18 Şubat 2016 Perşembe

Masivayı sil gönülden et vera



ŞİİR:ABDULMALİK HİLMİ

ŞERHEDEN  (AÇIKLAYAN): NEJDETŞAHİN




Masivayı sil gönülden et vera
Gözünü dikme cihanda kıl veda

      Masiva: Allah’tan ayrı olan herşey, Vera: Korkmak, Cihan: Kâinat, cümle âlem demektir. Buna göre masivayı, yani Allah’tan gayrı olan her şeyi zikri daim ve tevhidi hakiki irfanı ile silerek kalbinden at. Ve daima masivanın / gayrıyetin kalbine yerleşmesinden vera et, kork. Nefsine hoş gelen ve sana gayrıyet olan bu cihandaki tabiat lezzetlerine gözünü dikmekten ve tamah etmekten ebediyen ayrılıp, kılveda (veda et) demektir.

Ahiret tarlasıdır dünya beğim
Vücudunu toprak içre kıl zira

Hz.Resulullah Efendimiz;“Dünya ahiretin tarlasıdır, dünyada ne ekerseniz ahirette onu biçersiniz” buyurmuşlardır. Ki, insan bu yeryüzü olan dünyada nasıl bir kullukla yaşarsa, ahirette o kulluğun neticesine muhatap olur. Yani insan, bu dünyada iyi bir kul olup Allah’ın emir ve yasaklarına riayet ederse, ahirette iyiliklere mazhar olur. İnsan tersini yapar da, Allah’ın emir ve yasaklarına riayet etmeyip Hz. Resulullah’ın, velilerin ve âlimlerin tebliğ ve tavsiyelerine kulak tıkarsa ahirette olumsuzluklara mazhar olur. Bunu ifadeyle Kur’an-ı Kerim’de;“O gün, insanlar yapıp ettikleri kendilerine gösterilsin diye kümeler halinde ortaya fırlayacaklardır. Artık kim bir zerre miktarı hayır üretmişse onu görür ve kim bir zerre miktarı şer üretmişse onu görür.” (Zilzâl, 6…8) buyrulur.
      Bu yeryüzü olan dünya, aynı zamanda imtihan âlemi olup bu imtihan da başarılı olmanın öncelikli şartı, insanın Allah’a karşı toprak gibi mütevâzi, alçak gönüllü ve acizliğini bilerek tenezzüllü bir kul olmasıdır. Çünkü mütevâziliğin ve tenezzülün zıddı, kendini beğenmek ve kibirli olmaktır. Ki, Allah bu vasıfları taşıyan insanı sevmediğini beyanla; “Kibirlenerek insanlardan yüzünü çevirme, yeryüzünde kasılarak yürüme çünkü Allah, kurula kurula kendini övenlerin hiçbirini sevmez.” (Lokman,18) buyurur.
      Bu itibarla ahiret tarlasıdır bu imtihan âlemi olan dünya beğim, kendini yüksek görerek kibirlenme,Vücudu benliğini toprak içre kıl zira buyruluyor. Ki, toprak gibi mütevâzi ve tenezzüllü bir kul ol, demektir.

İhliyar-ı mevt ile sen et vefat
Hırka-yı vahdet içinde ol ziya

      Mevt:Ölüm, yeryüzü olan dünyadan göçmek, İhtiyarı mevt: Kul’un kendi isteğiyle ölmesi, Hırka-yı vahdet: Bir’lik / vahdet hırkası demektir.
Bu itibarla mevt / ölüm iki kısım olup biri ızdırari (mecburi), ölümdür. İkincisi ihtiyari mevt (kendi isteğiyle ölüm) olup, kul’un kendi isteğiyle ölmesidir. Mecburi ölümyüce Allah’ın;“Her nefis / benlik ölümü tadacaktır…” (Al-i İmran, 185)beyanı gereğince, bu âlemde yaşayan herkesin yeryüzü olan bu dünyadaki ömrünün sona ermesiyle ölmesidir.
İkinci ölüm olan ihtiyari mevt (ölüm) ise, daha evvelki beyitlerin açıklamasında da ifade edildiği gibi Kur’an’ın;“...nefislerinizi / kendinizi öldürün. Bu yaratıcınız katında sizin için daha iyidir…” (Bakara, 54) ve “Ölmeden evvel ölün” (Hadisi şerif) beyanlarıyla ifade edilen ölümdür. Ki bu ölüm mecburi olmayıp, kulun kendi isteği ile olduğu için ihtiyari mevttir. Yani kulun kendi isteğiyle ölmesidir.
Hırka-yı vahdet, bir’lik hırkasıdır. Ki, kul’un kendi yokluğuyla Hakk’ın vahdet-i vücuduna, yani Allah’ın bir’liğine ulaşıp, kavuşmasını ifade eder.
Bunu beyanla, Kur’an ve Hz. Peygamber Efendimiz’in buyruğu olan ihliyar-ı mevt (ölüm) ile sen vefat ederekhırka-yı vahdet içinde ol ziya,deniliyor. Yani sen ihtiyari ölüm ile “ölmeden evvel ölmekle” Allah’ın bir’lik örtüsü olan hırka-yı vahdet içine girerek, Hakk’ın vahdet-i bir’liği ile irşad olup aydınlanarak ziyalı ol, demektir.




Benliğinden gece gündüz et hazer
Kendini azık için kılma tama

      Hazer:Zarar verecek şeyden korunmak kaçınmak, Tama: Hırs ile isteyip talep etmektir,Benlik: Kişinin cehaletle kendine nisbet ederek var zannettiği vücudu varlığıdır.
      Kim kendine Hak’tan ayrı bir vücud nisbet ederse o kişi, Hz.Resulullah’ın ibni Abbas’a (ra) hitaben; “Vücut günahı hiçbir günahla mukayese edilmeyen bir günahtır.” dediği günahı işlemiş olur. Çünkü vücut günahı aynı zamanda, Hz. Peygamber Efendimiz’in;“ümmetimin gizli şirkinden korkarım” buyurduğu ve yüce Allah’ın; Şirkten başka olan günahı affedebilirim, şirki affetmem.” (Nisâ, 48-116) dediği affedilmeyen yegâne şirk günahıdır. Bu itibarla Şeyhül Ekber Muhiddin Arabî Hz; “Vücut günahı günahların anasıdır” buyurur.
 Bunu beyanla; nisbet benliğinin oluşturduğu vücud günahı olan gizli şirk’ten gece gündüz et hazer, yani kaçarak kendini koru buyruluyor. Ve devamla, kendini / nefsini gıdalandırmak için bu azıklara kılma tama, yani kendini / nefsini Allah’tan gayrı olan şeylerin oluşturduğu gıdaların, azıkların lezzetinden alıkoy, bunlara tama edip yönelme deniliyor.

Hilmi' yâ Hakk'a teveccüh eylegil
Her nazarda sırr-ı Hakkı kıl tıla

      Teveccüh: Yönelmek, bir tarafa dönme, Tıla:Merhem, ilâç anlamlarındadır. Kur’an-ı Kerim’de; “Doğu da batı da Allah’ındır, yüzünüzü nereye çevirirseniz Allah’ın yüzü oradadır.” (Bakara, 115)buyrulur. Ki bu vahiy beyanı doğrultu-sunda Malik Efendi Hilmi lakabı ile kendini muhatab ederek bizlere; Ey Hilmi, kendinde ve cümle âlemde mevcut olduğu halde sır olup gözükmeyen Cenab-ı Hakk’a teveccüh edip yönelerek, her nazardaHakk’ı kıl tıla, diyor. Yani zikri daim ve tevhid-i hakiki irfanı ile her tecellide mevcut olan Hakk’ı müşahade merhem ve ilâcıyla şifa bul, buyuruyor. Allahuâlem.

Hiç yorum yok: