18 Şubat 2016 Perşembe

Aşkıla döner felekden her tabak



ŞİİR:ABDULMALİK HİLMİ

ŞERHEDEN  (AÇIKLAYAN): NEJDETŞAHİN



Aşkıla döner felekden her tabak
Zikr-i Hakk'ıla gezer her bir ayak

Felek: Her gök seyyaresinin gezdiği âlem, demektir. Ki cümle iş ve oluşlar, gezgenlerin / feleklerin devranı hep aşk ile olduğu gibi, hareket edip yürüyen her bir ayak, yani kul’un cümle faaliyetleri de hep aşk’la olur, buyruluyor.
      Ki zahiren, görünen ve görünmeyen cümle âlemler ve insanın kendisi yaratılıp halkedilmiş olduğu için halk’tır. Yani yaratıp halkeden Allah’ın zuhuru olan halk’tır. Bu halk zuhurunun aşk’la olmasını ifadeyle Cenab-ı Hak; “Ben bir gizli hazine idim bilinmekliğime muhabbet ettim (âşık oldum) ve halkı yarattım” (Kutsi hadis) buyurur. Ki, Arapça muhabbet kelimesi sevgiyi, aşkı ifade eder. Bu itibarlayaratılmış ve her an yaratılmakta olan her bir şeyin zuhuru sebebi, yaratıp halkettiği halk tarafından Allah’ın bilinmekliğini sevip âşık olmasındandır.
      Bu yaratılan halk içinden, ancak insan yaratılış amacına uygun olarak Rabbini bilip müşahede etmeye ve rabbine kavuşmaya müsait yaratılır. Ve her insanda rabbine kavuşma potansiyeli vardır. Fakat hangi insan mürşidi kâmilin zikri daim ve meratibi tevhid irşadına mazhar olursa o, yaratılıştan kendisinde var olan Hak’tan gayrıya olan muhabbet ve aşkı Allah aşkına yani ilâhi aşka dönüşür. Ve o insan, ilâhi aşk ile Rabbini bilip Rabbini müşahade ederek Rabbine kavuşur ve kâmil bir insan olur. Ki insanı kâmil, Allah’ın habibim / sevgilim dediği Hz.Muhammed kulluğunun mazharı olduğundan, insanı kâmil’de Allah’ın yarattığı halk tarafından bilinmek aşkı kemaliyle zahir olur, açığa çıkar.
      Bu itibarla yüce Allah;“Her şey insan içindir, insan ise benim içindir” (Kutsi hadis) buyurur. Ki her şeyin, yani yerlerin göklerin ve feleklerin yaratılıp devretmelerinin sebebi insanı yaşatmak içindir. İnsanın Allah için yaratılmasının sebebi ise, insanın bu imtihan âleminde ilâhi aşk mazharıyetiyle Rabbini bilip, Rabbine kavuşan kâmil insanda Allah’ın muhabbet ve aşkının açığa çıkıp zahir olması içindir. Ki Allah aşkı, tüm zamanlarda insanı kâmil ile zahir olup devam ettiğinden felekler, yerler gökler ve arasındakiler Allah aşkıyla ayakta durur. Ve her şeyin yaratılışı Allah aşkı ile her an devam ediyor. Bunu beyanla, Pir Seyyid Muhammed Nur Hz;“Yeryüzünde kâmil insan var olduğu müddetçe kıyamet kopmaz, son insanı kâmil bu âlemden ayrıldıktan sonra kıyamet kopar” buyurmuştur.
      Allah’ın habibi / sevgilisi olan Muhammed-i kulluğu zuhura getiren insanı kâmil’in yaratılışı, meslek-i Resul’de zikri daim uyanıklığı, Allah aşkı ve Rabbin makamları telkini irşadıyla tüm zamanlarda devam ettiği için, Malik Efendi; Rabbin her bir makamını feleğin bir tabakası olarak vasfederek, ilâhi Aşk ile döner felekden her tabak, diyor. Ve zikr-i Hakk'ıla gezer her bir ayak buyuruyor. Yani insan zikri daim uyanıklığı ve Allah aşkı ile rabbin makamlarını müşahade marifetine ulaşır, demektir. 

Hep bu devran sırr-ı aşkın devridir
Leyle-i miracda aşk oldu Burak

      Bu devranın, yani yaratılışın ve Allah’ın makamlarının devri zuhurunun hep ilâh-i aşk ile olmasının sırrına bir insan, leyle-imiraç (miraç gecesi) burağı olan ilâhi aşk mazharıyetiyle ulaşabilir, buyruluyor. Çünkü Hz. Resulullah (s.a.v) Efendimiz’in miraç yolculuğundaki aşkı, Burak ile teşbih edilir. 

Oldu berdar aşkıla Mansur dahi
Oynadır başını aşkıla uşşak

      Berdar: İdam olmak demektir. Hallac-ı Mansur, ilâhi aşk’ın cezbesiyle “ene’l Hak – ben Hakk’ım” dedi. Ve ilâh-i aşk’ın cezbe hali geçmiş olmasına rağmen tövbe etmediği için Mansur, idam edildi. İşte bunu ifadeyle Mansur’un berdar olması, yani idam edilmesi dahi aşk ile olmuştur deniliyor.
      Bunun izahı şöyledir; Mansur’un ene’l Hak demesi ilâh-i aşk’ın heyman mertebesi tesiri ile olmuştur. Fakat Mansur bu aşk halinden çıktığı, yani aşkın heyman mertebesi tesirine mazhar olmadığı halde enel hak demeye devam ettiği için idam edildi. Bu konuda Pir Seyyid Muhammed Nur Hz; Hallac-ı Mansur ‘Ene’l Hak’ (Ben Hakk’ım) dedi. Sonra halk ona “Sen nasıl Hak olursun, tövbe et.” dediler. Fakat Mansur tövbe etmeyip “Ene’l Hak” demekte ısrar etti ve idam edildi. Mansur, hem şeriata hem de hakikate aykırı olduğundan cezalandırıldı. Şeriat âlimlerinin ve ehl-i hakikat olan mürşidi ve dayısı Cüneyd-i Bağdadî Hazretlerinin fetvalarıyla idam edildi.”diyor. Yani bazılarının söylediği gibi Hallac-ı Mansur sadece şeriat ulemasının fetvasıyla değil, ehl-i kemâl ve hakikat âlimlerinin de fetvasıyla idam edildi.
      Çünkü Mansur, “Ene’l Hak” dediği zaman aşkın heyman tesiriyle kendinde değildi. Onun dilinden ve mazhariyetinden Cenâb-ı Hak, “Ene’l Hak” dedi. Fakat sonra Mansur, kendine geldiği halde “Ene’l Hak” demekte devam ve ısrar etti. Aşkın heyman haline vâkıf olan Cüneyd-i Bağdadî ve ehl-i kemâl, Mansur’u ikaz ettiler. Fakat Mansur, ehl-i kemâlin ve mürşidi olan Cüneyd-i Bağdadî’nin ikazını dikkate almadı, hata etti ve idam edildi. Mansurun durumunu ehlullah, ateşteki kızgın demirle şöyle misâllendirmişlerdir; “Demir, ateşin hararetiyle ateşte dura dura kıpkırmızı kor olur ki, o zaman demir ‘ben ateşim’ dese doğrudur,’ çünkü demirde o an ateşlik galip olduğundan demir değdiği yeri yakar. Fakat demir soğuduğu zaman da ben ateşim der ise bu doğru değildir. Çünkü demirde ateşin galibiyeti kalmamıştır ve değdiği yeri yakamaz. Demir bu haliyle, ben ateşim demekte ısrar ederse ateşliğini ispat edemez. Onun hali demirliktir, demire ise ateş denilmez.”
      Velhâsıloldu berdar aşkıla Mansur dahi, oynadır başını aşkıla uşşakbeyanıy ile mansuru idama götüren Allah aşkına cümle âşıklar mazhar olup, bu aşk ile âşıklar ilâh-i sevgili adını zikrederek başlarını salladıkları gibi, ilâh-i aşk’la başlarını feda ederler, deniliyor.

Mecnun oldu Kays dahi Leyla için
Aşk-ı Yusufla Züleyha ne oldu bak

      Mecnun:Hak âşıklarına verilen isimdir,Leyla: Hak âşıkları-nın uğrunda mecnun oldukları ilâhi sevgili’dir. Ve kays isimli âşık, Leylâ’ya / ilâh-i sevgiliye olan aşkın tesriyle mecnun oldu, deniliyor. Ve devamla yusufun aşkıyla zelihaya bak neler oldu buyruluyor. Ki, Züleyha ve Zeliha aynıdır. Zeliha, Mısır Meliki’nin karısı olup, köle olarak kendilerine satılan Hz. Yusuf’a (as) âşık oldu. Bu aşkı yüzünden Zeliha mısır eşrafının / kodamanlarının hanımlarının tenkid ve kınamalarına muhatap oldu. Fakat sonra Hz.Yusuf mısıra melik / hükümdar olunca, Zeliha Yusuf’a kavuşup onunla evlendi. Yusuf (a.s) Caneb-ı Hakk’ın Cemâl yüzünün güzelliğini remzeder. Zeliha ise Hakk’ın Cemâl yüzüne âşık olanı remzeder.
       Bunu beyanla Malik Efendi Hz; Mecnun oldu Kays dahi Leyla için, Aşk-ı Yusufla Züleyha ne oldu bak, diyor.

Aşkıla devran ediptir Hilmi'yâ
Cümle âşıklar aşktan oldu sebak

      Sebak:Ders demektir. Malik Efendi Hz. Hilmi mahlâsı ile kendini muhatap tutarak bizlere hitaben; Ey Hilmi, Gelmiş geçmiş cümle âşıklar meslek-i Resul seyri süluku olan âli prensipler keşfi marifetine, ilâhi aşk ile eriştiler.Ve hep ilâhi aşk ileAllah’ın makamları olan derslerinin kemâlat ve marifetiyle kâmil insan oldular, buyuruyor.

Hiç yorum yok: