ŞERHEDEN (AÇIKLAYAN): NEJDETŞAHİN
Yanarken
cevlane gidüben ah ah
Giderken virane deyü
ben ah ah
Cevlan; yönelme yönelerek dolaşma,
viran; yıkık, harabe,
Ah; dert ve hasretlik ifadesidir. İlâh-i
aşk ateşiyle yanık bir halde cevlan edip dolaşırken, ilâh-i sevgilinin
hasreti ve derdiyle ah ettiğim gibi,
ilâh-i aşk tesiriyle nisbet varlığım fena bulup viran olurken de, sevgiliye kavuşma
hasreti ve derdiyle ah deyu
(diyerek) inlerim, deniliyor.
Ruz u şeb devrane
daluben ah ah
Uyumaz oldum hem de
yanu (ben) ah ah
Ruz; gündüz, şeb;
gece manasınadır. Derd-i ilâhi ile derdlenen bir âşık, dert ve müşküllerine
gece gündüz cevap çare arayıp durur. Ve bu şekilde müşküllerine çare aradığı
nisbette dertlerinden arınıp terakki eder. Bunun için meslek-i resul
saliklerine, müşküllerini meclise arzedip ihvanlara sormaları tembih edilir. Ki
Hz.pir’in halifelerinden Hasan Fehmi (Tezdoğan) Hz; “Müşkülünüzü gece ve gündüz her
fırsatta sorup halledin, Dertli / müşküllü uyumayın” buyurmuşlardır.
Bunu beyanla, ruz u şeb yani
gündüz ve gece ilâh-i dert devranıyla
uyumaz olduğum gibi, hem de ilâh-i sevgili hasretiyle yanıp ah ederim, buyruluyor.
Varıla başımı kurban
saluben ah ah
Titrerdi bu cismin
bigâne ah ah
Bigâne; ilgisiz, alakasız, kayıtsız, anlamındadır. Cümle
nisbet varlığımla beraber başım, ilâh-i sevgilinin güzelliğine kurban olup fenaya / yokluğa ulaştığı
gibi, bu cismi bedenim ilâh-i
sevgili derdiyle titreyip, ağyare (sevgili
harici olanlara) ah ederek bigâne / ilgisiz kaldı, buyruluyor.
Ağlar iken gönlümün
içerisi ah ah
Kendi kararımda
çağlayuben ah ah
Ben gönlümün içerisinde / derinliğinde
ilâh-i derd ile ağlayıp, kendi kararımda
çağlayuben ah ederim buyruluyor. Ki gönlümdeki Hak aşkı mazharıyetiyle
kendi kendime çağlayıp ilâh-i sevgili
hasreti derdiyle ah ederim, demektir.
Deyyarda iken dadı
burağuben ah ah
Dar u diyarı cümle
geçüben ah ah
Deyyar; yurt sahibi, dad;
vergi, ihsan, burağuben; Burak gibi
olan ben, demektir. Burak; Hz.resulullahın
miraç yolculuğundaki arkadaşı olup, ehl-i kemal ilâh-i aşkı burak olarak ifade
ederler.
Kuranda;
“Mallarınız
ve çocuklarınız / evlatlarınız fitnedir / imtihandır…” (Tegâbün- 15) buyrulur ki, kişinin
cehaletle kendine nisbet ettiği vücudu, aile efradı, mal ve mülk varlığı o
kimsenin deyyarını, yani yurdu dünyasını oluşturur. Ki bu dünya yurdu kulu
kendinde ve cümle eşyada mevcut olan Allahtan gaflet ettirdiği için, insan
kendinin ve cümle âlemin varlığını rabbinden ayrı olduğunu zanneder. Ve dünyasını
oluşturan bu değerlerin kulu rabbinden ayırmasıyla insanlar, her an imtihan
olmaktadır.
Bunu beyanla Kur’an’da; “O kimseler gibi olmayın ki, Allah’ı
unuttular da Allah da onlara nefislerini / kendilerini unutturdu. İşte
fasıkların / yoldan çıkmışların ta kendileridir onlar.” (Haşr- 19) Başka bir ayette ise “Ey iman edenler! Mallarınız ve
evlatlarınız sizi, Allah’ı zikretmekten alıkoymasın. Her kim bunu yaparsa, işte
onlar ziyana / hüsrana uğrayanların ta kendileridir.” (Münafikun- 9) buyrulur.
İşte insan deyyarı, yani dünya yurdunu oluşturan bu
değerlerden ancak, ilâh-i aşk ve ilâh-i derd mazharıyetiyle geçip kurtulur. Ki
bu değerlerden insanın geçip kurtulması, kişinin cehaletle kendine nisbet
ettiği cümle varlıkların fenafillâh keşfi irfanıyla fenaya / yokluğa
ulaşmasıdır.
Bunu beyanla, Allahın dadı / ihsanı
olan Burak’la, (ilâh-i aşk
mazharıyetiyle) deyyar olan yurdu dünyamdan,
yani cehaletle cümle varlıkları kendime ve Allahtan gayrısına nisbet etmekten,
ilâh-i sevgilinin hasreti derdiyle ah ederek
geçip kurtuldum, buyruluyor.
İnler iken Balkan'da
gezünen ah ah
Hilmi deyü divane oluben ah ah
Balkanlar; eski Yugoslavyanın büyük bir
kısmı ile Arnavutluk, Bulgaristan, Yunanistan ve Türkiyenin Trakya bölgesini de
içine alan coğrafi bölge, demektir. Bu itibarla, balkanlarda yaşamış olan Malik
Efendi Hz. Hilmi mahlasıyla; Allah aşkından gafil olanlar beni deli divane olarak görseler de, ilâh-i
sevgilinin aşk ve derdine mazhar olan Hilmi,
balkanlarda ilâhi sevgilinin güzelliği hasretiyle ah ederek yaşayıp gezinir,
buyuruyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder