18 Şubat 2016 Perşembe

Yandı yüreğimde yanar



ŞİİR:ABDULMALİK HİLMİ

ŞERHEDEN  (AÇIKLAYAN): NEJDETŞAHİN



Yandı yüreğimde yanar
Ah figanım göğe çıkar
Mecnun bile olsam ne var
Derdimle açıldı Pazar

      Yüreğin yanması:Kalb’eilâh-i aşk ateşinin yerleşmesiyle olur. Ve âşık, ilâhi sevgiliye kavuşma derdiyle ahu figan ederek mecnunun Leyla derdiyle inlemesi gibi inler. Çünkü Allah derdi; kul’u terakki ettirerek ruhani marifet zevklerine ulaştırıp, her tecellide ilâhi sevgiliyi müşahade alışverişi pazarına dâhil eder.
      Bunu ifadeyleyüreğim ilâhi aşk ile yanıp derdi ilâhi ile inlediğinden, eğer bu gün mecnun aranılır ise o mecnun benim. Çünkü ahu figan ederek inlemek, beni ruh göklerinde ilâhi sevgilinin güzelliğini gösterdiği pazaraulaştırdığı için, bu pazarda ilâhi aşk ve ilâhi derd ile alışveriş ederek pazarlanır pazar görürüm, buyruluyor.

Kalbim de sığmaz oldu dar
Vârid olan ateş-i yâr
Masivayı da hep yakar
Kalmadı hiç dar u diyar

      Kalbime aşk-ı ilâhi yerleştiğinden beri kalbim, Hak’tan gayrısına dar geldi ve ilâhi sevgili haricinde hiç bir şey kalbime sığmaz oldu. Çünkü yârin (sevgilinin) aşk ateşi masiva olan Hak’tan gayrı her şeyi yaktığı için kalbimde, gayrıyete hiç dar u diyar / hiçbir yer, mekân kalmadı demektir. Ki bunu ifadeyle Hz. Ali (kv);“İman kalpte karanlıklar içinde bir beyaz noktadır, kim imanla meşgul olursa o beyaz nokta büyür ve kalp’teki tüm karanlığı kaplar.” buyurur.





Musa ağacı gibi yanar
Kimde zahir olsa bu nar
Cismiyle naleyni soyar
Vadi-i aşka kim basar

      Kur’an-ı Kerim’de;“Hani bir ateş görmüştü de ailesine, ‘siz burada kalın, ben bir ateş gördüm umarım ondan size bir kor ateş getiririm yahut ateşin başında, yol gösterecek birini bulurum’ demişti. Ateşin yanına varınca ona şöyle seslenildi: ‘ey Musa Şüphe yok, benim, ben senin Rabbinim. Hemen nalınlarını çıkar. Çünkü sen mukaddes vadi Tuvâ’dasın. (Taha, 10…12) buyrulur.
      Bunu beyanla her kimin gönlünde / kalbinde İlâh-i aşk galip olursa, o kişinin kalbindeki gayrıyet muhabbetini ve gayrıyeti ilâhi aşkın narı (ateşi) Musa ağacı gibi yakar. Ve Musa ağacıgibi nisbet varlığı yanan o Hak aşığı yokluğa / fenaya ulaşır. Ki aşığın yokluğu, cisim beden görüntüsüyle halk içinde hâsıl olan bey, paşa, âlim, usta, ağa vb. gibi mevki makam ünvanlarıyla lezzetlenmekten arınıp kurtulmasıdır.
Naleyn; iki nalın demektir: Ki nalınların biri nefsin dünyaya olan meylini; ikinci nalın, nefsin ukbaya yani ahiretteki amel cenneti nimetlerine olan meylini ifade eder. İki nalının çıkarılması ise; kul’un dünya ve ukba muhabbetiyle yaptığı kulluktan arınıp soyunmasıdır.
Vadi-i aşk; Aşk vadisi demektir ki, aşk vadisi, zamanın mürşidi kâmili’nin meclisidir. Ve o mecliste gayrıyet muhabbeti olmadığı için orada daima Hak sohbeti yapılır ve Allah zikredilir. Ki, kâmilin aşk vadisi olan meclisini ifadeyle Kur’an’da; “Musa ateşe vardığında şöyle nida olundu ‘Ateşteki kimse de ateşin çevresindekiler de kutsal ve bereketli / mübarek kılınmıştır...” (Neml, 8) buyrulur.   
Bu itibarla İlâh-i aşk narı (ateşi) her kimde zahir olursa, o kişinin cehaletle var olduğunu zannettiği nisbet varlığı Musa ağacı gibi yanarak fena / yok olur. Ve o kimse, cisim beden görüntüsüyle halk içinde hâsıl olan nam ve ünvanlarla lezzetleme nalınını. Ve ahirette amel cenneti nimetleri sevdası olan iki nalınları çıkarıp atar. Eğer her kim âşk vadisine girip ayak basarsa yani basabilirse, deniliyor.

Mahv-ı vücud eder her bar
Aşk-ı ateşe her kim dalar
Misl-i ney her daim çalar
Şerha şerha vari kılar

      Ney: Yaş olarak kesildikten sonra kurutulan kamıştan yapılan üflemeli bir çalgı aleti olup ney, ustaca üflenen nefesin sekiz deliğinden zuhuruyla oluşan nağmelerle müzik hâsıl eder. Şerha şerha vari:Dilim dilim gibi demektir.
Bir insan cehaletle kendine nisbet ettiği vücut varlığı ile yaşarken Hak aşığı olursa, Hak aşkı’nın harareti o kişinin nisbet varlığını fena-i ef’al, fena-i sıfat ve fena-i zat şuhuduyla yokluğa ulaştırmakla mahv-ı vücut eder. Ve mahvı vücut irfanı ile âşık, daima zikrettiği İlâh-i sevgilinin güzelliğini seyrederek ney’den zahir olan müziğin ahengi gibi keyiflenir, zevklenir.
Bunu ifadeyleilâh-i aşk ateşine kim dalar ise, aşk ateşi onun nisbet varlığını şerha şerha, yani un ufak ederek mahvı vücut eder. Ve o âşık misl-i ney gibi, her nefeste zikrullah ve daima ilâh-i sevgiliyi müşahade irfan keyfiyetiyle zevklenir, demektir.

Hilmi düşmez nefs ve zarar
Solmuş gül gibi yüzü sarar
Gayri istemez olur firar
Gönül deva-i daim umar
Allah Allah Allah Allah
Yâ kerim Allah

Kerim Allah: İyilik, lütuf, ikram sahibi olan Allah demektir. Pir Seyyid Muhammed Nur Hazretleri;“Kişi ulviyete yükselirse ruh, süfliyete düşerse nefs tabir olunur.” buyurur. Ki ruh; vahdet müşahadesi, nefs ise ikilik gayrıyet müşahadesi ile hâsıl olur. Bunu beyanla, Malik Efendi aşk ateşinin yakıp fena’ya ulaştırdığı ikilik gayrıyetinden firar ettiği için Hilmi nefs mertebesinin zararınadüşmez diyor. Ve devamla; Hilmi Muhammed-i kulluk ve İlâh-i aşk’la gül gibi sararıp solmuş yüzünü Hakk’a yöneltip, ilâhi sevgilinin lütfu kereminden gönlündeki ilâh-i derdlere daimadeva / çare umar, buyuruyor.

Hiç yorum yok: