ŞERHEDEN (AÇIKLAYAN): NEJDETŞAHİN
Cemalin görmeğe arzu
ederim ya Rasulallah
Yoluna canımı vermek
dilerim ya Rasulallah
Pir
seyyid Muhammed nur Hz; “Peygamber efendimizin vücudu unsuru, vücudu
misali, vücudu nur-u olmakla üç vücudu vardır” diyor ki, vücudu unsur; peygamber efendimizin 1400
küsur yıl evvel annesi amineden doğup, 63 yaşında bu âlemden göçen beşeri beden
varlığıdır. Vücudu misali ise;
resulullahın rüyada görülen suretidir. Ki bunu ifadeyle peygamber efendimiz, “Her
kim beni rüyasında görürse o beni görmüştür, çünkü iblis benim suretimde
görünemez” buyurur.
Vücudu nur-u Muhammed; Cenab-ı Hakk’ın zat-ı tekliğinden ilk
yaratılan olmakla, cümle âlemlerin ve varlıkların aslıdır. Bunu beyanla, Hz.resulullah
efendimiz “Allah evvela benim nurumu yarattı” buyurduğu gibi, başka bir
beyanında ise; “Âdem su ile toprak arasında iken ben nebi idim” Diyor.
Bu itibarla, vücudu nuru Muhammed (s.a.v)
cümle âlemlerin ve varlıkların evveli olduğundan cümle varlıklar, tafsilatı Muhammeddir
ve nur-u Muhammed her yaratılmışta mevcuttur. Ve vücud-u nur-u Muhammedi ancak,
seçkin veliler ziyaret edip müşahade ederler. Ve bu seçkinlerden olan Hz.Ömer (r.a)
resulullahın vefatında; “Kim Muhammed öldü der ise onun başını
keserim o her zaman sağdır” demiştir. Ki bu sözleri Hz.Ömer, vücudu nuru
Muhammed müşahadesiyle o anda söylemiştir.
Bir kimse
vücud-u nuru Muhammed müşahadesine ancak, meslek-i resul’de mürşid-i kâmil’in
telkin-i irşadı olan seyri süluk ile ulaşabilir. Bunu ifadeyle Hz.peygamber
efendimiz; “Her kim beni bulup görmek isterse, benim varisim olan âlimi bulsunlar
ben orada bulunurum” buyurmuştur. Ki her asrın müceddid / yenileyici
pir-i, Hz.resulullahın varisidir. O asırda zuhur eden kâmil mürşidler ise, müceddid
pir’in vekilleridir. Resulullahın varisi olan bir müceddid, seyri süluku bizzat
resulullahtan gördüğü için, bu varislerin şahsında tasnifi düzenlemesi zahir
olan meslek-i resul telkini irşadıyla ancak, vücud-u nuru Muhammed müşahdesine
erişilir.
Bizim de irşadından
nasiblendiğimiz, Kosova devletinin Rahoves şehrindeki melami tekkesinin son
kâmil mürşidi Süleyman kolari Hz; “Hz. resulullah efendimizin bu zamandaki
varisi pir seyyid Muhammed nur Hz. olup, zamanın kâmil mürşidi ise, pir seyyid
Muhammed nur Hz.nin vekilidir.”
Buyurmuştur.
Bu
itibarla, Hz.resulullahın varisi pir seyyid Muhammed nur’un vekili olan kâmil
mürşidin, meslek-i resul telkin-i irşadı ile vücudu nur- u Muhammed müşahedesine
ulaşılacağını beyanla Malik Efendi; Cemalin görmeğe arzu ederim ya resulallah, yoluna
canımı vermek dilerim ya resulallah,
buyuruyor. Ki, vücudu nur-u Muhammed güzellliğini görüp müşahade etmek isterim,
gerekirse bu uğurda canımı veririm ya resulullah, demektir.
Şeha sevginden
mecnunum ki Tahir ve dahi Ferhad
Delip dağın seni
görmek severim ya Rasulallah
Şeh; cümle evliyanın ve peygamberin şahı / padişahı olan Hz.Muhammed (s.a.v) dir. Mecnun ile Leyla, Tahir
ile Zühre Ferhad ile şirin, Kerem ile aslı gibiler, ehli kemalin ilâh-i sevgiliyi ve Hak âşıklığını
ifadeyle eserlerinde ve şiirlerinde bahsettiği kahramanlardır. Ve Ferhat’ın
sevgilisine kavuşmak için dağı deldiği rivayet edilir.
Buna
göre, cümle evliyanın ve peygamberlerin şahı
(padişahı) olan Hz.Muhammed sevgisinin
cazibesi, beni mecnun edip
kendimden geçirdi. Beni senden uzak tutup ayrı koyan dağları Ferhad gibi delip yol ederek, seni müşahade edip görmeyi
severim ya resulallah, demektir.
Bugün Feryad-ı
andelib ki hâristanda nalânım
Gülistan yüzünü
görmek severim ya Rasulallah
Andelip; bülbül, haristan; dikenlik, nalân; inleyen, sızlayan, gülistan;
gül bağı / gül bahçesi, demektir. Ki senden ayrı olmak dikenliğinde bülbül
gibi inleyip sızlıyorum, gül bahçesi olup gül kokan nur’u vechini / yüzünü müşahade edip görmeyi severim ya resulallah, buyruluyor.
Yanıp tenim kebâb
oldu eridi cismim içine yağ
Vücuduma tabib olmak
dilerim ya şefi Allah
Tabib; doktor, hekim, ya şefi Allah; ey Allahın şefaatına
mazhar olup Allahın şefaatıyla şifa veren, şifa dağıtan, demektir.
Kuranda; “O’nun
katında bizzat kendisinin izin verdiği kimseden başkasının şefaati yarar
sağlamaz.” (Sebe-23) buyrulur.
Bu ve benzeri ayetlerden de anlaşılacağı gibi şefaat, Allah’a ait olup ancak Allah’ın
izin verdiği kulları şefaat edebilir. İsmail Hakkı Bursevi Hz; “Onlar
için dua et, çünkü senin duan onlar için bir sükünettir / güvendir…” (Tevbe- 103) ayet beyanı ile Hz.resulullah
efendimize şefaat etme yetkisinin verildiğini ifade eder.
Bunu
beyanla, Kebap
gibi yanıp
yağ gibi eriyen cismi vücuduma tabib
olmanı ve şefaat etmeni dilerim ya
şefi Allah, yani ey Allahın şefaatına mazhar olup Allahın şefaatıyla şifa
verip şifa dağıtan, buyruluyor.
Kerem gibi bugün Malik
fena buldu yolunda hem
Beka itmek cemalinle
severim ya Rasulallah
Kemal zurnacı Hz;
“Bazı sâdât / seçkin veliler vardır ki onlar bir an resulullah (s.a.v)
efendimizden ayrı kalsalar, kendilerini mürted (dinden çıkmış) sayarlar”
Buyurmuşlardır. Ki Malik ef. Hz.de; Kerem’in
sevgilisi / maşuku olan aslı’nın uğrunda kendini feda etmesi gibi, seni
müşahade için girdiğim mesleki resul seyri süluk yolunda vücudu varlığım fena
buldu, senin cemali nur’u güzelliğinden
hiç ayrılmadan, beka (ebediyet) bulmayı
severim ya resulullah, diyor. Allahu
âlem.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder