18 Şubat 2016 Perşembe

Yandı vücudum kül oldu



ŞİİR:ABDULMALİK HİLMİ

ŞERHEDEN  (AÇIKLAYAN): NEJDETŞAHİN



Yandı vücudum kül oldu
Gaflet uykusundan uyandım

Vücudun yanıp kül olması, Resulullah Efendimiz’in;
“Vücut günahı hiçbir günahla mukayese edilmeyen günahtır” dediği vücud günahından arınıp kurtulmaktır. Ki bu günah aynı zamanda şirk günahı olup Cenab-ı Hakk’ın;
Şirkten başka olan günahı affedebilirim, şirki affetmem.” (Nisâ, 48-116) buyruğunda açıklandığı gibi, affedilmeyen ve Peygamber Efendimiz’in;“Ümmetimin gizli şirkinden korkarım” dediği ve ümmeti için korktuğu gizli şirktir.
      Gaflet uykusu hakkında Hz.Peygamberin; “İnsanlar gaflettedir, öldükleri zaman uyanırlar.” buyurması üzerine sahabe; “Ya Resûlullah, gaflette olmak zarardır. Bu zarardan kurtulmak için ne yapalım?”dediler. Ve buna cevaben Hz. Peygamber Efendimiz; “Ölmeden evvel ölün. Ben size ölmeden evvel ölmüş; fakat sizler gibi yiyip içer, gezer alışveriş yapanlardan birini göstereyim: Ebu Bekir’e bakın. O, onlardandır.” buyurmuşlardır. Ki Resulullah Efendimiz’in bu beyanında ifade ettiği uyku, gaflet uykusudur. 
      Bunu ifadeyle Malik Efendi Hazretleri; yandı vücudumkül oldu demekle, gizli şirk olan “vücud günahından” arındığını, “Ölmeden evvel ölmekle” ise, gaflet uykusundan uyandığını beyan ediyor.   

Mürşid-i kâmile vardım
"Enibü'den sebak aldım

Vücud günahından arınıp, gafletten uyanmak için, evvela zamanın mürşid-i kâmil’ini bulup ondan sebak / ders aldım. Bu ders “ve enibu ila rabbikum ve eslimu lehu min kalbi ey yetiyekumul azabu summe la tunsarun. / Azap size gelmeden önce Rabbinize dönün ve O’na teslim olun. Sonra size yardım edilmez.” (Zümer, 54) ayet beyanı olan derstir, buyruluyor. Ki, bir insan ancak zamanın kâmil’inin irşadı ile bu âlemde yaşarken “Rabbi’ne dönüp”Rabbine kavuşmakla tam bir “teslimiyete”ulaşabilir, demektir.  

Gece gündüz Allah virdim
"Fezkuruni " emritutdum

      Vird: Devamlı yapılan okunan şey demektir. Ki “Fezkuruni” ezkurkum veşkuru li ve la tekfurûn. / Zikredin beni ki, bende sizi zikredeyim; Bana şükredin, sakın küfretmeyin. (Bakara,152) ayet buyruğu, yüce Allah’ın daim zikir emri olduğundan, gece gündüz her yerde ve her zamanda daim zikr’e riayetle Allah virdini, yani Allah’ın “fezkuruni / beni zikredin”emrini tuttum, buyruluyor.

Ab-ı hayatı nuş ettim
“La yemûtü” sırrını buldum

      Ab-ı hayat:Ölümsüzlük suyu, “Lâ yemûtü” sırrı ise:“Sümme lâ yemûtu fiha ve la Yahya. / Sonra orada hem ölmeyecek hem dirilmeyecek olandır.” (Ala, 13) ayetinin mahiyetidir.
      Bunu ifadeyle Pir Seyyid Muhammed Nur Hz; “Ab-ı hayat ab-ı tevhiddir” buyurur ki, bir kimse ancak kâmil’in telkini olan zikri daim ve tevhidi hakiki keşfi irfanı ile kendine nisbet ettiği hayat, ilim, irade, kudret, kelam, semi (işitmek) basar (görmek) ve tekvin (yaratmak) sıfatlarını fena eder. Ve kul kendinin zannettiği bu sıfatlarının yokluğunu / fenasını müşahade edip, bu sıfatları Hakk’a nisbet ederse Allah, yokluğa ulaşmış o kul’un’da sıfatı subutiyesi ile tecelli eder. Ve mefsuf (sıfatlanan) olan Allah’ın sıfat tecellisine kavuşan bir kul ölümsüzlüğe ulaşır. Çünkü Allah’ın hayat sıfatı tecellisinin sonu hududu ve ölümü olmadığından, tevhid-i sıfat keşfi irfanı kul’u ölümsüz kılar.
     Bunu beyanla; Malik Efendi zikri daim uyanıklığı ve tevhd-i sıfat müşahadesiyle ab-ı hayat olan ölümsüzlük suyunu içip nuş ettim. Ve“La yemûtü”sırrı olan ölümsüzlüğü buldum,diyor.




Kendi nefsini bilen oldum
"Men arefe" remzine erdim

“Men arefe” remzi, Hz. Resulullah (s.a.v) Efendimiz’in; Men arefe nefse fekad arefe rabbe. / kim nefsini / kendini bilirse rabbini bilir” beyanının içerdiği mana demektir. Cenab-ı Hak Kur’an’da; “Kendini / nefsini bilmeyenden başka kim İbrahim dininden / Hanif milletinden yüz çevirir…” (Bakara, 130) buyurur. Ki İbrahim dini tevhid dini, İbrahim milleti ise tevhid ehlidir. Bu itibarlatevhid-i hakiki ehli olan bir kimse muhakkak, kesinlikle kendine yani nefsine tevhid-i ef’al, tevhid-i sıfat ve tevhid-i zat keşfi irfanıyla arif olur.
      Bunu ifadeyle“Men arefe- kim nefsini / kendini bilirse…” hadisi şerifinin hikmetine erişmekle, kendime / nefsime arif oldum. Kendimin ve cümle âlemin yokluğunda Hak’tan gayrı bir varlık olmadığının keşfi irfanına erdim, deniliyor.

Varlığımı Hakk'a verdim
"Vech-i baki sırrını bildim

Vech-i baki: Cenab-ı Hakk’ın ebedi, eskimeyen, yok olmayan ve ölmeyen beka yüzü demektir. Kur’an-ı Kerim’de;“Kûllü men aleyha fân. Ve yebka vechu rabbike zul celali vel’ikrâm / yeryüzündeki herkes / her şey fanidir, yokluktadır. Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin yüzü / vechi bakidir.(Rahman, 26-27) buyrulur ki, bu ayette ki; “Kûllü men aleyha fân - yeryüzündeki herkes / her şey fanidir, yokluktadır ifadesi fenafillâhın, yani Allahta yok olmanın beyanı olduğu gibi “Ve yebka vechu rabbike zul celali vel’ikrâm - Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin yüzü / vechi bakidir.ifadesi bekabillâh, yani Allah’la ebediyet bularak ölümsüz olmanın beyanıdır.
      Bu itibarla bir kul cehaletle kendine nisbet ettiği varlığının fenasını / yokluğunu idrak edip, cümle âlemin ve kendinin vücudu varlığını Hakk’a nisbet ederse, ancak o kul Hakk’ın beka’sı ile beka bulup bekabillâh marifetine mazhar olur. Ki bunu beyanla; cehaletle cümle âleme ve kendime nisbet ettiğim âlemin ve kendi varlığımı fenafillâh keşfi irfanıyla Hakk'a verdim, cümle varlıkların Hak tecellisi olduğuna arif olmakla da bekâbillâh’a erişip, "vech-i baki olanAllah’ın yok olmayan ebedi ve beka sırrını bildim, arif oldum, demektir.

Kendimde cananı buldum
Mülk-i sırra malik oldum

      Canan:Sevgili demektir. Kur’an’da; “Bu gün mülk kimindir? Vahid ve kahhar olan Allah’ındır…” (Mü’min, 16)buyrulur ki, Bu ayet beyanında Cenab-ı Hak sorduğu;“Bu gün mülk kimindir?” sorusuna, yine kendi cevap vererek “Vahid ve kahhar olan Allah’ındır diyor. Bu ayet zahiren kıyametin kopmasıyla berzah / kabir âleminde toplanan cümle âdemoğulla-rına hitab etmekle beraber, ledduni hikmet yönüyle berzah makamına ulaşan kulluk ahvâlini beyan eder. Ki bu ahvâl, nisbet varlığı fena / yok olmuş ve Hak zuhurunda batın olan kulluk müşahedesidir. Ve kulun kurb-u feraiz yani farz yakınlıkla Allaha yakın olmasıdır. Ki bunu ifadeyle Cenab-ı Hak“Ve kulum bana, kendisine farz kıldığım şeyden bana daha sevimli hiçbir şeyle yaklaşmaz (Hadisi kutsi) buyurur.
 Buna göre, Malik Efendi mazharından zahir olan Cananı, yani ilâh-i sevgiliyi kendimde / nefsimde buldum ifadesi, Hakk’a kurbu feraiz / farz yakınlık keyfiyeti ifadesidir. Mülkün sırrına malik oldum ifadesi ise, Hak lisanıdır ve kurbu feraiz / farz yakınlığına erişen kulun mazharı yokluğundan Hakk’ın, ‘mülkün ve mülk sırrının Maliki benim’ demesidir. Her şeyi en iyi bilen Allah’tır.

Hiç yorum yok: