ŞİİR:ABDULMALİK HİLMİ
ŞERHEDEN (AÇIKLAYAN): NEJDETŞAHİN
ŞERHEDEN (AÇIKLAYAN): NEJDETŞAHİN
Bahr-i aşka
dalmışım misl-i semek
Aşk bana
oldur hemen nan u nemek
Bahr-i aşk:Aşk denizi, Semek:Balık, Nan: Ekmek, Namek: Tuz
demektir. Ki, ilâh-i aşk denizine balık gibi daldığım için, balığın denizden
gıdalanıp lezzetlenmesi gibi, ben de ilâh-i aşk denizinden gıdalanıp
lezzetleniyorum buyurmakla Malik Efendi Hz. aşığı gidalandırıp o’nu zinde tutup
on’a hayat verenin ilâhi aşk olduğu beyan ediyor.
Ciğerim püryan
olup misl-i kebap
Ateş-i aşka
edip meşk ü dernek
Püryan:Pişmek,
Meşk: Bilmeyene bir şey öğretmek, Dernek:Düğün,
eğlenmek için toplanmak demektir. Buna göre Malik Efendi; ilâh-i aşk ateşi,
benim içimi dışımı tüm varlığımı pişirdi. Aşk
ateşi hararetiyle bir araya gelen Hak âşıklarının meclisidir. Ve o
meclisteki ilâh-i sevgili sohbetlerinden istifadeyle meşk edip, neşelenerek zevklenmektir bana düğün, dernek, diyor.
Âlemin
devranıdır hep aşkıla
Her kiminki
aşkı yok oldur eşek
Daha
evvel de ifade edildiği gibi, cümle halkı âlemin yaratılış sebebini Cenab-ı
Hak; “Bilinmekliğime
muhabbet ettim / âşık oldum ve halkı yarattım” diyerek beyan
ettiğinden, yaratılan her şeyin var oluşu hep aşk iledir. Bu itibarla cümle
âlemler ve âlemlerdeki toprak, bitki, hayvan, insan ve cümle varlıklar ister
bilsinler ister bilmesinler Allah’ın bilinmekliğine olan aşkından dolayı
yaratılmıştır. Bu yaratılanların içinde sadece insan yaratılış amacına uygun
kul olma mükellefiyetini taşır. Ki bu mükellefiyet gereği ancak insan, insanı
kâmil makamına ulaşabilir.
Bu yaratılış mazharıyetiyle insan, kendinde ve cümle eşyada mevcut olan
yaratıcıyı bulup ona kavuşmak için peygamberlere, velilere ve âlimlere kulak
verip onları dinler ise, ilâhi aşk’la kâmil bir insan olarak yaratılışının yüce
gayesine ulaşarak Rabbine kavuşur. Fakat insan bunun tersini yapar da
peygamberleri, velileri dinlemez ise, bu âlemde tabiattan aldığı lezzetler
peşinde giden bir kul olur. Ki bu lezzetler yemek, içmek, sıcakta serinlik
aramak, karşı cinse ilgi duymak vb. ilgi ve alâkalardan hâsıl olan hayvani
lezzetlerdir. Çünkü hayvan da yemekten, içmekten, ailesini korumaktan, karşı
cinse alaka duymaktan, sıcakta serinlikten, soğukta sıcaklıkta, vb. lezzet
alır. İşte her kim yaratılışının yüce amacını unutur da, peygamberleri ve
velileri dinlemezse o, ilâhi aşktan mahrum kalır. Ve o kişi, hayvani
lezzetlerle kulluk üreterek bu imtihan âlemindeki ömrünü heba eder.
Bunu beyanla yaratılmış cümle âlemin
devranı hep aşkıla olmasına rağmen, bu imihan âleminde Hak aşkı olmadan
yaşayan bir kimsenin hayat ve yaşantısının hayvani bir yaşantı olduğunu
ifadeyle Malik Efendi Hz; Her kiminki
aşkı yok oldur eşek,diyor.
Kıl muhabbet
aşıka hem can ile
Aşıka buğz
eyleyen bil oldu sek
Buğz: Sevmeme, birisi hakkında
gizli ve kalbi düşmanlık hissetme, kin, husûmet,Sek: Köpek anlamlarını taşır. Ki Mevlâna Celâleddini Rumi Hz;“Ey
oğul sen neyi seversen ondansın. Ey oğul, sen neyi seversen o’sun. Ey oğul, sen
ancak sevdiğin şeysin”buyurur.
Bu itibarla köpek, sahibine sadık bir hayvan olmasıyla beraber, leş
kokusunu aldımı köpeğin sahibini unutup leş peşine gitmesi gibi, eğer bir insan
Hak âşıklarını sevip onlara karışır da ilâh-i aşk ile Hak aşığı olursa o kişi,
yaradılışının yüce gayesine ulaşıp insanı kâmil olur. Eğer bir insan, Hak
âşıklarını sevmez ve onlardan uzak kalıp kulaktan dolma yanlış bilgilerle
âşıklara buğz ederse o kimse, yaradılışının yüce gayesine ulaşamaz. Ve nakıs /
eksik bir insan olarak hayvani lezzetler peşindeki bir kullukla, aynı köpeğin leş
kokusuyla sahibini unutması gibi o’da, cehalet ve gafletle İlâh-i sevgili olan
Allah’ı unutur. Ve dünyada da ahirette de rabbinden ayrı kalır. Ki Hz. Resulullah;
“Siz
nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle haşrolursunuz”buyurur.
Bunu ifadeyle Hak aşığınıcandan sevip muhabbet
et. Sakın Hak aşığına buğz etme, çünkü aşığa
buğz etmek insanı hayvanlığa sürükleyip sek / köpek yapar, buyruluyor.
Meczub oldun
aşkıla ey Hilmi'yâ
Halk-ı âlem
demeğe mecnun gerek
Meczub:Cezbeye, bir şeyin cazibesine kapılana denir ki, Malik Efendi
Hilmi mahlası ile kendini muhatap ederek bizlere,Meczub oldun aşkıla ey Hilmi’ya, Halk-ı âlem
demeğe mecnun gerek diyor. Yani ey Hilmi
ilâh-i aşk’a meczub olana mecnun denir, eğer sende kendine Hak aşığıyım
diyorsan öyle bir âşık ol ki, cümle halkı âlem sana mecnun desinler, buyuruyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder