ŞİİR:ABDULMALİK HİLMİ
ŞERHEDEN (AÇIKLAYAN): NEJDET ŞAHİN
ŞERHEDEN (AÇIKLAYAN): NEJDET ŞAHİN
Şefaat
babına geldik destur ya hazreti nur
Tavaf-ı kudüm etmeğe
remz-i adınla buyur
Şefaat
babı: Şifa dağıtılan
kapı, Destur: İzin, Hazreti Nur: Pir Seyyid Muhammed Nur Hazretleri,Tavafı
kudüm: Mekke’ye mikat mahalli haricinden gelenlerin yapması gereken kabe /
beytullah tavafı, buyur, emrine
amadeyim demek olup, Hac ibadeti esnasında “lebbeyk”
denilerek söylenilen telbiyeye işaret ediliyor.
Kur’an-ı Kerim’de;“O’nun katında bizzat kendisinin izin
verdiği kimseden başkasının şefaati yarar sağlamaz.”
(Sebe, 23) buyrulur. Bu ve benzeri ayetlerden de anlaşılacağı gibi
şefaat, Allah’a ait olup ancak Allah’ın izin verdiği kimse şefaat edebilir. Pir
Seyyid Muhammed Nur Hazretleri; “Hidayetin baş mazharı Hz. Resulullah (sav)
Efendimiz’dir. Onun temsilcileri ise âlimler ve Kâmil mürşid’dir”
buyurur. Bu itibarlaşefaat edip şifa dağıtmaya mazhar Hz. Resulullah ve hidayet
davetçisi olan âlimler ve mürşidi kâmil’dir.
Buna göre, şefaat babı (kapısı) zamanın kâmil-i mürşidi olup ondan hâsıl olan
irşad aydınlığı, şirk, günah, isyan, gaflet, cehalet vb. manevi hastalıklardan
kulun şifa bularak şefaat erişmesini sağlar. Çünkü Allah zat, sıfat, esma ve ef’al
zuhuru ile her bir yaratılan varlıkta mevcut olmasına rağmen, Allah bu
varlıklarda kemâl ile zahir olmaz. Varlıklar içinde ancak insan Allah’ın kemâl
zuhuru potansiyeline mazhardır.
Nakıs / eksik ve kâmil olmakla insan,
iki mertebeyle var olur. Nakıs / eksik insan; yaratılışından potansiyelinde var
olan Hakk’ın zat, sıfat, esma ve efal tecellisinden cehaletle gaflet edip habersiz
olan kuldur. Kâmil insan ise potansiyelindeki Hakk’ın zat, sıfat esma ve ef’al
tecellisine arif ve Allah’ın kemâl tecellisiyle aktif ve zahir olduğu kulu’dur.
Bir insanın,
bu kemâlata ulaşıp arifibillâh ve insan-ı kâmil olabilmesi için. Zamanın
mürşidi kâmilini bulup onun telkini irşadıyla hâsıl olan şefaate mazhar olarak cehalet, gaflet, gizli şirk gibi manevi
hastalıklardan şifa bularak kurtulması icab ettiğinden Malik Efendi, Pir Seyyid
Muhammed Nur Hazretleri’ne hitaben;sen zamanın şeffat babısın (kapısısın),destur
(izin) ver, irşadınla aydınlanmaya
manevi hastalıklardan kurtulup şifa
bulmaya geldik, buyuruyor.
Beytin ikinci
satırında isetavaf-ı
kudüm etmeğe remz-i adınla buyur, diyor.
Bunu beyanla, Hacca giden hacıların tavaf ettiği Kâbe’nin bir ismi de
Beytullahtır, Beytullah ise Allah’ın evi demektir. Yunus Emre Hz;
Kâbe
mi yeğ
Gönülmü
yeğ
Ben
ey derim ki gönül yeğ
Çün
gönüldür Hak durağı,buyurur.
Bu itibarla Cenab-ı Allah’ın;“Ben
yere ve göklerime sığmam ancak mümin kulumun kalbine sığarım.” (hadisi kutsi) beyanından da açıkça
anlaşıldığı gibi Beytullah, yani Allah’ın evi müminin gönlüdür / kalbidir.
Kâmil’i tavaf etmek ise, kâmilden daim zikir uyanıklığıyla Allah’ın yedi
makamının telkini irşadına mazhar olmaktır. Çünkü hakiki mümin olan kâmil
mürşidin gönlünde, Hakk’ın yedi mertebesinin marifeti mevcuttur. Ve her kim
kâmil’den zikri daim ve Allah’ın yedi makamını tahsil ederse o, Hakk’ın yedi
mertebesini müşahade marifetine mazhar olmakla haccül ekber / büyük hacı olur.
Bunu ifadeyle Malik Efendi Pir
Seyyid Muhammed Nur Hazretleri’ne hitaben; buyur (lebbeyk) emine amadeyim, zikri daim ve Allahın yedi makamı
irşadıyla aydınlanıp şefaat (şifa)
bulmaya geldik.Destur / izin ver,
senin irşadın Allah’ın yedi makamı marifetini remzettiğinden, seni ziyaret etmek yedi defa yapılan kudüm tavafı gibidir, buyuruyor.
Tavaf-ı veda'la
Malik Rahovese yönelir
Dide-i kalbini
senden ya hazreti pir etme durin
Tavafı
veda:Mikat mahalli
sınırları içinde ikamet etmeyen ve uzaklardan gelmiş hacıların, memleketlerine
dönmeden Kabe’yi / Beytullah’ı son defa yapmaları vacip olan tavaftır. Rahoves: Malik Efendi’nin yaşadığı
şehrin adı, Dide-i kalp: Kalp gözü, Durin: Uzak, uzaklık demektir.
Bunu beyanla, Malik Efendi kendisiyle görüşme
şerefine nail olduğu Pir Seyyid Muhammed Nur Hazretleri’ni, son defa ziyaret
edişini veda tavafı olarak ifade
ediyor. Ve memleketi Rahovese dönüşe
yönelmesiyle dide-i kalbim, yani
kalp gözüm senin telkinin olan Allah’ın makamlarının irşad aydınlığından uzak kalmasın, şifa vermekle şefaat
olan irşadınla bana yardım et, ya
Hazreti Pir, diyor.
Hüve
şurb-ı râhik mahlum tarihi oluyor
Birle zımmile Hilmi
sene-yi rûmi doluyor
Bu beyitte Malik Efendi Hazretleri ebced
hesabıyla, yani arap alfabesindeki harflerin dizilişine ve rakam olarak
değerlendirilme-sinden yola çıkılarak yapılan hesaplamayla, Pir Seyyid Muhammed
Nur Hazretleri’ni ziyaret edip buluştuğu tarihi rûmi takvime göre beyan ediyor.
Allahuâlem.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder