12 Eylül 2011 Pazartesi

Aldır beni aldır beni dost yoluna döndür beni

Aldır beni aldır beni dost yoluna döndür beni

Bak yüzüme güldür beni aşıkın olayım senin


Allah, cümle varlıkları ve insanı kendi varlığından yaratmıştır. Fakat insan, bu aleme gelip akıl baliğ olunca geldiği yeri yani Rabbini unutup, bu alemin gaileleriyle meşgul olur ve gayriyete yani Allah’tan başka şeylere muhabbet ederek, cehaletle Rabbinden ayrı ve uzak olduğunu zanneder. Bu imtihan aleminde kulun kurtuluş ve mutluluğu, asıl varlığını yani Rabbini bularak ona kavuşmasındadır. Kulun, dost olan Allah’a kavuşmasının yolu, daim zikir ve ilm-i tevhid irfaniyetidir ki, ancak bu yolla  kul Rabbine kavuşur. Kulun Rabbine vuslat zevkine ulaşması, Allah’ın kulun yüzüne bakıp onu güldürmesidir. Bunu beyanla Hasan Fehmi Efendi Hazretleri, Allah’a niyaz ederek “Gayriyet muhabbetinden kurtulup, aşk-ı ilahi, mazharıyetiyle bana yardım et, güldür beni.” diyor.

Yandır beni yandır beni pervaneye döndür beni
Senlik ile doldur beni hayranın olayım senin

Pir Seyyit Muhammed Nur Hazretleri “Bir kimse bütün mevcudiyeti ile maşukuna teveccüh ederse onun hali aşktır, o kimse aşıktır.” diyor. Bir kimse zikr-i daime mazhar olursa, her nereye dönerse, nerede olursa olsun nefes aldığı her yerde ‘Allah’ der ve Allah’la beraber olur. Pervane, cesaretle kendini ışığa ateşe vuran kelebek vb. dir. “Zikr-i daimin zevkiyle beni şereflendir ki, pervane gibi gayriyet muhabbetinden ilahi aşka dalıp senin hayranın olayım, bütün varlığımla sana teveccüh edeyim.” diyerek, Fehmi Efendi Hazretleri dua ediyor, Allah’tan yardım istiyor.

Al beni benlik kalmasın senden gayrı var kalmasın
Perde hicab hiç olmasın seyranın olayım senin

Hadis-i şerifte “Allah kuluna bir çok nimet verir fakat geri alabilir. İki nimeti var ki, kime verirse bir daha geri almaz, bu nimetleri geri almak Allah’ın şanından değildir. Bunlardan birincisi, kulun kalbini zikrullahla kurdu mu bir daha durdurmaz. Diğeri ise, kulun gözünden perdeyi kaldırdımı bir daha örtmez.” buyrulmuştur.
Bu itibarla, Kulla Rabbi arasındaki perde kulun nispet varlığıdır, benliğidir. Bu perde ancak, zikr-i daim ve makamat-ı tevhid keşfi irfaniyeti olan ebedi nimetle kalkar. İşte bunu beyanla Fehmi Efendi Hazretleri, Cenab-ı Hakk’a duasında: “Aramızdaki perde olan nispet benliğim kalmasın, bu perdeyi kaldır ki, senden gayri varlık olmadığının keşfi marifetine ulaşıp daima seni görüp, seni seyredeyim.” diyor.

Aşık oldum çün ben sana hub cemalin göster bana
Bir kez bakam senden sana irfanın olayım senin

Hz. Pir Efendimiz, aşkın vahle mertebesini “Aşığın, bütün mevcudiyeti ile maşukuna yöneldikten sonra kendinden geçmesidir.” diyerek tarif ediyor. İşte Fehmi Efendi Hazretleri, Allah’a “Aşkın vahle mertebesi irfaniyetiyle cemalini, güzel yüzünü bana göster, yokluğumda senden yine seni müşahede etmek irfaniyetine mazhar olayım.” niyazında bulunuyor. Allahualem.

Gurbete çıktım çağında düştüm kesret pazarında
Bülbül gibi dost bağında figanın olayım senin

Hz. Peygamber Efendimiz “Gurbette garip olun.” buyurmuştur. Yani bu alem-i şahadet olan imtihan alemini asıl vatan edinmeyin. Cümle kesret ve alem-i halk, Hakk’ın zatından yaratılmış olduğundan, kulun vatan-ı aslisi Hakk’ın zatıdır. İşte bu alemde böyle bir şuurla yaşayan gurbetçi olun, demektir.
Kesret iki türlüdür: Biri, cehaletle bu alemdeki varlıklara ve kendimize vücut nispet etmekle hasıl olan kesrettir ki, bu aynı zamanda gizli şirktir. Diğer kesret ise, Hakk’ın kendi vücut ‘bir’liğinden zahir olan cümle eşya ve halk kesretidir ki, buna vahdetin ‘bir’in kesreti denir. Bu kesretin müşahedesine ancak zikr-i daim ve makamat-ı tevhid irşadıyla ulaşılır. Bunu beyanla Fehmi Efendi Hazretleri “Ben bu alemde gurbetteyim, bilirim ki bu alem-i şahadette geçiciyim, benim asıl vatanım sensin, bu görünen cümle varlıklar senin kesretle olan zuhurunun pazarıdır, bu alem-i kesretteki her varlık senin tecellindir.” diyor. Devamla “Bu kesret içinde ben, hidayet-i Nur-u Muhammed zuhuruyla evlad-ı Resul’e mazhar olup, evlad-ı Resul’ün meclisinde bülbül gibi figan eden bir kulluğa ulaşayım.” diyerek, Allah’a niyazda bulunuyor.

Aşkını verdin sen bana yandım yakıldım ben sana
Gece gündüz hep bir bana seyranın olayım senin

Fehmi Efendi Hazretleri “Allah’ım, senin aşkın beni öyle bir marifete ulaştırdı ki, sen gece olan vahdetinle zuhur etsen de, gündüz olan kesretinle zuhur etsen de her tecellide seni tanıyıp müşahede ederim, benim bu müşahedem, seyranım hiç kesilmeyip ebedi olsun.” diyerek, dua ediyor.                                                                                                      
Talibi oldum ruyuna yandım yıkıldım uğruna
Şefkat eyle ben kuluna kurbanın olayım senin

“Allah’ım, ben senin güzel yüzüne talib oldum, kendime nispetle var zannettiğim varlığımın fenafillah keşfiyle yokluğuna arif oldum ve nispet varlığım yanıp yıkıldı, senin ‘beka’ olan ölümsüz varlığına kavuştum. Sen zuhurunla bana acı, merhamet et, şefkat göster ki, senin ebediyetin olan bekabillaha kurban, yani yakın olayım.” diyerek, Arifibillah Fehmi Efendi Hazretleri, bu  ilahinin bütün beyitlerinde, yüksek bir marifet ve kemalatla Allah’a niyazda bulunuyor.
Allah, bizleri de bu yapılan niyazın, duanın icabetine mazhar kılsın. Amin.

Hiç yorum yok: