31 Aralık 2017 Pazar

İzzeti Hak etti nümâ vârımızı


ŞİİR:ABDULMALİK HİLMİ

ŞERHEDEN  (AÇIKLAYAN): NEJDETŞAHİN

                                 İzzeti Hak etti nümâ vârımızı
                                 Allah Allah derken terlettirdi bizi
       İzzeti Hak; Allahın üstünlüğü, galibiyeti, Nüma; gösteren, gözüken, demektir. Zamanın mürşidi kâmilinin telkin ettiği zikir, daim zikirdir. Ve zikri daim her nefeste ve her zamanda nefes alınan her yerde yapılan zikir olup, hiçbir yer ve mekân, insanın hiçbir ahval ve pozüsyonu her nefeste zikri daime engel olmaz. Bunu ifadeyle kuran’da: “Öyle recüller / erler / ruha mensub olanlar vardır ki, ne bir ticaret, ne bir alış veriş Allahı zikretmekten namazı dosdoğru kılmaktan, zekâtı vermekten alıkoymaz…” (Nur-37) buyrulur. Ki bir insan, ancak her nefeste zikri daim ile Allahın makamlarının müşahadesine ve kulluğun kemaline, yani insanı kâmil mertebesine ulaşır. Bunu beyanla pir seyyid Muhammed nur Hz: “iki ayaklı tekke olunuz” diye tembihte bulunur ki bu tembih, her nefeste zikri daim uyanıklığıyla tevhid mertebeleri müşahadesinde olmamızın tembihidir.
       Bazen ehli zikir müsait olan mekânlarda, eskiden tekkelerde olduğu gibi cehri (açık sesle) ve darbi (darbeli) olarak, yani açık ve vurgulu bir şekilde ayakta veya oturarak halka oluşturup zikir yaparlar. Ki bu zikir, ayakta ya da oturarak açık ve vurgulu bir şekilde yapıldığından ihvanları yorup terletir. Hatta bazıların da zikrin cezbe hali, böyle cehri ve darbi olarak yapılan zikir anında hâsıl olur. Ki bu cezbe hali, zikrullahın galibiyet ve üstünlüğünden, zikreden kişinin müteessir olup etkilemesidir.
       Bunu beyanla, zikrullah uyanıklığı ve cezbesi ile kulluğumuzda izzeti Hak, yani Hakk’ın üstünlüğü ve galibiyeti gözüktüğü gibi, halkayı zikir de Allah Allah diye zikrederken, zikrullahın tesiri terlettirdi bizi, buyruluyor.    
                                Seyrândan seyrâne ol iletir gözü
                                Allah Allah derken terlettirdi bizi
       Abdurrahim fedai Hz. “seyrimizin ednası halktan Hakk’adır seyrimizin âlâsı ise Hak’tan halkadır” buyurmuşlardır. Ki mesleki resul seyri sülukunda gerek halk’ta hakk’ı, gerekse Hak’ta halkı seyr etmeye gözü ileten, ancak ve ancak zikrullah uyanıklığıdır. Eğer bir kalp zikri daim ile uyanmaz ise, o kalbin sahibi rabbin makamlarını hafızasıyla ezberleyip zekâsıyla ifade edebilir. Fakat zikrullah uyanıklığı olmadan hafızadaki ezber ve zekâ ile bir kimse, rabbini makamlarında müşahede marifetine asla erişemez.  
       Bunu ifadeyle, seyrandan seyrana yani rabbimizi makamlarındaki müşahedeye gözü, ancak zikri daim uyanıklığı ulaştırıp iletir, Demektir.  
                                İzhâra mecâl yok esrârımızı
                                Allah Allah derken terletti bizi
       Zikrullahın eriştirdiği hoşnutluk ve zevkin esrarını izhâra, yani açıklayıp anlatmaya gücüm mecalim yetmez, deniliyor. Çünkü zikrullah hoşnutluğu ve zevki anlatılmayıp, ancak tadılır.
                                Hilmi ya Allah bilir râzımızı
                                Allah Allah derken terletti bizi
       Râz: sır manasına olup, Malik Efendi Hz. Hilmi lakabıyla; anlatılamayan ve ancak tadılan zikrullah zevki sırrını, en iyi ancak Allah bilir diyor. Vesselam.   
       Abdülmalik Hilmi divanın şerhi / açıklaması hatalarıyla beraber burada tamamlanmıştır. Biz kulların bilgi ve irfanı, Hakk’ın tecellisine mazhar olduğumuz kadardır. Her bir şeyin en doğrusunu en iyisini ancak Allah bilir.  
                                                                                                                   

Hiç yorum yok: