ŞERHEDEN (AÇIKLAYAN): NEJDETŞAHİN
Canımı verdim aşkın yoluna
Varım yağma dedim
aşkın yoluna
Aşk yoluna can vermek,
ilâh-i sevgili yolunda ölmektir. Ki bu yol, meslek-i resul telkini olan zikri
daim uyanıklığı ve tevhid-i hakiki keşfi irfanı yoludur. Can vermek ise, “Ölmeden
evvel ölün” (hadisi şerif)
beyanı hikmetince Hak aşığının ölmeden evvel ölmesidir. Ki ölmeden evvel ölmek,
Hak aşığının nisbet varlığını fenaya / yokluğa ulaştımasıdır. Bunu ifadeyle;
Ölmeden evvel ölmekle canımı verdim ilâh-i aşkın yoluna, cehaletle kendime nisbet ettiğim varım (varlığım) yağma dedim
ilâh-i aşkın yoluna, buyruluyor.
Bülbülüm
feryadım cemal gülüne
Ah u zar eylerim
aşkın yoluna
Cemal
gülü;
resulullah (s.a.v) dir. Ve cemal gülü zamanın kamilin’de ruhu Muhammed olarak
zuhur ederek, açığa çıkar. Bu itibarla, yaratılanların cümlesi zuhurlarıyla Hakk’ın
cemalini örten celâl perdesini oluştururken, mürşidi kâmil, ruhu Muhammed
mazharı olan irşadıyla Hakk’ın cemalini zahir edip açıklar. Bunun için kâmilin
meclisindeki Hak âşıkları, ruhu Muhammed zuhurundaki cemal-i ilâhi hasretini
çekerler. Ve her fırsatta zikri daim uyanıklığıyla ruhu Muhammed ile zahir olan
cemal gülünü ararlar.
Bunu beyanla; Bülbülün gül hasretiyle figan edip çığırması gibi, ruhu Muhammed
ile açığa çıkan cemal gülünün
bülbülüyüm. Her nefeste zikri daimle ah
u zar eyler feryad ederim, ilâh-i aşk
yoluna, buyruluyor.
Benliği terk
ettim dostum varına
Mansuram asıldım
aşkın yoluna
Kuranda, “Allah
müminlerin velisidir / dostudur” buyrulur. Ki, insanı Allah dostlıuğundan ayırıp ayrı koyan benliğimi, yani cehaletle kendime nisbet
ettiğim varlığı benliğimi, müminlerin velisi / dostu olan Allahın makamları
keşfi irfanıyla fena / yok edip terk
ettim. Ve Hallacı Mansur un
asılıp idam olunması gibi, ilâh-i aşkın darağacına (idam sehpasına) asılıp fenafillâha ulaştım, demektir.
Kendimizi attık aşkın nârına
Pervane-veş
kandık aşkın yoluna
Pervane; Işık etrafında dönen küçük
kelebek vb. Ki, ilâh-i aşk narına / ateşine
nisbet varlığımızı pervane gibi hiç kayırmadan atmakla, aşk yolunda
derdlerimiz deva buldu, kalbimiz mutmain olup kandı, demektir.
Teslim u
kurbanım sultan emrine
Fedadır bu canım
Hakk'ın yoluna
Sultan; şah, padişah anlamında olup, zamanın kâmil
mürşidi manevi sultandır. Ki kâmilin
âli prensipler emri telkinine kurban gibi teslim olmakla, canı
varlığımı her an fedadır ilâh-i
sevgili olan Hakk’ın yoluna,
buyruluyor.
Berdar oldum onun
hüsn-i darına
Verdim külli
varım aşkın yoluna
Berdar; darağacında asılmak, idam olmaktır, Hüsn-i dar; sevgilinin güzelliğinin
oluşturduğu idam sehpası, Külli;
bütün, tüm, demektir. Buna göre, darağacında can verip idam olunması gibi,
İlâh-i sevgilinin güzelliği benim darağacım oldu da canımı aldı. Ve aşk yolunda Külli, yani tüm nisbet varlığım
fenaya / yokluğa verdim, demektir.
"Fedayna"
dır zebhim Hilmi Hak yoluna
Bedeldir
cananım aşkın yoluna
Zebih;
kesilecek hayvan, kurban, bedel;
karşılık, demektir. Kuranı kerimde “Ve fedeynahu bi zıbhın azim.- Ve ona
fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik” (Saffat- 106) buyrulur. Ki bu ayette, İbrahim as. mın oğlu ismaili
kurban etmek teşebbüsüne karşılık, yüce Allahın bir koç kurbanı fidye olarak
verdiği beyan ediliyor.
Buna
işaretle Malik Efendi Hz. Hilmi lâkbıyla;
"Fedayna" dır / zebhim Hilmi Hak yoluna, bedeldir cananım aşkın
yoluna buyuruyor. Yani Hilmi cenab-ı Hak yolunda / uğrunda İsmail (as) gibi
kurban olur, çünkü İsmail (as.) kurbanına karşılık koç verilmesi gibi, benim Hak yolunda / uğrunda zebih / kurban olmamın bedeli / karşılığı, ilâh-i aşk yoluyla kavuştuğum cananımdır, (ilâh-i sevgilimdir) diyor.
Bunu ifadeyle Niyazi mısri Hz;
Bu yolda
canın veren canan alır yerine
Aşk
dükkânında anın can ile Pazar olur. Buyurur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder