12 Eylül 2011 Pazartesi

Gönlümün kararı yoktur her saat bir haldeyim

Gönlümün kararı yoktur her saat bir haldeyim
Bazı firkat bazı hasret bazı mihnet içreyim

Gönül, Arapça kalb demektir. Kalb dönücüdür, devamlı tekallüb eder, yani döner. Peki nereye döner? Hep esmaya döner ki, esmanın tecelligahı, yani zuhur yeri kalptir. Esmanın kalpte zuhuru, iki mertebeyledir: Biri esma-yı Hakkiye, biri esmayı halkiyedir. İşte kalbin dönücü olması bu itibarladır ki, kalb bazen esma-yı Hakk’a döner, bazı esma-yı halka döner.
Hz. Pir’in birinci kuşak halifelerinden Tikveş Kavadarlı Hacı Kadir Bey Hazretleri “Esma-yı halkiye de ikidir: Biri ağaç, taş, insan, Ahmet, Mehmet gibi ismin cisimle görüntüsüdür. Diğeri ise, esma-yı hissiye ki, sevinmek, korkmak, cesaret, üzülmek gibi ismi var olup fakat görünmeyip de tesiri olan isimlerdir.” diyor. Bu itibarla, bazen Hak esması zuhur eder. Gönülde Hakk’ın tesiri galip ve hakim olur. Bazen de halk esması tecelli ve tesir ederek gönülde halkın tesiri galip ve hakim olur.
Velhasıl kalbin dönücülüğü ve gönlün kararsızlığı, hep aynı hal üzere olmamasındandır. Esmanın vücudu olmaz. Esmanın müsemması, her yerde ve zamanda mevcut olan zat-ı ilahidir, Hak zatı ve sıfat-ı subutiye tecellisiyle mutlaktır. Esma ve ef’al tecellisi ile mukayyettir, yani kayıtlıdır. Cenab-ı Hak, mukayyet olan tecellisi ile halktır. Mutlak olan tecellisiyle Hak’tır. Bu itibarla Hak’la halk arasında, ancak esma farkı vardır. Yine Hacı Kadir Bey Hazretleri “Bu eşya yani halk Hakk’ın aynı mıdır, gayrı mıdır? Hem aynıdır hem de gayrıdır. Vücut itibariyle aynıdır, zuhur yönüyle, yani esma itibariyle gayrıdır.” diyor.
Velhasıl bu bahsettiğimiz kalbden maksat kan pompası olan kalb değildir. Vücud-u manevinin hasleti / özelliği olan kalptir ki, bu kalb sırrına vakıf ve mazhar olana gönül ehli denir. İşte gönül ehli olan Hasan Fehmi Hazretleri “Gönlümün kararı yoktur, her saatte, yani her zamanda bir haldeyim. Çünkü kalbim her anda bir tecelli ile gerek Hakk’a gerek halka dönüyor.” diyor ki, halk esması gönülde galip ve hakim olduğunda mihnet, firkat hasıl olur, yani zorluklar ve ayrılıklar zahir olup, kula tesir ederek onu etkiler. Vesselam.

Bazı mahrum bazı mağmum bazı mahkum olurum
Bazı gurbet bazı vuslat bazı cennet içreyim

Bazı gafil bazı cahil bazı alim olurum
Bazı ifrat bazı tefrit bazı evsat içreyim
Bazı şakir bazı zakir bazı mezkur olurum
Bazı kesret bazı vahdet bazı halvet içreyim

Vahdet hali, esma-yı ilahi tesiridir.Vahdet kalpte tecelli ederse, Hak galip ve hakim olur ki, Hak alimdir, mezkurdur / zikredilendir. Kalbde halk esması galip olursa, onun tesiri kulluktur. Kul ise zakir / zikreden olur, cahil olur. Tefrit yani aşırılık eder. Evsat ki, bazen de orta halli olur. Mağmum / üzgün, vuslat / kavuşma ve mahkumluk; bunlar hep kulluk halleridir. İşte ‘bazı kesret bazı vahdet bazı halvet içreyim’ demek, gönlümde Allah, bazen halk esmasıyla tecelli eder, bende kesret hakim olur. Bazen Hak esmasıyla tecelli eder, bende vahdet hakim ve galip olur ki, bu tecelliler ilahi sevgiliyle olan vuslattan beni ayırıp alıkoymaz. Demektir.

Bazı fakir bazı bahil bazı sehi olurum
Bazı zengin bazı şadan bazı hayran içreyim

Bazı zahid bazı zındık bazı sünni olurum
Bazı arif bazı ma’ruf bazı irfan içreyim

Bazı menfur bazı mergup bazı aşık olurum
Bazı giryan bazı üryan bazı seyran içreyim

Bazı inkar bazı ikrar bazı şekte olurum
Bazı havfsız bazı gamsız bazı müzeyya içreyim

Fehmi’nin halleri çoktur binde birin demedim
Bazı gökte bazı yerde bazı perde içreyim

İnsan-ı kamil olan Fehmi Efendi Hazretleri, evvelki beyitlerin açıklamasında beyan edildiği gibi Allah’ın gönlündeki Hak ve halk isimleriyle, yani vahdet ve kesret tecellilerinin tesirini kastederek “Fehmi’nin halleri çoktur binde birin demedim, bazı Hak tecellisi tesiriyle gökte, bazı halk tecellisi tesiriyle yerdeyim.” buyuruyor. Cenab-ı Hak “ehad” tekliğini kulunda, ya sırf aynı tevhid tecellisi ile ya da halk tecellisi ile zuhura getirir. Ki, bu alemde kula düşen, daima Muhammedi bir kullukla yaşama gayreti olmalıdır. Çünkü Hz. Peygamber Efendimiz: “Ey kalbleri çevirici olan Allah’ım, benim kalbimi hidayet üzere sabit kıl.” buyurmuştur. Allah, cümlemizi hidayetine mazhar kılıp, hidayetten ayırmasın.
     Allah her şeyi en iyi bilendir.


Hiç yorum yok: