zaman, demektir. Kuranı kerimde; “Yeryüzündeki herkes / her şey fanidir, yokluktadır. Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin vechi / yüzü bakidir.(Rahman- 26, 27) beyan olunduğu gibi, her şey herkes her an fanidir yokluktadır. Baki olan ise, celal ve ikram olan rabbin yüzüdür. Ki ikram, cemal mazharıdır. Bunu ifadeyle bu beyitte, cümle yaratılanlar vücudu olmayan zill (gölge) ve hayalden ibaret fanilerdir, yani yoklukta olanlardır. Kemâ kân, yani her anda ve her zamanda baki, varlığı ebedi sonsuz olan Allahım sensin, buyruluyor.  
                               Varımıza yok dayan
                               Çü esas sensin canan
                               Gayriyyet hep toz duman
                               Aman Allah'ım aman
       Kendimizin ve cümle âlemin ve kendi varlığımızın aslı dayanağı yokur. Çünkü her bir şeyin aslı esası canan / ilâh-i sevgili olan cenab-ı Hak olduğundan, masiva / gayrıyet kalmayıp fenafillâh kelfi irfanıyla hep toz duman oldu, deniliyor.   
                               Hilmi dendi ad u şan   
                               Varın senin yok güman
                               Bu sırra oldum hayran
                               Aman Allah'ım aman
     Malik ef. Hz. Hilmi lakabı ile kendine muhatab ederek bizlere; Hilmi adı ile isimlenerek benim şan ünvan sahibi olmam gibi, senin de isminin olmasıyla sakın serap olan vücudu varlığının var olduğunu zannetme. Böyle bir anlayış güman / zan olup boş bir anlayıştır. Hiç şüphesiz senin ve hiç kimsenin kendine nisbetle vücudu varlığı yoktur. Ve Hakk’ın bu sırrına hayran oldum diyor. Ki bu hayranlık hayret olup, resulullah efendimiz “ey Allahım benim hayretimi arttır” buyurmuşlardır. Vesselam.        


Hiç yorum yok: